commingle - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
commingle birbirine karışmak v.
  • The flavours commingle in this dish, creating a unique taste.
  • Bu yemekte tatlar birbirine karışarak eşsiz bir lezzet yaratır.
Show More (-2)
commingle (fon, para vb.) usulsüz şekilde karıştırmak v.
  • The financial institution was found guilty of commingling funds.
  • Finans kurumu, fonların usulsüz bir şekilde karıştırılması gerekçesiyle suçlu bulunmuştur.
Show More (-2)