clutter - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
clutter darmadağın etmek v.
  • The door of the fridge was cluttered with magnets.
  • Buzdolabının kapısı mıknatıslarla darmadağın olmuştu.
Show More (-2)
clutter karmakarışık etmek v.
  • He is dreamy because all the matters clutter his mind.
  • Hayal aleminde gibi çünkü bütün meseleler aklını karmakarışık ediyor.
Show More (-2)
clutter yığın n.
  • There was a clutter of dirty clothes on her bed.
  • Yatağının üzerinde bir yığın kirli kıyafet vardı.
Show More (-2)