|
- This instrument can only be complementary, and by no means represents an alternative, to important legislative measures.
- Bu araç sadece tamamlayıcı olabilir ve hiçbir şekilde önemli yasal tedbirlere bir alternatif teşkil etmez.
- I am by no means releasing the Member States from their responsibility.
- Hiçbir şekilde Üye Devletleri sorumluluklarından muaf tutmuyorum.
- That is by no means a luxury.
- Bu hiçbir şekilde bir lüks değildir.
- The way this cooperation has been implemented in practice so far is by no means satisfactory.
- Bu işbirliğinin bugüne kadar pratikte uygulanma şekli hiçbir şekilde tatmin edici değildir.
- And unfortunately, air transport is by no means an exception in this area.
- Ve ne yazık ki, hava taşımacılığı bu alanda hiçbir şekilde bir istisna değildir.
- Well, this discussion is by no means at an end as far as we are concerned.
- Bu tartışma bizim açımızdan hiçbir şekilde sona ermiş değildir.
- The conclusions from the Laeken Summit are by no means surprising in terms either of their rhetoric or their content.
- Laeken Zirvesi'nden çıkan sonuçlar ne söylemleri ne de içerikleri bakımından hiçbir şekilde şaşırtıcı değildir.
- This was by no means an absurd request.
- Bu hiçbir şekilde saçma bir talep değildi.
- Reforming the budgetary procedure is by no means a technical issue that can only be handled by specialists.
- Bütçe prosedürünün reforme edilmesi hiçbir şekilde sadece uzmanlar tarafından ele alınabilecek teknik bir konu değildir.
- Unfortunately, on many other points my report is very current, and by no means outdated.
- Ne yazık ki, diğer pek çok konuda raporum çok günceldir ve hiçbir şekilde güncelliğini yitirmemiştir.
- I have published it in consolidated form, but I can by no means recommend the book.
- Bunu birleştirilmiş bir şekilde yayınladım, ancak kitabı hiçbir şekilde tavsiye edemem.
- It is by no means absolved, but the faults are not entirely on one side.
- Hiçbir şekilde aklanmış değildir, ancak hatalar tamamen bir tarafta değildir.
- Unfortunately, on many other points my report is very current, and by no means outdated.
- Ne yazık ki diğer pek çok konuda raporum çok günceldir ve hiçbir şekilde güncelliğini yitirmemiştir.
- It is by no means absolved, but the faults are not entirely on one side.
- Hiçbir şekilde aklanmış değildir ancak hatalar tamamen tek tarafın değildir.
- At the same time, however, we need to be aware that Nigeria is by no means a unique case.
- Ancak aynı zamanda Nijerya'nın hiçbir şekilde benzersiz bir vaka olmadığının da farkında olmalıyız.
- Secondly, we were by no means able there to confirm and clarify decision-making conventions in the European Union.
- İkinci olarak orada hiçbir şekilde Avrupa Birliği'ndeki karar alma geleneklerini teyit edemedik ve netleştiremedik.
- This is by no means the case at the present time.
- Şu anda durum hiçbir şekilde böyle değildir.
- Recent agreements between Germany and France do by no means serve this purpose.
- Almanya ve Fransa arasındaki son anlaşmalar hiçbir şekilde bu amaca hizmet etmemektedir.
- I agree that the results of this operation are by no means guaranteed.
- Bu operasyonun sonuçlarının hiçbir şekilde garanti olmadığını kabul ediyorum.
- These forces must by no means be in opposition to the United States but independent from it.
- Bu güçler hiçbir şekilde ABD'ye karşı olmamalı ancak ondan bağımsız olmalıdır.
- This question is by no means easy.
- Bu soru hiçbir şekilde kolay değildir.
- The result was by no means satisfactory.
- Sonuç hiçbir şekilde tatmin edici değildi.
- She is by no means polite.
- O hiçbir şekilde kibar değil.
- By no means may you cut out the pictures from the books on the bookshelf.
- Hiçbir şekilde kitaplıktaki kitapların resimlerini kesemezsin.
- I'm by no means angry with you.
- Sana hiçbir şekilde kızgın değilim.
- He's by no means satisfied.
- O, hiçbir şekilde tatmin olmadı.
- It is by no means easy to please everybody.
- Herkesi memnun etmek hiçbir şekilde kolay değildir.
- Her explanation is by no means satisfactory.
- Açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nick, hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- The question is by no means easy.
- Soru hiçbir şekilde kolay değil.
- He is by no means kind.
- O, hiçbir şekilde kibar değil.
- It is by no means certain.
- O, hiçbir şekilde kesin değil.
- He is by no means kind.
- Hiçbir şekilde nazik değildir.
- He was by no means happy.
- O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
- Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
- This work is by no means easy.
- Bu iş hiçbir şekilde kolay değil.
- Translation is by no means easy.
- Çeviri hiçbir şekilde kolay değildir.
- He's by no means satisfied.
- Hiçbir şekilde memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nick, ödülden hiçbir şekilde hoşnut değil.
- This work is by no means easy.
- Bu iş hiçbir şekilde kolay değildir.
- He is by no means stupid.
- O hiçbir şekilde aptal değil.
- He will by no means come.
- Hiçbir şekilde gelmeyecek.
- Her explanation is by no means satisfactory.
- Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- His explanation is by no means satisfactory.
- Açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- The explanation is by no means satisfactory.
- Açıklama hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
- Hiçbir şekilde şimdi hasta olmaya iznim yok, yarın benim tatilim.
- The results are by no means satisfactory.
- Sonuçlar hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- She is by no means stupid.
- O, hiçbir şekilde aptal değildir.
- He is by no means bright.
- Hiçbir şekilde zeki değildir.
- That politician is by no means honest.
- O politikacı hiçbir şekilde dürüst değildir.
- She is by no means angelic.
- Hiçbir şekilde melek gibi değil.
- This is by no means easy reading.
- Bu hiçbir şekilde kolay bir okuma değildir.
- Astronomy is by no means a new science.
- Astronomi hiçbir şekilde yeni bir bilim değildir.
- I am by no means satisfied with my present income.
- Şu anki gelirimden hiçbir şekilde memnun değilim.
- He is by no means stupid.
- Hiçbir şekilde aptal değildir.
- His attitude is by no means polite.
- Tavırları hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means stupid.
- Hiçbir şekilde aptal değil.
- He is by no means bright.
- O, hiçbir şekilde zeki değil.
- It is by no means certain.
- Hiçbir şekilde kesin değil.
- Tom was by no means satisfied.
- Tom hiçbir şekilde memnun olmadı.
- His explanation was by no means satisfactory.
- Açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değildi.
Show More (58)
|