|
- It is often more beneficial environmentally speaking and cheaper than re-usable packaging.
- Çevre açısından genellikle daha faydalıdır ve yeniden kullanılabilir ambalajlardan daha ucuzdur.
- The competition is forced to choose between cheaper deliveries or going under.
- Rekabet, daha ucuz teslimat ya da batma arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır.
- Liberalisation of public services is supposed to offer consumers cheaper and better services.
- Kamu hizmetlerinin serbestleştirilmesinin tüketicilere daha ucuz ve daha iyi hizmetler sunacağı varsayılıyor.
- It is often more beneficial, environmentally speaking and cheaper than reusable packaging.
- Çevre açısından genellikle daha faydalıdır ve yeniden kullanılabilir ambalajlardan daha ucuzdur.
- It prevents them from benefiting from a broader choice of DVD titles and potentially cheaper prices.
- Daha geniş DVD başlık seçeneklerinden ve potansiyel olarak daha ucuz fiyatlardan yararlanmalarını engeller.
- It is often more beneficial environmentally speaking and cheaper than re-usable packaging.
- Çevre açısından genellikle daha faydalı ve yeniden kullanılabilir ambalajlardan daha ucuzdur.
- That is, of course, cheaper and helps bring down the defence budget.
- Bu elbette daha ucuzdur ve savunma bütçesini düşürmeye yardımcı olur.
- The worst case scenario is that smokers on low incomes will change to cheaper, that is, more harmful cigarettes.
- En kötü senaryo, düşük gelirli sigara içicilerinin daha ucuz, yani daha zararlı sigaralara geçmesidir.
- Not only are these necessary and cheaper, they also take greater care of the environment.
- Bunlar sadece gerekli ve daha ucuz olmakla kalmaz, aynı zamanda çevreye daha fazla özen gösterirler.
- There are those who say that there are other cheaper ways to reduce CO2 emissions.
- CO2 emisyonlarını azaltmanın daha ucuz başka yolları olduğunu söyleyenler de var.
- It was seen as a great leap forward that the transport required was becoming comparatively cheaper and cheaper.
- İhtiyaç duyulan taşımacılığın nispeten daha ucuz hale gelmesi büyük bir sıçrama olarak görülüyordu.
- The euro was supposed to make everything cheaper.
- Avronun her şeyi daha ucuz hale getirmesi gerekiyordu.
- Air travel has become cheaper and cheaper over the last few decades.
- Hava yolculuğu son birkaç on yılda giderek daha ucuz hale geldi.
- It will still be cheaper to produce an environmentally-friendly light bulb.
- Çevre dostu bir ampul üretmek yine de daha ucuz olacaktır.
- Perhaps we can find a cheaper one at another store.
- Belki başka bir mağazada daha ucuzunu bulabiliriz.
- Perhaps we can find a cheaper one at another store.
- Belki başka bir dükkanda daha ucuzunu bulabiliriz.
- If price is an issue, check out previous versions, which are cheaper.
- Fiyat bir sorunsa, daha ucuz olan önceki sürümlere göz atın.
- Beer is cheaper than water in the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyetin'de bira sudan daha ucuzdur.
- This one is cheaper.
- Bu daha ucuz.
- Do you have a room that's a little cheaper?
- Biraz daha ucuz olan bir odanız var mı?
- Compared to a colour print, a monochrome print is cheaper.
- Renkli baskıya kıyasla, tek renkli baskı daha ucuzdur.
- It's cheaper to take the bus.
- Otobüse binmek daha ucuz.
- Birth control is cheaper than pregnancy.
- Doğum kontrolü hamilelikten daha ucuzdur.
- Why don't we buy the cheaper one?
- Neden daha ucuzunu almıyoruz?
- Let's buy the cheaper one.
- Daha ucuz olanı alalım.
- Beer is taxed according to its malt content, so low-malt beer is cheaper.
- Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.
- Do you have any cheaper rooms?
- Daha ucuz odanız var mı?
- Show me a cheaper one, please.
- Daha ucuz bir tane gösterin lütfen.
- I'll buy the cheaper one.
- Daha ucuz olanı satın alacağım.
- I told Tom that he should buy the cheaper one.
- Tom'a daha ucuz olanını alması gerektiğini söyledim.
- Contraception is cheaper than pregnancy.
- Doğum kontrolü hamilelikten daha ucuzdur.
- Compared to a colour print, a monochrome print is cheaper.
- Renksiz baskı renkliye göre daha ucuzdur.
- This dress is cheaper than yours.
- Bu elbise seninkinden daha ucuzdur.
- Milk is actually a little bit cheaper at the supermarket near Tom's house.
- Tom'un evinin yakınındaki süpermarkette süt aslında biraz daha ucuz.
- Contraception is cheaper than pregnancy.
- Doğum kontrolü, hamilelikten daha ucuzdur.
- Which is cheaper, the bus or the street car?
- Hangisi daha ucuz, otobüs mü yoksa tramvay mı?
- It was cheaper than I thought.
- Düşündüğümden daha ucuzdu.
- Sometimes, buying a cheaper product will cost you more in the long run.
- Bazen daha ucuz bir ürün almak uzun vadede size daha pahalıya mal olur.
- This red sweater is cheaper than the blue one.
- Bu kırmızı kazak, mavi olandan daha ucuz.
- Would you buy one if it were a little cheaper?
- Biraz daha ucuz olsaydı alır mıydın?
- Which is cheaper, this or that?
- Hangisi daha ucuz, bu mu yoksa şu mu?
- Why don't we buy the cheaper one?
- Neden daha ucuz olanı almıyoruz?
- It's cheaper to order things by the dozen.
- Bir düzine şey sipariş etmek daha ucuzdur.
- Tom wanted to buy a cheaper car.
- Tom daha ucuz bir araba almak istedi.
- It is cheaper than chemical fertilizers.
- Kimyasal gübrelerden daha ucuzdur.
- It was cheaper than I thought.
- Düşündüğümden daha ucuzmuş.
- Have you got something cheaper?
- Daha ucuz bir şey var mı?
- Please show me something cheaper.
- Bana daha ucuz bir şey göster lütfen.
- Do you have one that's cheaper?
- Daha ucuzu var mı?
- It is cheaper to go by bus.
- Otobüsle gitmek daha ucuz.
- Beer is cheaper than water in the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyeti'nde bira sudan daha ucuzdur.
- Please show me something cheaper.
- Lütfen bana daha ucuz bir şey göster.
- Your car is cheaper than mine.
- Senin araban benimkinden daha ucuz.
- The paperback version is cheaper.
- Ciltsiz versiyonu daha ucuz.
- Hotels are cheaper in the off season.
- Sezon dışında oteller daha ucuzdur.
- It was cheaper than I had thought it would be.
- Olmasını düşündüğümden daha ucuzdu.
- A monochrome print is cheaper than a colour print.
- Tek renkli baskı, renkli baskıdan daha ucuzdur.
- Do you have anything cheaper?
- Daha ucuz bir şeyin var mı?
- It's cheaper to go by bus.
- Otobüsle gitmesi daha ucuz.
- Laser printers are generally cheaper to maintain than inkjet printers.
- Lazer yazıcıların bakımı genellikle mürekkep püskürtmeli yazıcılardan daha ucuzdur.
- I moved to a city with cheaper apartments.
- Daha ucuz daireleri olan bir şehre taşındım.
- Do you have anything a little cheaper?
- Biraz daha ucuz bir şeyin var mı?
- Tom wanted to buy a cheaper car.
- Tom daha ucuz bir araba satın almak istedi.
- Do you have anything cheaper?
- Daha ucuz bir şeyiniz var mı?
- Sometimes, buying a cheaper product will cost you more in the long run.
- Bazen, daha ucuz bir ürün satın almak uzun vadede size daha fazlaya mal olacaktır.
- Perhaps we can find a cheaper one somewhere else.
- Belki başka bir yerde daha ucuzunu bulabiliriz.
- Hotels are cheaper in the off season.
- Oteller ölü sezonda daha ucuzdur.
- Maybe there's a cheaper one.
- Belki daha ucuz bir tane vardır.
- A small car is cheaper than a big one.
- Küçük bir araba büyük olandan daha ucuzdur.
- I think skateboards are usually cheaper than rollerblades.
- Bence kaykaylar genellikle patenlerden daha ucuzdur.
- I can think of cheaper places to visit than Boston.
- Boston'dan daha ucuz yerler bulabilirim.
- I moved to a city with cheaper apartments.
- Daha ucuz dairelerin olduğu bir şehre taşındım.
- It was cheaper than I had thought it would be.
- Düşündüğümden daha ucuzdu.
- Milk is a lot cheaper over there.
- Süt orada çok daha ucuz.
- Haven't you got a cheaper edition?
- Daha ucuz bir baskısı yok mu?
- This dress is cheaper than yours.
- Bu elbise seninkinden daha ucuz.
- It wasn't cheaper than any of the other stores.
- Diğer mağazalardan daha ucuz değildi.
- Compared to a colour print, a monochrome print is cheaper.
- Siyah-beyaz çıktı renkliye göre daha ucuzdur.
- I told Tom that he should buy the cheaper one.
- Tom'a daha ucuz olanını almasını söyledim.
- Which is cheaper, this or that?
- Hangisi daha ucuz, bu mu yoksa o mu?
- This red sweater is cheaper than the blue one.
- Bu kırmızı kazak mavi olanlardan daha ucuz.
- Do you have anything a little cheaper?
- Biraz daha ucuz bir şeyiniz var mı?
- It's always cheaper in the end to buy the best.
- Sonunda en iyisini satın almak her zaman daha ucuzdur.
- Perhaps we can find a cheaper one somewhere else.
- Belki başka bir yerde daha ucuz bir tane bulabiliriz.
- Do you have any cheaper ones?
- Daha ucuzu var mı?
- A monochrome print is cheaper than a colour print.
- Renksiz baskı renkliye göre daha ucuzdur.
- Laser printers are generally cheaper to maintain than inkjet printers.
- Lazer yazıcılar genelde mürekkep püskürtmeli yazıcılardan daha ucuzdur.
- It is cheaper than chemical fertilizers.
- O kimyasal gübrelerden daha ucuzdur.
- It's cheaper to go by train.
- Trenle gitmek daha ucuz.
- I'd like something cheaper.
- Daha ucuz bir şey istiyorum.
- It's cheaper to go by bus.
- Otobüsle gitmek daha ucuz.
- This is the cheaper of the two.
- Bu ikisinden daha ucuz olanı.
- If it were me, I'd buy the cheaper one.
- Ben olsam daha ucuzunu alırdım.
- Which is cheaper, the bus or the street car?
- Hangisi daha ucuz, otobüs mü tramvay mı?
- Perhaps we can find a cheaper one at another store.
- Belki başka bir mağazada daha ucuz bir tane bulabiliriz.
- Could you please show me a camera that's cheaper than this one?
- Lütfen bana bundan daha ucuz olan bir kamera gösterebilir misin?
- Milk is a lot cheaper over there.
- Süt orada çok daha ucuzdur.
- A monochrome print is cheaper than a colour print.
- Siyah-beyaz çıktı renkliye göre daha ucuzdur.
- It was cheaper than I thought it would be.
- Bu olacağını düşündüğümden daha ucuzdu.
- Do you have a cheaper room?
- Daha ucuz bir odanız var mı?
- This is the cheaper of the two.
- İkisi arasında daha ucuz olanı bu.
- Do you have a room that's a little cheaper?
- Biraz daha ucuz bir odanız var mı?
- Do you have any cheaper seats?
- Daha ucuz koltuklarınız var mı?
- Do you have any cheaper ones?
- Bunların daha ucuzu var mı?
- If I had a nickel for every time I made a mistake, I'd have made cheaper mistakes.
- Her hata yaptığımda beş sentim olsaydı, daha ucuz hatalar yapardım.
- If it were me, I'd buy the cheaper one.
- Ben olsam daha ucuz olanı alırım.
- It's cheaper if you order these by the dozen.
- Bunları düzine ile ısmarlarsan daha ucuz.
- A small car is cheaper than a big one.
- Küçük bir araba büyük bir arabadan daha ucuzdur.
- It's cheaper to take the bus.
- Otobüse binmek daha ucuzdur.
- It is cheaper to go by bus.
- Otobüsle gitmek daha ucuzdur.
- Which one is cheaper?
- Hangisi daha ucuz?
- In the end, it's cheaper to join a tour.
- Sonunda, bir tura katılmak daha ucuz.
- Which is cheaper?
- Hangisi daha ucuz?
- Could you please show me a camera that's cheaper than this one?
- Lütfen bana bundan daha ucuz bir fotoğraf makinesi gösterebilir misiniz?
Show More (111)
|
|
- Those countries are invariably poorer and would benefit from these cheaper medicines.
- Bu ülkeler her zaman daha fakirdir ve bu ucuz ilaçlardan faydalanacaklardır.
- So, it's pretty cheaper than our first choice.
- Yani ilk tercihimize göre oldukça ucuz.
- So, it's pretty cheaper than our first choice.
- Bu yüzden ilk tercihimizden oldukça ucuz.
- I'll buy the cheaper one.
- Ucuz olanı alacağım.
- Let's buy the cheaper one.
- Ucuz olanı alalım.
- The sooner you get your ticket, the cheaper the fare.
- Biletinizi ne kadar erken alırsanız, ücret o kadar ucuz olur.
- The sooner you get your ticket, the cheaper the fare.
- Biletini ne kadar erken alırsan, ücret o kadar ucuz olur.
- Is it cheaper to call after nine?
- Dokuzdan sonra aramak daha mı ucuz?
- If it were me, I'd buy the cheaper one.
- Ben olsaydım, ucuz olanı alırdım.
Show More (6)
|
