brag - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
brag övünmek v.
  • She keeps bragging about her scores.
  • Aldığı puanlarla övünüp duruyor.
  • Not to brag, but I just made my first billion dollars yesterday.
  • Övünmek gibi olmasın ama dün ilk milyar dolarımı kazandım.
  • I don't like to brag, but I'm a pretty good clarinetist.
  • Övünmeyi sevmiyorum ama ben oldukça iyi bir klarnetçiyim.
Show More (13)
brag böbürlenmek v.
  • Tom certainly brags a lot.
  • Tom'un çok böbürlendiği kesin.
  • Tom was bragging.
  • Tom böbürleniyordu.
  • Don't brag.
  • Böbürlenmeyin.
Show More (3)
brag kendini övmek v.
  • Tom bragged about how well he could play chess.
  • Tom ne kadar iyi satranç oynayabileceği hakkında kendini övdü.
Show More (-2)