|
- Most high-end mountain bikes have disc brakes.
- Çoğu üst düzey dağ bisikletinde disk frenleri bulunur.
- We know that the key brake on this expansion is the lack of confidence, particularly amongst consumers.
- Bu genişlemenin önündeki en önemli frenin, özellikle tüketiciler arasındaki güven eksikliği olduğunu biliyoruz.
- But the resulting congestion now acts as a serious brake on further growth.
- Ancak ortaya çıkan tıkanıklık, daha fazla büyüme üzerinde ciddi bir fren görevi görmektedir.
- The social dialogue has often acted as a brake on reform and its overhaul is long overdue.
- Sosyal diyalog çoğu zaman reformlar üzerinde bir fren görevi görmüştür ve revizyonu çoktan gecikmiştir.
- The International Criminal Court will act as a brake on dictatorships and a shield against injustice.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi diktatörlüklere karşı bir fren ve adaletsizliğe karşı bir kalkan görevi görecektir.
- John put his foot on the brake and we stopped suddenly.
- John ayağını frene bastı ve aniden durduk.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Ayağıyla aniden frene bastı.
- My car needs a brake job.
- Arabama fren tamiri gerekiyor.
- I often brake before I change down.
- Vitesi düşürürken çoğu zaman frene basarım.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Ayağını bir anda frene koydu.
- How do I know when my car needs a brake job?
- Arabamın freninin değişmesi gerektiğini nasıl anlarım?
- He put his foot on the brake suddenly.
- Aniden frene bastı.
- Tom slammed on the brake.
- Tom frene asıldı.
- The brake's not working.
- Fren çalışmıyor.
- The function of the brake is to stop the car.
- Frenin işlevi arabayı durdurmaktır.
- Tom forgot to release the brake.
- Tom freni bırakmayı unuttu.
- Don't ride the brake, Tom.
- Ayağını frende tutma Tom.
- My car needs a brake job.
- Arabamın bir fren işine ihtiyacı var.
- Tom slammed on the brake.
- Tom frene bastı.
- He stepped on the brake.
- Frene bastı.
- Tom stepped on the brake.
- Tom frene bastı.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Birden ayağını frene koydu.
- The brake didn't work.
- Fren çalışmadı.
- Don't ride the brake, Tom.
- Frene basma, Tom.
- I have pushed on the brake.
- Frene bastım.
- The brake isn't working well.
- Fren iyi çalışmıyor.
Show More (23)
|
