1 |
charity |
hayır kurumu |
n. |
|
- She gave a piano to charity.
- O, hayır kurumuna bir piyano verdi.
- He gave away all his money to charity.
- O bütün parasını hayır kurumuna bağışladı.
- Do you know how much I give to charity?
- Hayır kurumuna ne kadar vereceğimi biliyor musun?
- We can't make people donate to charity.
- İnsanları hayır kurumlarına bağış yapmaya zorlayamayız.
- Tom runs a charity.
- Tom bir hayır kurumu işletiyor.
- That charity is named after a person who donated about two billion yen.
- Bu hayır kurumuna iki milyar yen bağışlayan bir kişinin adı verildi.
- Sami left his entire fortune to charity.
- Sami tüm servetini hayır kurumlarına bıraktı.
- Why do you give everything to charity?
- Neden her şeyi hayır kurumlarına veriyorsun?
- When was the last time you gave charity?
- En son ne zaman hayır kurumlarına bağış yaptın?
- Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
- Tom en sevdiği hayır kurumuna isimsiz olarak bir milyon dolar bağışladı.
- Sami left his entire fortune to charity.
- Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
- She runs a charity.
- O bir hayır kurumu işletir.
- Tom gave almost all his money to charity.
- Tom neredeyse tüm parasını hayır kurumlarına bağışladı.
- Tom donated $30,000 to charity last year.
- Tom geçen yıl hayır kurumlarına 30.000 dolar bağışladı.
- The charity is named after a man who gave away some two billion yen.
- Hayır kurumuna, yaklaşık iki milyar yen bağışlayan bir adamın adı verildi.
- Tom donates half his salary to his favorite charity.
- Tom maaşının yarısını en sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.
- Tom doesn't like being asked to give to charity.
- Tom hayır kurumlarına bağış yapmasının istenmesinden hoşlanmaz.
- Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel hediyesi vermek yerine, hediyelere harcayacağımız miktarı bir hayır kurumuna bağışladık.
- Tom has given a lot of money to charity.
- Tom hayır kurumlarına çok para bağışladı.
- What's your favorite charity?
- En sevdiğin hayır kurumu hangisi?
- Tom donated his entire fortune to charity.
- Tom tüm servetini hayır kurumlarına bağışladı.
- Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
- Do you know how much I give to charity?
- Hayır kurumlarına ne kadar verdiğimi biliyor musun?
- Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve Mary hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
- A generous man contributed some two billion yen to charity.
- Cömert bir adam hayır kurumlarına iki milyar yen bağışladı.
- He contributed a lot of money to the charity.
- Hayır kurumuna çok para bağışladı.
- That charity is named after someone who contributed about two billion yen.
- Bu hayır kurumu, yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adını taşıyor.
- Instead of throwing away your old furniture, why don't you give it to charity?
- Eski mobilyalarını atmak yerine neden bir hayır kurumuna vermiyorsun?
- Proceeds go to charity.
- Gelirler hayır kurumlarına gidiyor.
- If you donate money to a charity or volunteer to help people in need, you can call your good deeds philanthropy.
- Bir hayır kurumuna para bağışlarsanız veya ihtiyacı olan insanlara yardım etmek için gönüllü olursanız, iyi niyetinizi hayırseverlik olarak adlandırabilirsiniz.
- Tom contributed a lot of money to charity.
- Tom hayır kurumlarına çok para bağışladı.
- Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
- The winner of the science prize has decided to give the prize money to charity.
- Bilim ödülünü kazanan kişi ödül parasını hayır kurumlarına bağışlamaya karar verdi.
- Tom gave half his money to charity.
- Tom parasının yarısını hayır kurumlarına verdi.
- Tom volunteered to design a website for a local charity.
- Tom yerel bir hayır kurumu için web sitesi tasarlamaya gönüllü oldu.
- She gave a piano to charity.
- Hayır kurumuna bir piyano verdi.
- Do you give to charity?
- Hayır kurumlarına bağış yapıyor musunuz?
- He gave away all his money to charity.
- Bütün parasını hayır kurumlarına bağışladı.
- How much money did Tom donate to charity last year?
- Tom geçen yıl hayır kurumlarına ne kadar para bağışladı?
- Tom has given a lot of money to charity.
- Tom hayır kurumuna çok para verdi.
- I'll help you raise money for your charity.
- Hayır kurumun için para toplamana yardım edeceğim.
- She runs a charity.
- Bir hayır kurumu işletiyor.
Show More (39)
|
2 |
charity |
hayırseverlik |
n. |
|
- Diana was loved for her charity.
- Diana hayırseverliği nedeniyle sevilirdi.
- Would the chance of a little charity not help?
- Küçük bir hayırseverlik şansı yardımcı olmaz mı?
- This is not about repression or charity; it is dignity which is at stake here.
- Burada söz konusu olan baskı ya da hayırseverlik değil, haysiyettir.
- On the basis of the Christian idea of charity, I wholeheartedly support enlargement of the European Union.
- Hıristiyanlığın hayırseverlik fikri temelinde Avrupa Birliği'nin genişlemesini tüm kalbimle destekliyorum.
- Charity starts at home.
- Hayırseverlik evde başlar.
- Why do you give everything to charity?
- Neden her şeyi hayırseverliğe veriyorsun?
- Charity starts at home.
- Hayırseverlik evde başlıyor.
- Charity begins at home.
- Hayırseverlik evde başlar.
- Sami believed charity should begin and end at his home.
- Sami hayırseverliğin onun evinde başlaması ve bitmesi gerektiğine inanıyordu.
- Sami believed charity should begin and end at his home.
- Sami hayırseverliğin kendi evinde başlayıp bitmesi gerektiğine inanıyordu.
- She was a zealous worker for charity.
- Hayırseverlik konusunda gayretli bir çalışandı.
- Charity is an important mitzvah.
- Hayırseverlik önemli bir mitsvadır.
Show More (9)
|
3 |
charity |
sadaka |
n. |
|
- She had no choice but to accept charity from them.
- Onlardan gelen sadakayı kabul etmekten başka çaresi yoktu.
- Do not expect charity from them.
- Onlardan sadaka bekleme.
- Charity is an important mitzvah.
- Sadaka önemli bir sevaptır.
- We don't accept charity.
- Sadaka kabul etmiyoruz.
- She refused to accept charity.
- O, sadaka almayı reddetti.
- I give charity almost every day.
- Neredeyse her gün sadaka veririm.
- They are living on charity.
- Sadakalar ile yaşıyorlar.
- She refused to accept charity.
- Sadaka kabul etmeyi reddetti.
- I don't want charity.
- Sadaka istemiyorum.
- Tom refused to accept charity.
- Tom sadaka kabul etmeyi reddetti.
- They are living on charity.
- Onlar sadaka ile yaşıyorlar.
Show More (8)
|
4 |
charity |
hayır |
n. |
|
- The concert will be a charity event.
- Konser bir hayır etkinliği şeklinde olacaktır.
- How much money did Tom donate to charity last year?
- Tom geçen yıl hayır için ne kadar bağış yaptı?
- Tom donated $30,000 to charity last year.
- Tom geçen yıl hayır için 30.000 dolar bağışta bulundu.
- Don't expect charity from them.
- Onlardan hayır beklemeyin.
- Tom gave half his money to charity.
- Tom parasının yarısını hayır için verdi.
- I've been asked to play my clarinet at a charity event.
- Hayır organizasyonunda klarnet çalmam istendi.
Show More (3)
|
5 |
charity |
hayır işi |
n. |
|
- He's at home, preparing for a big charity gala tonight.
- Evde, bu akşamki büyük hayır işleri galasına hazırlanıyor.
- She was a zealous worker for charity.
- Hayır işleri için gayretli bir işçiydi.
- Tom volunteered to design a website for a local charity.
- Tom yerel bir hayır işi için bir web sitesi tasarlamaya gönüllü oldu.
- Proceeds go to charity.
- Kazançlar hayır işlerine gidiyor.
- The sponsored event raised a lot of money for charity.
- Sponsorlu etkinlik hayır işleri için çok para topladı.
- Tom gave almost all his money to charity.
- Tom neredeyse tüm parasını hayır işlerine verdi.
Show More (3)
|
6 |
charity |
hayır kuruluşu |
n. |
|
- If you donate money to a charity or volunteer to help people in need, you can call your good deeds philanthropy.
- Bir hayır kuruluşuna bağış yaparsan veya gönüllü olarak ihtiyaç sahiplerine yardım edersen, iyi niyetlerine hayırseverlik adını verebilirsin.
- The charity is named after a man who gave away some two billion yen.
- Hayır kuruluşu adını birkaç milyar yen hibe veren bir adamdan alıyor.
Show More (-1)
|
7 |
charity |
hayır kurumları |
n. |
|
- His artwork will be auctioned off for charity.
- Sanat eserleri hayır kurumları için açık artırmayla satılacak.
Show More (-2)
|
8 |
charity |
bağış |
n. |
|
- When was the last time you gave charity?
- En son ne zaman bağışta bulundunuz?
Show More (-2)
|
9 |
charity |
merhamet |
n. |
|
- Don't expect charity from them.
- Onlardan merhamet bekleme.
Show More (-2)
|
10 |
charity |
yardımseverlik |
n. |
|
- Charity begins at home.
- Yardımseverlik evde başlar.
Show More (-2)
|