1 |
calm down |
sakinleşmek |
v. |
|
- I told Tom he should calm down.
- Tom'a sakinleşmesi gerektiğini söyledim.
- The wind has calmed down.
- Rüzgar sakinleşti.
- Let's just calm down.
- Sakinleşelim.
- You should calm down a little.
- Sen biraz sakinleşmelisin.
- I think we need to all calm down.
- Bence hepimiz sakinleşmeliyiz.
- Tom has calmed down.
- Tom sakinleşti.
- She calmed down.
- Sakinleşti.
- I think everybody should try to calm down.
- Bence herkes sakinleşmeye çalışmalı.
- Tom, you need to calm down.
- Tom, sakinleşmen gerek.
- Has Tom calmed down?
- Tom sakinleşti mi?
- They calmed down.
- Onlar sakinleşti.
- I suggest we all calm down.
- Hepimizin sakinleşmesini öneriyorum.
- You should calm down a little.
- Biraz sakinleşmelisin.
- Sit down for a minute and calm down.
- Otur da sakinleş biraz.
- Take a seat in the armchair and calm down a while.
- Koltuğa otur ve biraz sakinleş.
- Tom is calming down.
- Tom sakinleşiyor.
- I'm not going to tell you what happened until you calm down.
- Ne olduğunu sen sakinleşene kadar sana anlatmayacağım.
- They calmed down.
- Sakinleştiler.
- Now calm down.
- Şimdi sakinleş.
- Why don't you calm down and tell me what the problem is?
- Neden sakinleşip bana sorunun ne olduğunu söylemiyorsun?
- Calm down and be cool.
- Sakinleş ve soğukkanlı ol.
- Sami has to calm down.
- Sami sakinleşmek zorunda.
- Try to calm down.
- Sakinleşmeye çalış.
- The crowd calmed down.
- Kalabalık sakinleşti.
- I need to calm down and snap out of it.
- Sakinleşip kendime gelmem lazım.
- Try and calm down.
- Sakinleşmeye çalış.
- I'll answer you when you've calmed down.
- Sakinleştiğinde sana cevap vereceğim.
- We calmed down.
- Sakinleştik.
- We calmed down.
- Biz sakinleştik.
- I told Jane to calm down.
- Ben Jane'e sakinleşmesini söyledim.
- I closed my eyes to calm down.
- Sakinleşmek için gözlerimi kapattım.
- I just wanted Tom to calm down.
- Tom'un sakinleşmesini istedim.
- The child stopped crying and calmed down.
- Çocuk ağlamayı durdurdu ve sakinleşti.
- Please calm down.
- Lütfen sakinleş.
- Sit down for a minute and calm down.
- Bir dakika otur da sakinleş.
- The child stopped crying and calmed down.
- Çocuk ağlamayı kesti ve sakinleşti.
- Why don't you just calm down?
- Neden sakinleşmiyorsun?
- We all need to calm down.
- Hepimiz sakinleşmeliyiz.
- Stop telling me to calm down.
- Sakinleşmemi söylemeyi bırak.
- Tom told Mary to calm down.
- Tom, Mary'ye sakinleşmesini söyledi.
- You guys need to calm down.
- Sizin sakinleşmeye ihtiyacınız var.
- Let's all calm down.
- Hepimiz sakinleşelim.
- Why don't you just calm down?
- Neden sadece sakinleşmiyorsun?
- Tom needs to calm down.
- Tom sakinleşmeli.
- Try and calm down.
- Sakinleşmeye çalışın.
- Tom needs to calm down.
- Tom'un sakinleşmesi gerek.
- Sit down for a minute and calm down.
- Bir dakika otur ve sakinleş.
- Sami has to calm down.
- Sami sakinleşmeli.
- I think a drink would help me calm down.
- Sanırım bir içki sakinleşmeme yardımcı olur.
- You should calm down and stop sending us your arrogant comments.
- Sakinleşmeli ve bize küstah yorumlarını göndermeyi bırakmalısın.
- He didn't calm down until much later.
- Çok daha sonrasına kadar sakinleşmedi.
- Let's calm down.
- Sakinleşelim.
- I'm not going to tell you what happened until you calm down.
- Sen sakinleşene kadar sana ne olduğunu anlatmayacağım.
- Don't tell me to calm down.
- Bana sakinleşmemi söyleme.
- I suggest we all calm down.
- Hepimizin sakinleşmesini öneririm.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam saatlerinde sakinleşti.
- You should calm down.
- Sakinleşmelisin.
- Try and calm down.
- Sakinleşmeyi dene.
- She calmed down.
- O sakinleşti.
- I told Tom that he needed to calm down.
- Tom'a sakinleşmesi gerektiğini söyledim.
- I need to calm down and snap out of it.
- Sakinleşmem ve kendime gelmem gerekiyor.
- I'm not going to tell you what happened until you calm down.
- Sen sakinleşinceye kadar ne olduğunu sana söylemeyeceğim.
- I just wanted Tom to calm down.
- Sadece Tom'un sakinleşmesini istedim.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam sakinleşti.
- Sami needs to calm down.
- Sami'nin sakinleşmesi gerekir.
- You've got to calm down.
- Sakinleşmek zorundasın.
- Just calm down.
- Bir sakinleş.
- We all need to calm down.
- Hepimizin sakinleşmesi gerekiyor.
- You need to calm down.
- Sakinleşmen gerek.
- Everybody needs to calm down.
- Herkesin sakinleşmeye ihtiyacı var.
- I think Tom has calmed down.
- Sanırım Tom sakinleşti.
- You guys need to calm down.
- Sakinleşmeniz gerek.
- Tom eventually calmed down.
- Tom sonunda sakinleşti.
- Let's all just calm down.
- Hepimiz sakinleşelim.
- Tom tried to calm down.
- Tom sakinleşmeye çalıştı.
- Sami needs to calm down.
- Sami'nin sakinleşmesi gerekiyor.
- He didn't calm down until much later.
- Çok sonrasına kadar sakinleşmedi.
- The wind calmed down.
- Rüzgar sakinleşti.
- Take a seat in the armchair and calm down a while.
- Koltuğa otur ve bir süre sakinleş.
Show More (76)
|
2 |
calm down |
sakin olmak |
v. |
|
- You should calm down and stop sending us your arrogant comments.
- Sakin olmalısınız ve kibirli yorumlarınızı bize göndermeyi bırakmalısınız.
- Calm down, guys.
- Sakin olun beyler.
- You should calm down.
- Sakin olmalısın.
- I told Tom he should calm down.
- Tom'a sakin olması gerektiğini söyledim.
- Calm down, guys.
- Sakin olun, çocuklar.
- I told Jane to calm down.
- Jane'e sakin olmasını söyledim.
- Stop telling me to calm down.
- Bana sakin olmamı söylemeyi kes.
- Tom told me to calm down.
- Tom bana sakin olmamı söyledi.
- Calm down, Tatoeba is not a girl, it's just a website.
- Sakin olun, Tatoeba bir kız değil, sadece bir web sitesi.
- Tom told Mary to calm down.
- Tom, Mary'e sakin olmasını söyledi.
- Let's calm down.
- Sakin olalım.
- I told Tom to calm down.
- Tom'a sakin olmasını söyledim.
- Let's all calm down.
- Hepimiz sakin olalım.
- You have to calm down.
- Sakin olmak zorundasın.
- Calm down, guys.
- Sakin olun arkadaşlar.
- Would you calm down?
- Sakin olur musun?
- Sami has to calm down.
- Sami sakin olmak zorunda.
- I kept telling Tom to calm down.
- Tom'a sakin olmasını söyleyip durdum.
- Tom, you need to calm down.
- Tom, sakin olman lazım.
- I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- You've got to calm down.
- Sakin olmalısın.
- You need to calm down.
- Sakin olmalısın.
- I think everybody should try to calm down.
- Herkesin sakin olmaya çalışması gerektiğini düşünüyorum.
- Let's all just calm down.
- Hepimiz sakin olalım.
- Tom, you need to calm down.
- Tom, sakin olman gerek.
- You have to calm down.
- Sakin olmalısın.
Show More (23)
|
3 |
calm down |
sakin ol |
expr. |
|
- Calm down, Tatoeba is not a girl, it's just a website.
- Sakin ol, Tatoeba bir kız değil, o sadece bir web sitesi.
- Calm down and be cool.
- Sakin ol ve rahat ol.
- Calm down, all my debts will soon be paid to you.
- Sakin ol, bütün borçlarım yakında size ödenecek.
- Calm down, and everything will be OK in the end.
- Sakin ol, sonunda her şey yoluna girecek.
- Calm down!
- Sakin ol artık!
- Please just calm down, okay?
- Lütfen bir sakin ol, tamam mı?
- Please just calm down, okay?
- Lütfen sakin ol, tamam mı?
- Now calm down.
- Şimdi sakin ol.
- Calm down; he's just teasing you.
- Sakin ol; o sadece seninle alay ediyor.
- Calm down, all my debts will soon be paid to you.
- Sakin ol, tüm borçlarım yakında sana ödenir.
- Please calm down.
- Lütfen sakin ol.
- Calm down; he's just teasing you.
- Sakin ol; sadece seninle dalga geçiyor.
- Please, calm down!
- Lütfen, sakin ol!
- Calm down and tell me what happened.
- Sakin ol ve bana ne olduğunu anlat.
- Calm down, son.
- Sakin ol, evlat.
- Calm down, and everything will be OK in the end.
- Sakin ol ve her şey sonunda iyi olacak.
- Calm down, son.
- Sakin ol, oğlum.
Show More (16)
|
4 |
calm down |
sakinleştirmek |
v. |
|
- I think a drink would help me calm down.
- Bir içkinin beni sakinleştirmeye yardımcı olacağını düşünüyorum.
- Sami was trying to calm down Layla.
- Sami, Leyla'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.
- Sami was trying to calm down Layla.
- Sami Layla'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Show More (0)
|
5 |
calm down |
yatışmak |
v. |
|
- We calmed down.
- Biz yatıştık.
Show More (-2)
|