1 |
gas |
benzin |
n. |
|
- Sarge, this guy is eating organic food, he's using green ammo and he's targeting gas guzzlers.
- Çavuş, bu adam organik besleniyor, yeşil cephane kullanıyor ve benzin yakan araçları hedef alıyor.
- Sarge, this guy is eating organic food, he's using green ammo and he's targeting gas guzzlers.
- Çavuş, bu adam organik gıda yiyor, yeşil cephane kullanıyor ve benzinli araçları hedef alıyor.
- Why are gas prices so high?
- Benzin fiyatları neden bu kadar yüksek?
- We're almost out of gas.
- Benzinimiz bitmek üzere.
- The car ran out of gas before reaching the city.
- Arabanın benzini şehre varmadan bitti.
- Sami needed gas.
- Sami'nin benzine ihtiyacı vardı.
- This car uses the most gas.
- Bu araba en çok benzin kullanan araba.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün işlek bir otoyolun ortasında benzinim bitti.
- Can we drive to Miami on half a tank of gas?
- Yarım depo benzinle Miami'ye gidebilir miyiz?
- Tom puts gas in his car twice a week.
- Tom arabasına haftada iki kez benzin koyuyor.
- We ran out of gas on the way to downtown Tokyo.
- Tokyo şehir merkezine giderken benzinimiz bitti.
- I wish you'd told me the car was out of gas.
- Keşke arabanın benzininin bittiğini söyleseydin.
- I'm out of gas.
- Benzinim bitti.
- The gas tank is almost empty.
- Benzin tankı neredeyse boş.
- Where do I pay for the gas?
- Benzin için nerede ödeme yapacağım?
- Give me five gallons of gas, please.
- Bana beş galon benzin verin, lütfen.
- I need to put some gas in my car.
- Arabama biraz benzin koymam lazım.
- Gas prices are up.
- Benzin fiyatları yüksek.
- We have run out of gas.
- Benzinimiz bitti.
- Tom didn't have enough money for gas.
- Tom'un benzin için yeterli parası yoktu.
- Are gas prices going to go down?
- Benzin fiyatları düşecek mi?
- Where do I pay for the gas?
- Benzini nereye ödeyeceğim?
- He puts gas in his car twice a week.
- Haftada iki kez arabasına benzin doldurur.
- I ran out of gas.
- Benzinim bitti.
- Tom filled the car with gas.
- Tom arabaya benzin koydu.
- Larger cars use more gas.
- Büyük arabalar daha çok benzin kullanır.
- I think we've run out of gas.
- Sanırım benzinimiz tükendi.
- Tom stopped at the convenience store for gas and water.
- Tom benzin ve su için bir markette durdu.
- Do we have enough gas for the trip?
- Yolculuk için yeterli benzinimiz var mı?
- We've run out of gas.
- Benzinimiz tükendi.
- Tom smelled gas.
- Tom benzin kokusu aldı.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- Gas prices are up.
- Benzin fiyatları arttı.
- This car gets good gas mileage.
- Bu arabanın benzin tüketimi iyi.
- We ran out of gas.
- Benzinimiz bitti.
- Let's see if our cars have enough gas.
- Bakalım arabalarımızda yeterli benzin var mı?
- Tom filled the car with gas.
- Tom arabaya benzin doldurdu.
- Who's paying for the gas?
- Benzini kim ödüyor?
- I'm pretty sure we have enough gas to get home.
- Eve dönecek kadar benzinimiz olduğuna eminim.
- I'm pretty sure we have enough gas to get home.
- Eve varmaya yetecek kadar benzinimiz olduğuna eminim.
- Tom put gas in the car.
- Tom arabaya benzin koydu.
- Higher gas prices cause inflation.
- Yüksek benzin fiyatları enflasyona neden olur.
- I think we're out of gas.
- Sanırım benzinimiz bitti.
- We're out of gas.
- Benzinimiz bitti.
- A truck typically uses more gas than a car.
- Bir kamyon, genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
- We ran out of gas on the way to the theater.
- Tiyatroya giderken benzinimiz bitti.
- Is gas available in this neighborhood?
- Bu civarda benzin var mı?
- We ran out of gas on the way to downtown Tokyo.
- Biz Tokyo şehir merkezine giderken benzinimiz bitti.
- We've run out of gas.
- Benzinimiz bitti.
- We ran out of gas on our way there.
- Oraya giden yolda benzinimiz bitti.
- How much does a gallon of gas cost in Boston?
- Boston'da bir galon benzinin fiyatı ne kadardır?
- I put gas in the car.
- Arabaya benzin koydum.
- Tom couldn't remember whether or not he'd paid the gas bill.
- Tom benzin faturasını ödeyip ödemediğini hatırlayamadı.
- We ran out of gas on the way there.
- Yolda benzinimiz bitti.
- It takes a long time, and a lot of money, to fill that tank with gas.
- O depoyu benzinle doldurmak uzun zaman ve çok para alıyor.
- Our car ran out of gas after ten minutes.
- Arabamızın benzini on dakika sonra bitti.
- The price of gas is rising.
- Benzin fiyatı yükseliyor.
- My car burns a lot of gas.
- Arabam çok benzin yakıyor.
- You seem to be out of gas.
- Benzininiz kalmamış gibi görünüyorsunuz.
- Gas prices have dropped.
- Benzin fiyatları düştü.
- Large cars use lots of gas.
- Büyük arabalar çok benzin kullanır.
- My car burns a lot of gas.
- Arabam çok benzin yakar.
- He puts aside some gas.
- Kenara biraz benzin koyuyor.
- I think we're out of gas.
- Bence benzinimiz bitti.
- Let's see if our cars have enough gas.
- Arabamızın yeterli benzini olup olmadığına bakalım.
- My car has run out of gas.
- Benim arabamın benzini tükendi.
- How much does a gallon of gas cost in Boston?
- Boston'da bir galon benzin ne kadar tutar?
- I pumped five gallons of gas into my car.
- Arabama beş galon benzin pompaladım.
- This car is very economical on gas.
- Bu araba benzin konusunda çok ekonomik.
- How much does he pay for gas each month?
- Her ay benzine ne kadar ödüyor?
- We're running out of gas.
- Benzinimiz bitiyor.
- He contrived a new engine that does not use gas.
- O, benzin kullanmayan yeni bir motor icat etti.
- It looks like we're out of gas.
- Benzinimiz bitti gibi görünüyor.
- Give me five gallons of gas, please.
- Bana beş galon benzin ver, lütfen.
- We don't have any gas left.
- Hiç benzinimiz kalmadı.
- This car uses more gas than these other two cars.
- Bu araba diğer iki arabadan daha fazla benzin kullanıyor.
- Our car ran out of gas after two minutes.
- Arabamızın benzini iki dakika sonra bitti.
- Gas seems to be escaping from the pipe.
- Borudan benzin kaçıyor gibi görünüyor.
- I needed a job to pay for gas.
- Benzin parası için bir işe ihtiyacım vardı.
- We ran out of gas in the middle of the desert.
- Çölün ortasında benzinimiz bitti.
- I wish you'd told me the car was out of gas.
- Keşke arabanın benzininin bittiğini bana söyleseydin.
- I smell gas.
- Benzin kokusu alıyorum.
- I can drive to Boston and back on one tank of gas.
- Bir depo benzinle Boston'a gidip gelebilirim.
- How much gas is left in the tank?
- Depoda ne kadar benzin kaldı?
- Has the motorcycle run out of gas yet?
- Motosikletin benzini daha bitmedi mi?
- The price of gas is rising.
- Benzin fiyatı artıyor.
- I think we've run out of gas.
- Sanırım benzinimiz bitti.
- A truck typically uses more gas than a car.
- Bir kamyon genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
- We ran out of gas in the middle of the intersection.
- Kavşağın ortasında benzinimiz bitti.
- I need to put some gas in my car.
- Arabama biraz benzin koymam gerekiyor.
- An SUV typically uses more gas than a car.
- Bir SUV genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
- Is there gas in the tank?
- Depoda benzin var mı?
- He puts gas in his car twice a week.
- Arabasına haftada iki kez benzin koyuyor.
- Tom stopped at the convenience store for gas and water.
- Tom benzin ve su almak için markette durdu.
- I've run out of gas.
- Benzinim bitti.
- Gas is cheap now.
- Benzin artık ucuz.
Show More (93)
|
2 |
gasoline |
benzin |
n. |
|
- This isn't gasoline.
- Bu benzin değil.
- Gasoline isn't as cheap as it was when I first started driving.
- Benzin ilk araba sürmeye başladığım zamanda olduğu kadar ucuz değil.
- I ran out of gasoline on the way.
- Yolda benzinim bitti.
- Gasoline is more flammable than fuel oil.
- Benzin, fuel oil'den daha yanıcıdır.
- I think the first thing you might want to do is put some gasoline in your car.
- Sanırım yapmak isteyeceğin ilk şey arabana biraz benzin koymak.
- Tom could smell gasoline.
- Tom benzin kokusu alıyordu.
- I'll never get used to skyrocketing prices for gasoline.
- Benzin fiyatlarının hızla yükselmesine asla alışamayacağım.
- We've run out of gasoline.
- Benzinimiz bitti.
- Gasoline prices affect all of us one way or another.
- Benzin fiyatları hepimizi öyle ya da böyle etkiliyor.
- Sami doused Layla's apartment with gasoline.
- Sami, Layla'nın dairesini benzinle ıslattı.
- Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
- Dan kendi üzerine benzin sıktı ve kendini yakmakla tehdit etti.
- Tom is being very careful not to spill any gasoline.
- Tom hiç benzin dökmemeye çok dikkat ediyor.
- Gasoline isn't cheap anymore.
- Benzin artık ucuz değil.
- We've run out of gasoline.
- Benzinimiz tükendi.
- There is a great demand for gasoline.
- Benzine büyük bir talep var.
- I think the first thing you might want to do is put some gasoline in your car.
- Sanırım yapmayı isteyebileceğin ilk şey arabana biraz benzin koymaktır.
- Tom had to stop for gasoline.
- Tom benzin almak için durmak zorunda kaldı.
- We need to remember to put some gasoline in the car.
- Arabaya biraz benzin koymayı unutmamalıyız.
- Don't forget to fill the tank with gasoline.
- Tankı benzinle doldurmayı unutmayın.
- How much gasoline is left in the tank?
- Depoda ne kadar benzin kaldı?
- Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
- Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.
- Fadil's body was partially burned with gasoline.
- Fadıl'ın cesedi kısmen benzinle yakıldı.
- I don't want to think about the price of gasoline.
- Benzin fiyatlarını düşünmek istemiyorum.
- The first gasoline powered automobile was invented in 1886 by Karl Benz.
- İlk benzinle çalışan otomobil 1886'da Karl Benz tarafından icat edildi.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
- Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda litre başına 135 Yen, yani galon başına 6,55 Dolar tuttu.
- Gasoline is sold by the liter.
- Benzin litre ile satılır.
- There is a great demand for gasoline.
- Büyük bir benzin talebi mevcut.
- I live in a country where the cost of a liter of gasoline is cheaper than the cost of a liter of water.
- Bir litre benzinin maliyetinin bir litre suyun maliyetinden daha ucuz olduğu bir ülkede yaşıyorum.
- Sami used gasoline to burn Layla's body.
- Sami, Layla'nın cesedini yakmak için benzin kullandı.
- Tom had to stop for gasoline.
- Tom benzin için durmak zorunda kaldı.
- Fadil's body was partially burned with gasoline.
- Fadıl'ın cesedi kısmen benzinle yakılmıştı.
- Sami splashed gasoline around Layla's house.
- Sami, Layla'nın evinin etrafına benzin sıçrattı.
- Don't forget to fill the tank with gasoline.
- Depoyu benzinle doldurmayı unutma.
- The price of gasoline is so high that we cannot buy a big car.
- Benzinin fiyatı o kadar yüksek ki büyük bir araba alamıyoruz.
- Gasoline isn't as cheap as it was when I first started driving.
- Benzin, ilk araba kullanmaya başladığım zamanki kadar ucuz değil.
- I bought forty dollars' worth of gasoline today.
- Bugün kırk dolarlık benzin aldım.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
- Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- Are gasoline prices skyrocketing this summer, I wonder?
- Bu yaz benzin fiyatları fırlayacak mı acaba?
- How much do you pay for gasoline?
- Benzin için ne kadar ödüyorsun?
- Gasoline is scarce around here.
- Buralarda benzin çok az.
- The gasoline truck ran into the gate and blew up.
- Benzin kamyonu kapıya çarptı ve patladı.
- Be careful not to spill gasoline when filling the tank on your lawn mower.
- Çim biçme makinenizin deposunu doldururken benzin dökmemeye dikkat edin.
- This isn't gasoline.
- Bu, benzin değildir.
- I'll never get used to skyrocketing prices for gasoline.
- Benzin fiyatlarının fırlamasına asla alışamayacağım.
- This car can go thirteen kilometers for every liter of gasoline.
- Bu araba her litre benzinle on üç kilometre gidebilir.
- I live in a country where the cost of a liter of gasoline is cheaper than the cost of a liter of water.
- Bir litre benzinin bir litre sudan daha ucuz olduğu bir ülkede yaşıyorum.
- Gasoline is used for fuel.
- Benzin yakıt için kullanılır.
- How much do you pay for gasoline?
- Benzine ne kadar ödüyorsun?
- I've got some gasoline right here.
- Burada biraz benzinim var.
- I don't want to think about the price of gasoline.
- Benzinin fiyatını düşünmek istemiyorum.
- The cost of gasoline keeps on going up.
- Benzin fiyatları artmaya devam ediyor.
- Gasoline is scarce around here.
- Benzin buralarda azdır.
- The cost of gasoline keeps on going up.
- Benzinin maliyeti yükselmeye devam ediyor.
- Gasoline costs more in France than in the United States.
- Benzin Fransa'da Birleşik Devletler'dekinden daha pahalı.
- Tom is being very careful not to spill any gasoline.
- Tom benzin dökmemek için çok dikkatli davranıyor.
- The first gasoline powered automobile was invented in 1886 by Karl Benz.
- Benzinle çalışan ilk otomobil 1886 yılında Karl Benz tarafından icat edildi.
- The price of gasoline is so high that we cannot buy a big car.
- Benzinin fiyatı o kadar yüksek ki, büyük bir araba satın alamayız.
Show More (54)
|
3 |
petrol |
benzin |
n. |
|
- The only thing left to do is fill them up with petrol.
- Geriye kalan tek şey benzin doldurmak.
- The only thing left to do is fill them up with petrol.
- Yapılacak tek şey onlara benzin doldurmaktır.
- The Industry Committee accepts the desirability of moving to zero sulphur in petrol and diesel.
- Sanayi Komitesi benzin ve dizelde sıfır sülfüre geçilmesinin arzu edilir olduğunu kabul etmektedir.
- We therefore cannot see any justification for aligning the excise duty rates for diesel and petrol.
- Bu nedenle dizel ve benzin için özel tüketim vergisi oranlarının uyumlaştırılması için herhangi bir gerekçe göremiyoruz.
- The directive concerns the exhaust and noise emissions of petrol and diesel engines intended for recreational craft.
- Direktif, gezi teknelerine yönelik benzinli ve dizel motorların egzoz ve gürültü emisyonlarıyla ilgilidir.
- This will not be possible unless we remove the sulphur from diesel and petrol.
- Dizel ve benzinden kükürdü kaldırmadığımız sürece bu mümkün olmayacaktır.
- The Commission proposes that by 2011 both petrol and diesel fuel should, for all practical purposes, be sulphur-free.
- Komisyon, 2011 yılı itibariyle hem benzin hem de dizel yakıtın tüm pratik amaçlar için kükürtsüz olmasını önermektedir.
- This will not be possible unless we remove the sulphur from diesel and petrol.
- Dizel ve benzinden sülfürü kaldırmadığımız sürece bu mümkün olmayacaktır.
- We have seen people looting and others leaving with jerry cans on their heads, going in search of petrol.
- İnsanların yağma yaptıklarını ve bazılarının da başlarında bidonlarla benzin aramaya çıktıklarını gördük.
- We will soon have no more petrol.
- Yakında hiç benzinimiz kalmayacak.
- We ran out of petrol.
- Benzinimiz bitti.
- Our car ran out of petrol after ten minutes.
- Arabamızın benzini on dakika sonra bitti.
- The price of a litre of petrol has been increased by 12 rupees.
- Bir litre benzinin fiyatı 12 rupi arttı.
- Our car will run out of petrol in 2 minutes.
- Arabamızın benzini 2 dakika içinde bitecek.
- The price of a litre of petrol has been increased by 12 rupees.
- Bir litre benzinin fiyatı 12 rupiye yükseltildi.
- We ran out of petrol.
- Bizim benzinimiz bitti.
Show More (13)
|
4 |
fuel |
benzin |
n. |
|
- Tom looked down at the fuel gauge.
- Tom benzin göstergesine baktı.
Show More (-2)
|