|
- She had a childlike curiosity and enthusiasm for learning.
- Öğrenme konusunda çocuksu bir merakı ve heyecanı vardı.
- I couldn't help smiling at her childlike frankness.
- Onun çocuksu dürüstlüğüne gülümsemeden edemedim.
- I couldn't help smiling at her childlike frankness.
- Onun çocuksu samimiyetine gülmekten kendimi alamadım.
Show More (0)
|