bout - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
bout nöbet n.
  • A baby may frequently get a bout of hiccups during a feed.
  • Bir bebek beslenme sırasında sık sık hıçkırık nöbetleri geçirebilir.
  • Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
  • Kanser hastaları genellikle zayıflatıcı mide bulantısı nöbetleriyle baş etmek zorunda kalırlar.
  • Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
  • Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
Show More (0)
bout maç n.
  • We have all been impressed by your macho image, clearly learned from watching too many World Wrestling Federation bouts.
  • Çok fazla Dünya Güreş Federasyonu maçı izleyerek öğrendiğiniz belli olan maço imajınızdan hepimiz etkilendik.
  • A fussy referee can ruin a bout.
  • Detaycı bir hakem maçı bozabilir.
  • A bout lasts about five minutes.
  • Bir maç yaklaşık beş dakika sürer.
Show More (0)
bout dizi n.
  • The political stability will encourage a bout of takeover activity.
  • Siyasi istikrar bir dizi devralma faaliyetini teşvik edecektir.
Show More (-2)
bout boks maçı n.
  • He's a former lightweight boxing champion and is expected to win the bout easily.
  • Kendisi eski bir hafif sıklet boks şampiyonu ve boks maçını kolayca kazanması bekleniyor.
Show More (-2)
bout ilgili adv.
  • What is this book 'bout?
  • Bu kitap neyle ilgili?
Show More (-2)
bout kriz n.
  • Jimmy was really unwell at the last minute with a bad bout of flu but decided not to cancel the meeting.
  • Jimmy son dakikada kötü bir grip krizi geçirerek gerçekten rahatsızlandı ancak toplantıyı iptal etmemeye karar verdi.
Show More (-2)
bout yarışma n.
  • The wrestler had his right leg broken in a bout.
  • Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.
Show More (-2)