Tureng - bench - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	bench	bank	n.
	Tom sat down on a bench. Tom bir bankta oturdu. He sat on the bench and crossed his legs. Bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı. He is still sitting on the bench. O, hâlâ bankta oturuyor. Tom sat down on the bench next to me. Tom benim yanımdaki bankta oturdu. He sat on the bench. O bankta oturdu. Tom sat on the bench and crossed his legs. Tom bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı. In the park he slept on a bench. O parkta bir bankta uyudu. Tom sat with Mary on a bench. Tom, Mary ile bir bankta oturdu. Let's sit down on the bench. Bankta oturalım. I often slept on that bench when I was homeless. Evsizken sık sık o bankta uyurdum. The old man sitting on the bench over there is my grandfather. Şurada bankta oturan yaşlı adam benim dedem. Sit on the bench. Bankta otur. Tom is sitting on the bench. Tom bankta oturuyordu. He sat smoking on the bench. O, bankta otururken sigara içti. He woke up to find himself lying on a bench in the park. Uyandığında kendini bir bankın üstünde uzanırken buldu. Tom sat on a bench in the park reading the Sunday newspaper. Tom pazar gazetesini okuyarak parktaki bir bankta oturuyordu. Let's sit here on a bench. Burada bir bankta oturalım. Someone has left a bag on the bench. Birisi bankın üzerine bir çanta bırakmış. Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple. Tom bir bankta oturmuş elmaya benzeyen bir şey yiyordu. Tom and Mary switched places on the bench. Tom ve Mary bankta yer değiştirdiler. I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park. Parktaki kiraz ağacının altındaki bankta yatan genç bir adam gördüm. There is an old man sitting on a bench. Bir bankta oturan yaşlı bir adam var. An older man was sitting on the bench. Yaşlı bir adam bankta oturuyordu. Tom got up from the bench. Tom banktan kalktı. There is a bench under the tree. Ağacın altında bir bank var. Tom was waiting on a bench, doing a crossword puzzle. Tom bulmaca çözerek bir bankta bekliyordu. He is lying on the bench. Bankta yatıyor. He was sitting on a bench. Bankta oturuyordu. He is not sitting on a bench. O bir bankta oturmuyor. He sat on the bench in the park. O, parktaki bankta oturdu. Tom found Mary sitting on a bench in the park. Tom Mary'yi parkta bir bankta otururken buldu. Tom sat on the bench all by himself. Tom tamamen tek başına bankta oturdu. Two women are taking it easy on a bench in the park. İki kadın parkta bir bankta dinleniyor. Tom sat on the bench, watching the children play. Tom bankta oturmuş, oynayan çocukları izliyordu. Let's sit down on that bench. O bankta oturalım. Tom was sitting on the bench over there not too long ago. Tom kısa bir süre önce şuradaki bankta oturuyordu. Tom is asleep on the bench. Tom bankta uyuyor. Tom is lying on the bench. Tom bankta yatıyor. We sat on the bench in the park. Biz parkta bankta oturduk. The boys do not sit on benches in the garden, but lie on the soft grass. Çocuklar bahçedeki banklara oturmuyor, yumuşak çimlerin üzerine uzanıyorlar. He's sitting on the bench. Bankta oturuyor. Let's sit here on this bench. Bu bankta oturalım. The books are on the bench. Kitaplar bankın üzerinde. The old man was sitting on a bench. Yaşlı adam bir bankta oturuyordu. He found himself lying on a bench in the park. Kendini parkta bir bankta yatarken buldu. I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park. Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm. Isn't that him sitting on a bench? Bankta oturan o değil mi? Tom and Mary sat on a bench in the park talking to each other. Tom ve Mary birbirleriyle konuşarak parkta bir bankta oturdular. Where is the nearest bench? En yakın bank nerede? Tom sat on a bench that had just been painted. Tom yeni boyanmış bir bankta oturdu. There was someone sitting on a bench reading a book there. Orada bankta oturmuş kitap okuyan biri vardı. I was sitting on the bench. Ben bankta oturuyordum. Tom sat on a bench reading a book. Tom bir bankta oturmuş kitap okuyordu. Tom is lying on the bench. Tom bankta uzanıyor. Is the dog under the bench yours? Bankın altındaki köpek sizin mi? Tom was sitting on a bench. Tom bankta oturuyordu. It's hard to find a bench that you can sleep on in this city. Bu şehirde üzerinde uyunabilecek bir bank bulmak zor. The first time I saw Tom, he was sitting on a bench in the park near my home. Tom'u ilk gördüğümde, evimin yakınındaki parkta bir bankta oturuyordu. Tom was sitting on a bench in the park, reading a book. Tom parkta bir bankta oturmuş kitap okuyordu. Tom was sitting on a bench. Tom bir bankta oturuyordu. Let's sit on the bench. Bankta oturalım. The man sitting on that bench is Tom. O bankta oturan adam Tom'dur. Tom is sitting on the bench. Tom bankta oturuyor. She sat on the bench. O bankta oturdu. Tom sat on a bench smoking a cigarette. Tom bir bankta oturmuş sigara içiyordu. Tom and Mary sat on the bench, watching people swim. Tom ve Mary yüzen insanları izleyerek bankta oturdular. The boy sitting on the bench is Tom. Bankta oturan çocuk Tom. There is a bench in front of the train station. Tren istasyonunun önünde bir bank var. Tom sat down on the bench next to Mary. Tom, Mary'nin yanındaki bankta oturdu. I was sitting on the bench. Bankta oturuyordum. Tom was sitting alone on a bench. Tom bir bankta tek başına oturuyordu. The bench is there too, isn't it? Bank da orada, değil mi? Tom sat down next to Mary on the bench. Tom bankta Mary'nin yanına oturdu. Meg and Ken sat on the bench. Meg ve Ken bankta oturdu. We sit on a bench to rest. Dinlenmek için bir bankta otururuz. I often slept on that bench when I was homeless. Sokakta yaşarken sık sık şu bankın üstünde uyurdum. She sat on the bench. Bankta oturdu. Tom and Mary were sitting on a bench near the pond. Tom ve Mary göletin yakınındaki bir bankta oturuyorlardı. Tom says he found it on the bench. Tom bunu bankta bulduğunu söylüyor. The girl sitting next to you on the bench was very attractive. Bankta yanında oturan kız çok çekiciydi. The boy sitting on the bench is Tom. Bankta oturan çocuk Tom'dur. The bench is wooden. Bank tahtadan. In the park he slept on a bench. Parkta bir bankta uyuyordu. He is lying on the bench. O, bankta uzanıyor. He was sitting on a bench with his friend. Arkadaşıyla bir bankta oturuyordu. This bench has a barrier to prevent the homeless from sleeping. Bu bankta üzerinde evsizler uyumasın diye bariyer var. This bench has a barrier to prevent the homeless from sleeping. Bu bankta evsizlerin uyumasını engellemek için bir bariyer var. Tom is sitting on a bench in the garden. Tom bahçede bir bankta oturuyor. I often slept on that bench when I was homeless. Evsizken sık sık bu bankta uyurdum. He and his friend sat on the bench. O ve arkadaşı bankta oturdu. We sat on the bench in the park. Parktaki bankta oturduk. Tom sat down on the bench. Tom bankın üzerine oturdu. It's hard to find a bench that you can sleep on in this city. Bu şehirde üzerinde uyuyabileceğiniz bir bank bulmak zor. Tom sat down beside Mary on the bench. Tom bankta Mary'nin yanına oturdu. Show More (91)
2	bench	kürsü	n.
	Thank you for your response to my explanation of vote on chaining myself to the President's bench. Kendimi Başkanlık kürsüsüne zincirleme konusundaki oy açıklamama verdiğiniz yanıt için teşekkür ederim. May I approach the bench? Kürsüye yaklaşabilir miyim? Show More (-1)
3	bench	sıra	n.
	I am slightly disappointed that the Liberal benches tonight are empty. Bu akşam Liberal sıraların boş olması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. The boy sitting on the bench is Tom. Sırada oturan oğlan Tom'dur. Show More (-1)
4	bench	yedek kulübesi	n.
	Rodri was on the bench for City’s Premier League home game against Luton on Saturday. Rodri, City'nin Cumartesi günü Luton'a karşı evinde oynadığı Premier Lig maçında yedek kulübesindeydi. Show More (-2)
5	bench	mahkeme	n.
	The bench will ask some additioinal questions to the defendant. Mahkeme heyeti sanığa bazı ek sorular soracak. Show More (-2)