captivate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
captivate büyülemek v.
  • He knows how to captivate his audience.
  • Dinleyicilerini nasıl büyüleyeceğini biliyor.
  • You captivated me, dear.
  • Beni büyüledin, aşkım.
  • Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
  • Mary karizmatik bir sanatçı ve seyircisini nasıl büyüleyeceğini gerçekten biliyor.
Show More (1)
captivate cezbetmek v.
  • Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
  • Mary karizmatik bir sanatçıdır ve seyircisini nasıl cezbedeceğini gerçekten biliyor.
  • The child captivates everyone with his sunny smile.
  • Çocuk, neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.
Show More (-1)
captivate çekmek v.
  • He knows how to captivate his audience.
  • Seyircisini nasıl çekeceğini bilir.
Show More (-2)