bruise - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
bruise morluk n.
  • They only had minor bruises caused by the accidents.
  • Kazalar nedeniyle sadece ufak morlukları vardı.
  • Not because you missed a small bruise on her left ankle.
  • Sol ayak bileğindeki küçük morluğu gözden kaçırdığınız için değil.
  • The bruises on Tom's face have faded.
  • Tom'un yüzündeki morluklar geçti.
Show More (21)
bruise çürük n.
  • I wouldn't buy these apples as they have bruises on them.
  • Ben olsam bu elmaları almazdım çünkü üzerlerinde çürükler var.
  • I have a bruise on my arm.
  • Kolumda bir çürük var.
  • Tom has a black bruise on his right leg.
  • Tom sağ bacağında siyah bir çürüğe sahip.
Show More (20)
bruise morartmak v.
  • I bruised my arm in the football match.
  • Futbol maçında kolumu morarttım.
  • Where did you bruise them?
  • Onları nerede morarttın?
Show More (-1)
bruise zedelemek v.
  • Losing the match bruised our team's ego.
  • Maçı kaybetmek takımımızın egosunu zedeledi.
  • I got my left arm bruised.
  • Sol kolumu zedeledim.
Show More (-1)
bruise bere n.
  • My whole body was one big bruise after the rugby game.
  • Rugby maçından sonra bütün vücudum yara bere içindeydi.
  • How did Tom get that bruise on his leg?
  • Tom'un bacağındaki o bere nasıl oldu?
Show More (-1)
bruise yara n.
  • She touched the bruise on his arm.
  • Onun kolundaki yaraya dokundu.
  • He was covered with bruises.
  • Her tarafı yara bere içindeydi.
Show More (-1)
bruise (meyve) ezilmek v.
  • The pears bruised as they fell from the tree.
  • Armutlar ağaçtan düştükleri için ezilmiş.
Show More (-2)
bruise yaralamak v.
  • I fell down and bruised my knee.
  • Düştüm ve dizimi yaraladım.
Show More (-2)
bruise incitmek v.
  • I fell down and bruised my knee.
  • Düştüm ve dizimi incittim.
Show More (-2)
bruise çürütmek v.
  • Where did you bruise them?
  • Onları nerede çürüttün?
Show More (-2)