1 |
bout |
nöbet |
n. |
|
- A baby may frequently get a bout of hiccups during a feed.
- Bir bebek beslenme sırasında sık sık hıçkırık nöbetleri geçirebilir.
- Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları genellikle zayıflatıcı mide bulantısı nöbetleriyle baş etmek zorunda kalırlar.
- Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
Show More (0)
|
2 |
bout |
maç |
n. |
|
- We have all been impressed by your macho image, clearly learned from watching too many World Wrestling Federation bouts.
- Çok fazla Dünya Güreş Federasyonu maçı izleyerek öğrendiğiniz belli olan maço imajınızdan hepimiz etkilendik.
- A fussy referee can ruin a bout.
- Detaycı bir hakem maçı bozabilir.
- A bout lasts about five minutes.
- Bir maç yaklaşık beş dakika sürer.
Show More (0)
|
3 |
bout |
dizi |
n. |
|
- The political stability will encourage a bout of takeover activity.
- Siyasi istikrar bir dizi devralma faaliyetini teşvik edecektir.
Show More (-2)
|
4 |
bout |
boks maçı |
n. |
|
- He's a former lightweight boxing champion and is expected to win the bout easily.
- Kendisi eski bir hafif sıklet boks şampiyonu ve boks maçını kolayca kazanması bekleniyor.
Show More (-2)
|
5 |
bout |
ilgili |
adv. |
|
- What is this book 'bout?
- Bu kitap neyle ilgili?
Show More (-2)
|
6 |
bout |
kriz |
n. |
|
- Jimmy was really unwell at the last minute with a bad bout of flu but decided not to cancel the meeting.
- Jimmy son dakikada kötü bir grip krizi geçirerek gerçekten rahatsızlandı ancak toplantıyı iptal etmemeye karar verdi.
Show More (-2)
|
7 |
bout |
yarışma |
n. |
|
- The wrestler had his right leg broken in a bout.
- Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.
Show More (-2)
|