|
- You can't blame her for not knowing what she hasn't been taught.
- Ona öğretilmeyen şeyi bilmediği için onu suçlayamazsınız.
- This should be taught in schools.
- Bu okullarda öğretilmeli.
- We were taught that World War II broke out in 1939.
- Bize 2. Dünya Savaşı'nın 1939 yılında patlak verdiği öğretildi.
- He's been taught to accept things as they are.
- Ona her şeyi olduğu gibi kabul etmesi öğretilmiş.
- What you were taught is wrong.
- Size öğretilen yanlış.
- I was taught something different.
- Bana farklı bir şey öğretildi.
- They learn to do without being taught.
- Onlar öğretilmeden yapmayı öğrenirler.
- They learn to do without being taught.
- Öğretilmeden yapmayı öğreniyorlar.
- You can't blame her for not knowing what she hasn't been taught.
- Kendisine öğretilmeyen şeyleri bilmediği için onu suçlayamazsınız.
- We were taught to believe in God.
- Bize Tanrı'ya inanmamız öğretildi.
- English is taught in most countries.
- Çoğu ülkede İngilizce öğretilir.
- French was the language of diplomacy, and because of this was taught in schools.
- Fransızca diplomasinin diliydi ve bu nedenle okullarda öğretildi.
- We were taught to believe in God.
- Bize Tanrı'ya inanmak öğretildi.
- We were taught that World War II broke out in 1939.
- Bize İkinci Dünya Savaşı'nın 1939'da patlak verdiği öğretildi.
- Children learn language without being taught.
- Çocuklar dili öğretilmeden öğrenirler.
- We were taught that Ferdinand Magellan was Portuguese but worked in the service of Spain.
- Bize Ferdinand Magellan'ın Portekizli olduğu ama İspanya'nın hizmetinde çalıştığı öğretildi.
- He was taught French and given a dictionary.
- Ona Fransızca öğretildi ve bir sözlük verildi.
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilmiş.
- Children should be taught not to tell lies.
- Çocuklara yalan söylememeleri öğretilmelidir.
- He was taught French and given a dictionary.
- Kendisine Fransızca öğretildi ve bir sözlük verildi.
- Children learn to talk without being taught.
- Çocuklar konuşmayı öğretilmeden öğrenirler.
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilir.
- Children should be taught to speak the truth.
- Çocuklara doğruyu söylemeleri öğretilmeli.
- Evil isn't born, it is taught.
- Kötülük doğuştan gelmez, öğretilir.
- I was taught to respect my elders.
- Büyüklerime saygılı olmam öğretildi.
- He's been taught to accept things as they are.
- Ona her şeyi oldukları gibi kabul etmek öğretildi.
- All classes here are taught in French.
- Buradaki tüm dersler Fransızca olarak öğretilmektedir.
- We were taught that Newton discovered the law of gravity.
- Bize Newton'un yerçekimi kanununu keşfettiği öğretildi.
- Children learn to talk without being taught.
- Çocuklar öğretilmeden konuşmayı öğrenirler.
- English is taught in a lot of countries.
- İngilizce birçok ülkede öğretilir.
- Children should be taught to share.
- Çocuklara paylaşmak öğretilmeli.
- I was taught to respect my elders.
- Bana büyüklerime saygı duymam öğretildi.
- This should be taught in schools.
- Bu okullarda öğretilmelidir.
- French is taught by Mr White, not by Miss Green.
- Fransızca Bay White tarafından öğretilir, Bayan Green tarafından değil.
- Children should be taught not to tell lies.
- Çocuklara yalan söylememek öğretilmelidir.
Show More (32)
|
