burrow - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
burrow (çukur) kazmak v.
  • The squirrel kept burrowing into the soil to hide its nuts.
  • Sincap fındıklarını saklamak için toprağı kazıp durdu.
Show More (-2)
burrow sokulmak v.
  • With the cold, the baby burrowed into her mother more.
  • Soğukla birlikte bebek annesine daha çok sokuldu.
Show More (-2)
burrow (ceplerini/çantasını) karıştırmak v.
  • Wyatt burrowed into his suitcase for his socks.
  • Wyatt çoraplarını bulmak için bavulunu karıştırdı.
Show More (-2)
burrow oyuk n.
  • Burrows on the ground are also a refuge for some species.
  • Yerdeki oyuklar bazı türler için aynı zamanda bir yuvadır.
Show More (-2)
burrow (hayvan) toprakta tünel kazmak v.
  • The aardvark has powerful limbs and sharp claws so it can burrow into earth at high speed.
  • Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir.
Show More (-2)
burrow saklanmak v.
  • My dog likes burrowing under blankets.
  • Köpeğim battaniyelerin altında saklanmayı sever.
Show More (-2)