| 1 |
cart |
araba |
n. |
|
- The kids enjoyed a pony card ride at the circus.
- Çocuklar sirkte midilli arabasıyla gezintinin tadını çıkardılar.
- Perhaps you are putting the cart before the horse.
- Belki de arabayı atın önüne koyuyorsunuz.
- People are losing sight of the point here and putting the cart before the horse.
- İnsanlar burada asıl meseleyi gözden kaçırıyor ve arabayı atın önüne koyuyorlar.
- To do otherwise would be to put the cart before the horse.
- Aksini yapmak arabayı atın önüne koymak olur.
- That really would be putting the cart before the horse.
- Bu gerçekten de arabayı atın önüne koymak olur.
- The carts were being loaded.
- Arabalar yükleniyordu.
- Jessie strolled along beside the cart.
- Jessie arabanın yanında yürüyordu.
- Within two or three hours you will become a real donkey, just like the ones that pull the fruit carts to market.
- İki ya da üç saat içinde gerçek bir eşek olacaksın, tıpkı meyve arabalarını pazara çeken eşekler gibi.
- That would be putting the cart before the horse.
- Bu, arabayı atın önüne koymak olurdu.
- Let's not put the cart before the horse.
- Arabayı atın önüne koymayalım.
- Tom burst into the grocery store, pushing a wobbly cart.
- Tom sallantılı bir arabayı iterek markete daldı.
- Tom burst into the grocery store, pushing a wobbly cart.
- Tom titrek bir alışveriş arabası iterek bakkala dalıverdi.
Show More (9)
|
| 2 |
cart |
el arabası |
n. |
|
- His cart was full of cleaning products.
- Tuttuğu el arabası temizlik ürünleriyle doluydu.
Show More (-2)
|
| 3 |
cart |
sanal alışveriş sepeti |
n. |
|
- The product must be added to your cart before the purchase.
- Ürün satın alınmadan önce sanal alışveriş sepetinize eklenmelidir.
Show More (-2)
|
| 4 |
cart |
tekerlekli servis arabası |
n. |
|
- Ava entered the room with a cart full of delicious food.
- Ava elinde lezzetli yiyeceklerle dolu bir servis arabasıyla odaya girdi.
Show More (-2)
|
| 5 |
cart |
araba ile taşımak |
v. |
|
- The officials carted the toxic waste away.
- Görevliler zehirli atıkları araba ile taşıdılar.
Show More (-2)
|
| 6 |
cart |
taşımak |
v. |
|
- I couldn't cart this sofa; it was too heavy!
- Bu kanepeyi ben taşıyamazdım; çok ağırmış!
Show More (-2)
|
| 7 |
cart |
at arabası |
n. |
|
- The horse began to protest as soon as it was hitched to the cart.
- At, arabaya bağlanır bağlanmaz itiraz etmeye başladı.
Show More (-2)
|
| 8 |
cart |
bagaj arabası |
n. |
|
- Where are the luggage carts?
- Bagaj arabaları nerede?
Show More (-2)
|
