|
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu, başkanlık için yarışan birinin çok işine yarayabilir.
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu başkanlığa aday olan biri için işe yarayabilir.
- I thought this might come in handy.
- Bunun işe yarayabileceğini düşündüm.
- That comes in handy.
- Bu işe yarar.
- I'm sure it'll come in handy.
- Eminim işe yarayacaktır.
- This will come in handy in a pinch.
- Sıkıştığında işe yarayacaktır.
- That pair of pliers came in handy.
- O pense çok işime yaradı.
- You never know when this might come in handy.
- Bunun ne zaman işe yarayacağını asla bilemezsin.
- I'm sure it'll come in handy.
- Onun işe yarayacağından eminim.
- That could come in handy.
- Bu işe yarayabilir.
- This phrase might come in handy.
- Bu cümle işe yarayabilir.
- I figured this might come in handy.
- Bunun işe yarayabileceğini düşündüm.
- This may come in handy.
- Bu, işe yarayabilir.
- I knew it would come in handy.
- İşe yarayacağını biliyordum.
- This just might come in handy someday.
- Bu bir gün işime yarayabilir.
- That comes in handy.
- O işe yarar.
- This device may come in handy.
- Bu cihaz işe yarayabilir.
- You never know when this might come in handy.
- Bunun ne zaman işe yarayacağını asla bilemezsiniz.
- This just might come in handy someday.
- Bu bir gün işe yarayabilir.
- This will come in handy in a pinch.
- Bu, gerektiğinde işe yarayacak.
- Friends come in handy at times like this.
- Arkadaşlar böyle zamanlarda işe yarar.
- These may come in handy.
- Bunlar işe yarayabilir.
- I can think of some situations in which a knife would come in handy.
- Bir bıçağın işe yarayacağı bazı durumlar düşünebiliyorum.
- I never thought this rubber band would come in handy when I put it in my pocket this morning.
- Bu lastik bandın bu sabah cebime koyduğumda işe yarayacağını hiç düşünmemiştim.
- It'll come in handy.
- İşe yarayacak.
- I knew it would come in handy.
- Bunun işe yarayacağını biliyordum.
- A gun might come in handy.
- Bir silah işe yarayabilir.
- That'll come in handy, I think.
- Sanırım bu işe yarayacak.
- This is going to come in handy.
- Bu işe yarayacak.
- This dictionary might come in handy.
- Bu sözlük işe yarayabilir.
- Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
- Cebinizde küçük bir el feneri bulundurmak işinize yarayabilir.
- It'll come in handy.
- Bu işe yarayacak.
- That pair of pliers came in handy.
- O pense işe yaradı.
- It really comes in handy.
- Gerçekten işe yarıyor.
- I never thought this rubber band would come in handy when I put it in my pocket this morning.
- Bu sabah cebime koyduğumda bu lastik bandın işe yarayacağını asla düşünmedim.
- This may just come in handy someday.
- Bu bir gün işe yarayabilir.
- This may come in handy.
- Bu işe yarayabilir.
- That could come in handy.
- O işe yarayabilir.
- In situations like these, a gun might come in handy.
- Bu gibi durumlarda, bir silah işe yarayabilir.
Show More (36)
|