|
- I know that company; they make high-end electronics.
- O şirketi biliyorum; üst düzey elektronik ürünler üretiyorlar.
- A large company such as Volkswagen is already developing that strategy.
- Volkswagen gibi büyük bir şirket zaten bu stratejiyi geliştiriyor.
- If they are paid less for identical work in a company, they will lose any chance of being integrated into it.
- Eğer bir şirkette aynı iş için daha az ücret alırlarsa, o şirkete entegre olma şanslarını kaybederler.
- The shareholders of the offeree company will need to know what the view of the employees is.
- Devralan şirketin hissedarları, çalışanların görüşünün ne olduğunu bilmek isteyecektir.
- I welcome the fact that at long last we have resolved this issue of the European Company Statute.
- Nihayet Avrupa Şirket Tüzüğü ile ilgili bu meselenin çözüme kavuşturulmuş olmasını memnuniyetle karşılıyorum.
- If you wish to apply qualitative criteria it is not enough to focus solely on one single company.
- Niteliksel kriterler uygulamak istiyorsanız, yalnızca tek bir şirkete odaklanmak yeterli değildir.
- In another company in my constituency, B&Q, the grey revolution has begun.
- Seçim bölgemdeki bir başka şirket olan B&Q'da gri devrim başladı.
- More than just an exhaustive regulation, we are talking about an advanced communication culture within the company.
- Kapsamlı bir düzenlemenin ötesinde, şirket içinde gelişmiş bir iletişim kültüründen bahsediyoruz.
- That company has invested EUR 55 million to reconfigure its process.
- Bu şirket sürecini yeniden yapılandırmak için 55 milyon Avro yatırım yapmıştır.
- On the other hand company pensions are only favourable for those with permanent highly paid jobs.
- Öte yandan, şirket emeklilikleri sadece yüksek maaşlı sürekli işlerde çalışanlar için uygundur.
- The largest company in the field in my country, Philips, was decidedly antagonistic.
- Ülkemde bu alanda faaliyet gösteren en büyük şirket olan Philips kesinlikle karşı çıktı.
- The company had applied for, and obtained, all the necessary licences, so nothing could go wrong.
- Şirket gerekli tüm lisanslar için başvuruda bulunmuş ve bunları almıştı, dolayısıyla hiçbir şey ters gidemezdi.
- Such losses contribute to the financial deterioration of the state generation and transmission company.
- Bu tür kayıplar, devlet üretim ve iletim şirketinin mali açıdan kötüleşmesine katkıda bulunmaktadır.
- In my country, in my region, workers have taken the managers of their company hostage.
- Benim ülkemde, benim bölgemde, işçiler şirket yöneticilerini rehin aldılar.
- As regards company and accounting law, no specific developments can be reported.
- Şirketler ve muhasebe hukukuyla ilgili olarak bildirilebilecek özel herhangi bir gelişme yoktur.
- It now appears that our European businesses show little enthusiasm for the European Company.
- Görünen o ki Avrupalı işletmelerimiz Avrupa Şirketi'ne karşı pek de hevesli değiller.
- The company is an organisation, sometimes a community, with somewhat conflicting interests.
- Şirket, bazen bir topluluk bazen de birbiriyle çelişen çıkarları olan bir organizasyondur.
- The company is an organisation, sometimes a community, with somewhat conflicting interests.
- Şirket, bazen birbiriyle çelişen çıkarları olan bir kuruluş, bazen de bir topluluktur.
- This is where our communication devoted to company taxation comes in.
- Şirketlerin vergilendirilmesine yönelik iletişimimiz burada devreye giriyor.
- Company decisions are therefore only really thought out if employees' points of view are considered.
- Bu nedenle şirket kararları ancak çalışanların bakış açıları dikkate alındığında gerçekten düşünülmüş olur.
- A company only has to register in one country of the Union.
- Bir şirket, Birliğin yalnızca bir ülkesinde kayıt yaptırmak zorundadır.
- In this context, the Ciampi Group also mentions the European company statute.
- Bu bağlamda, Ciampi Grubu Avrupa şirket tüzüğünden de bahsetmektedir.
- In my opinion, this international steel company is doing a dreadful thing, which is both heinous and ridiculous.
- Bana göre bu uluslararası çelik şirketi hem iğrenç hem de gülünç olan korkunç bir şey yapıyor.
- Since 1960, not a single large company has been started up in Sweden.
- 1960 yılından bu yana İsveç'te tek bir büyük şirket bile kurulmamıştır.
- The company responsible for the server has been brought in to help find the solution.
- Sunucudan sorumlu şirket, çözümün bulunmasına yardımcı olmak üzere görevlendirilmiştir.
- For the past 40 years, the taxpayers have had to inject no less than BEF 62 billion into that company.
- Geçtiğimiz 40 yıl boyunca vergi mükellefleri bu şirkete en az 62 milyar BEF aktarmak zorunda kalmıştır.
- All relevant EC Company directives and legislation will be taken into account in this process.
- Bütün ilgili AT şirket yönergeleri ve mevzuatı bu süreçte dikkate alınacaktır.
- The largest company in the field in my country, Philips, was decidedly antagonistic.
- Ülkemde bu alandaki en büyük şirket olan Philips, kesinlikle düşmanca davrandı.
- He was working on the anti-trust investigation into Microsoft and he leaves to join that company.
- Microsoft'a yönelik anti-tröst soruşturması üzerinde çalışıyordu ve bu şirkete katılmak için ayrılıyor.
- In other words, how much equity can you build up in the company?
- Başka bir deyişle şirkette ne kadar öz sermaye oluşturabilirsiniz?
- Is a company credible if it exports to a country that has not been able to respond to the request for permission?
- İzin talebine yanıt veremeyen bir ülkeye ihracat yapan bir şirket güvenilir midir?
- The next item is the Commission statement - Company restructuring in Europe.
- Bir sonraki madde Avrupa'da şirketlerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin Komisyon bildirisidir.
- The oldest workers, who are also the best paid, often pay the price of company exclusion policies.
- En iyi maaşı alan en yaşlı çalışanlar, genellikle şirket dışlama politikalarının bedelini ödemektedir.
- All of this will make the company into a better-reconciled community, with less conflict.
- Tüm bunlar şirketi daha az çatışma ile daha iyi uzlaşmış bir topluluk haline getirecektir.
- What are we to think when a waste disposal company produces glucose syrup as a parallel activity?
- Bir atık bertaraf şirketi paralel bir faaliyet olarak glikoz şurubu ürettiğinde ne düşüneceğiz?
- A company that does not work efficiently should not be rewarded with an initial generous allocation of rights for free.
- Verimli çalışmayan bir şirket, başlangıçta ücretsiz olarak cömertçe bir hak tahsisi ile ödüllendirilmemelidir.
- The company behind this campaign is engaging in image-making at the expense of the sick.
- Bu kampanyanın arkasındaki şirket, hastaların zararına imaj yaratmaya çalışmaktadır.
- Member States' company law allows for two different systems of company management.
- Üye Devletlerin şirket hukuku iki farklı şirket yönetim sistemine izin vermektedir.
- Does it make it healthier or less healthy for the consumer if the company can or cannot submit the evidence?
- Şirketin kanıt sunabilmesi ya da sunamaması tüketici açısından daha mı sağlıklı yoksa daha mı sağlıksız?
- Yes, of course this company is of enormous importance on our continent.
- Evet, elbette bu şirket kıtamızda çok büyük bir öneme sahip.
- Local politicians and trade unions are calling for meetings with the company.
- Yerel siyasetçiler ve sendikalar şirketle görüşme çağrısında bulunuyor.
- It is about acting from the heart and taking the company as one's point of departure.
- Yürekten hareket etmek ve şirketi hareket noktası olarak almakla ilgilidir.
- Yes, of course this company is of enormous importance on our continent.
- Evet, elbette bu şirket kıtamız için büyük önem taşıyor.
- In an airport, there would be chaos if there were more than one company providing air traffic control.
- Bir havaalanında hava trafik kontrolü sağlayan birden fazla şirket olsaydı kaos yaşanırdı.
- Which Russian company was responsible for the 50 000 tonnes of oil on the tanker which had been loaded in St Petersburg?
- St Petersburg'da yüklenen tankerdeki 50.000 ton petrolden hangi Rus şirketi sorumluydu?
- What company is still customer-friendly in such circumstances?
- Bu koşullarda hangi şirket hala müşteri dostudur?
- Progress has also been made in exchanges of good practice such as cutting red tape in company creation.
- Şirket kurma sürecindeki bürokrasinin azaltılması gibi iyi uygulama değiş tokuşlarında da ilerleme kaydedilmiştir.
- If you wish to apply qualitative criteria it is not enough to focus solely on one single company.
- Niteliksel kriterler uygulamak istiyorsanız sadece tek bir şirkete odaklanmak yeterli değildir.
- This company has seen a 40% jump in share prices as a result of the events of 11 September and thereafter.
- Bu şirket, 11 Eylül ve sonrasında yaşanan olayların bir sonucu olarak hisse fiyatlarında %40'lık bir artış görmüştür.
- Social partners, both company organisations and unions, probably have a large role to play in resolving this problem.
- Sosyal ortaklar, hem şirket kuruluşları hem de sendikalar, bu sorunun çözümünde muhtemelen büyük bir rol oynayacaktır.
- This in fact anticipates the European Company Statute.
- Bu aslında Avrupa Şirketler Tüzüğü'nü öngörmektedir.
- What are we to think when a waste disposal company produces glucose syrup as a parallel activity?
- Bir atık bertaraf şirketi paralel bir faaliyet olarak glikoz şurubu ürettiğinde ne düşünmeliyiz?
- There has long been a need to create a European company to complement this picture.
- Bu tabloyu tamamlayacak bir Avrupa şirketinin kurulmasına uzun zamandır ihtiyaç duyuluyordu.
- I see this as a double competitive advantage for the American company.
- Bunu Amerikan şirketi için çifte rekabet avantajı olarak görüyorum.
- Secondly, we have the issue of companies'legal certainty.
- İkinci olarak, şirketlerin yasal kesinliği meselemiz var.
- We support the amendments that redefine temporary agency work, the user company and the temporary work agency.
- Geçici iş aracılığını, kullanıcı şirketi ve geçici iş aracılığını yeniden tanımlayan değişiklikleri destekliyoruz.
- That company still has not been held properly and legally responsible.
- Bu şirket hala düzgün ve yasal olarak sorumlu tutulmamıştır.
- If they are paid less for identical work in a company, they will lose any chance of being integrated into it.
- Eğer bir şirkette aynı iş için daha az ücret alırlarsa, şirkete entegre olma şanslarını kaybedeceklerdir.
- As politicians, we do not always know what is best for each individual person and company in each particular case.
- Politikacılar olarak her özel durumda her bir kişi ve şirket için neyin en iyi olduğunu her zaman bilemeyiz.
- This new company model is intended to open up Europe as a business location and make it more attractive.
- Bu yeni şirket modeli, Avrupa'yı bir iş yeri olarak açmayı ve daha cazip hale getirmeyi amaçlamaktadır.
- A company will thus have a considerable market share in a group of ten countries.
- Böylece bir şirket on ülkeden oluşan bir grupta hatırı sayılır bir pazar payına sahip olacaktır.
- Italiatour, Eurofly and the IT services company Sigma Travel will be drastically reduced in size, if not abolished.
- Italiatour, Eurofly ve bilişim hizmetleri şirketi Sigma Travel, lağvedilmese bile büyük ölçüde küçültülecektir.
- That company has invested EUR 55 million to reconfigure its process.
- Bu şirket, süreçlerini yeniden yapılandırmak için 55 milyon Euro yatırım yapmıştır.
- There are various options and the possible varieties of European company may even arise within a single Member State.
- Çeşitli seçenekler vardır ve olası Avrupa şirketi çeşitleri tek bir Üye Devlet içinde bile ortaya çıkabilir.
- Temporary agency staff are to be paid as much as the permanent staff in the user company from day one.
- Geçici ajans personeline ilk günden itibaren kullanıcı şirketteki kadrolu personel kadar ödeme yapılacaktır.
- A European company without participation in some form is unthinkable.
- Bir şekilde katılımı olmayan bir Avrupa şirketi düşünülemez.
- This company is also in serious difficulty.
- Bu şirket de ciddi bir zorluk içinde.
- There is, of course, also a problem between the Belgian Government and the company.
- Elbette Belçika Hükûmeti ile şirket arasında da bir sorun var.
- In this connection, the Board must have the company's continuity in mind.
- Bu bağlamda Yönetim Kurulu şirketin sürekliliğini göz önünde bulundurmalıdır.
- Sabena was a Belgian public company with all the hallmarks of the Belgian State and of the Parti Socialiste.
- Sabena, Belçika Devleti'nin ve Parti Socialiste'in tüm özelliklerini taşıyan bir Belçika kamu şirketiydi.
- The chairman of another Spanish company has warned that worse is still to come.
- Bir başka İspanyol şirketinin başkanı daha da kötüsünün geleceği konusunda uyarıda bulundu.
- It is unacceptable for employees to find out about decisions affecting their company through the media.
- Çalışanların şirketlerini etkileyen kararları medya aracılığıyla öğrenmeleri kabul edilemez.
- Is Crown Resources a Russian company?
- Crown Resources bir Rus şirketi mi?
- This is where our communication devoted to company taxation comes in.
- Şirketlerin vergilendirilmesine yönelik tebliğimiz de bu noktada devreye girmektedir.
- Of course, the company means plurality, the organisation of goods, but above all of services.
- Şirket elbette çoğulculuk, malların organizasyonu ama hepsinden önemlisi hizmetler anlamına gelir.
- One of the things I am struggling with is the exemption from this directive when a company is said to be at risk.
- Zorlandığım konulardan biri de bir şirketin risk altında olduğu söylendiğinde bu direktiften muaf tutulmasıdır.
- By way of example, I would like to mention the pension fund directive on company pensions.
- Örnek olarak, şirket emekliliklerine ilişkin emeklilik fonu direktifinden bahsetmek istiyorum.
- It is a semi-state company, and it is responsible for forestry development.
- Yarı devlet şirketidir ve ormancılığın geliştirilmesinden sorumludur.
- Is a company credible if it exports to countries that have not given their permission?
- İzin vermeyen ülkelere ihracat yapan bir şirket güvenilir midir?
- I think that this company, and this regime, should be boycotted.
- Bu şirketin ve bu rejimin boykot edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Delaware is a state that has relatively restrictive legislation on company takeovers.
- Delaware, şirket devralmaları konusunda nispeten kısıtlayıcı mevzuata sahip bir eyalettir.
- The same would apply to a private company that is, in this respect, literally a law unto itself.
- Aynı şey, bu açıdan kelimenin tam anlamıyla kendi başına bir kanun olan özel bir şirket için de geçerli olacaktır.
- With an SE, a transfer will not result in the company being dissolved or in a new legal entity being created.
- Bir Avrupa Şirketi'nde devir, şirketin feshedilmesi veya yeni bir tüzel kişilik oluşturulmasıyla sonuçlanmayacaktır.
- If these patents are awarded, this US company will have a monopoly on the BRCA gene and consequently on the DNA test.
- Bu patentler alınırsa bu ABD şirketi BRCA geni ve dolayısıyla DNA testi üzerinde tekel sahibi olacaktır.
- In my country, in my region, workers have taken the managers of their company hostage.
- Benim ülkemde, benim bölgemde işçiler şirket yöneticilerini rehin aldılar.
- On average each company employs five people.
- Her şirket ortalama beş kişi istihdam etmektedir.
- It should, in itself, not always be problematic for a company to adopt a monopoly position.
- Bir şirketin tekel konumunu benimsemesi kendi başına her zaman sorun teşkil etmemelidir.
- The latter is dependent on the goodwill of the company in actually deleting his or her name.
- İkincisi, şirketin ismini fiilen silme konusundaki iyi niyetine bağlıdır.
- On average each company employs five people.
- Ortalama olarak her şirket beş kişiyi istihdam etmektedir.
- We therefore welcome the European Company.
- Bu nedenle Avrupa Şirketi'ni memnuniyetle karşılıyoruz.
- The state-owned distribution company’s attempts to reduce levels of theft have met with very limited success.
- Devlete ait dağıtım şirketinin hırsızlık seviyelerini azaltma girişimleri çok sınırlı bir başarıya ulaşmıştır.
- I want to declare an interest because I have, in my former years, been a director of sales for a major car company.
- Daha önceki yıllarda büyük bir otomobil şirketinde satış müdürü olarak çalıştığım için bir çıkar beyan etmek istiyorum.
- What company is still customer-friendly in such circumstances?
- Bu koşullar altında hangi şirket hala müşteri dostudur?
- The air traffic control company Skyguide was a private company.
- Hava trafik kontrol şirketi Skyguide özel bir şirketti.
- They allow access to a company's capital and are one of the two forms of new equity issue.
- Bir şirketin sermayesine erişim sağlarlar ve yeni hisse senedi ihracının iki şeklinden biridir.
- However, if a patent is granted to Myriad Genetics, this will create a monopoly situation for one particular company.
- Bununla birlikte Myriad Genetics'e bir patent verilirse bu belirli bir şirket için tekel durumu yaratacaktır.
- This is also why I am opposed to national exemptions, whereby a country can grant a company or a sector exemption.
- Bu nedenle, bir ülkenin bir şirkete veya bir sektöre muafiyet tanıyabileceği ulusal muafiyetlere de karşıyım.
- It was, above all, an issue between the workers and the company.
- Bu her şeyden önce işçiler ve şirket arasındaki bir meseledir.
- In our view, corporate research should be funded from company profits, not the public purse.
- Bizim görüşümüze göre kurumsal araştırmalar kamu kesesinden değil şirket karlarından finanse edilmelidir.
- This journalist is also, I regret to say, the director of a major Italian television company.
- Bu gazeteci aynı zamanda, üzülerek söylüyorum, büyük bir İtalyan televizyon şirketinin yöneticisidir.
- Third point; the use of a non-standardised API technology may give a company power on the market.
- Üçüncü nokta; standartlaştırılmamış bir API teknolojisinin kullanılması bir şirkete pazarda güç kazandırabilir.
- Agencies should get some sort of recompense if the temporary worker is taken on by the user company.
- Geçici işçi kullanıcı şirket tarafından işe alınırsa, ajanslar bir tür tazminat almalıdır.
- It is about acting from the heart and taking the company as one's point of departure.
- Bu, yürekten hareket etmek ve şirketi hareket noktası olarak almakla ilgilidir.
- Third point; the use of a non-standardised API technology may give a company power on the market.
- Üçüncü görüşüm; standartlaştırılmamış bir API teknolojisinin kullanılması bir şirkete piyasada güç kazandırabilir.
- This calls into question work permits attached to a particular job and company.
- Bu durum, belirli bir işe ve şirkete bağlı çalışma izinlerinin sorgulanmasına yol açmaktadır.
- An important step in the completion of the internal market is, of course, the Statute for a European Company.
- İç pazarın tamamlanmasında önemli bir adım da elbette Avrupa Şirketi Statüsü'dür.
- The statute of the European company does fit in, which means that a framework directive is needed for that.
- Avrupa şirketinin tüzüğü buna uygundur yani bunun için bir çerçeve yönergeye ihtiyaç vardır.
- It is so light that we are going to have practically no company harmonisation.
- O kadar hafif ki neredeyse hiç şirket uyumlaştırmamız olmayacak.
- A Statute for a European Company has been a subject of discussion in the EU since the Seventies.
- Avrupa Şirketi Tüzüğü yetmişli yıllardan beri AB'de tartışma konusu olmuştur.
- The European Company is supposed to attract companies to Europe.
- Avrupa Şirketi'nin şirketleri Avrupa'ya çekmesi beklenmektedir.
- It has an effect on the company.
- Şirket üzerinde bir etkisi var.
- It even has arrangements allowing officials to work for a private company for a temporary period.
- Hatta memurların geçici bir süre için özel bir şirkette çalışmasına izin veren düzenlemelere sahiptir.
- Harassment has repercussions for the economy of the company, leads to absenteeism, inefficiency and low productivity.
- Tacizin şirket ekonomisine yansımaları vardır; devamsızlığa, verimsizliğe ve düşük üretkenliğe yol açar.
- Ford is deliberately entering into negotiations on a company-by-company basis.
- Ford kasıtlı olarak şirket bazında müzakerelere giriyor.
- The company only started marketing on Facebook last year.
- Şirket Facebook'ta pazarlamaya sadece geçen yıl başladı.
- You wouldn't get such a large amount from one company.
- Bir şirketten bu kadar büyük bir miktar alamazsınız.
- But on the whole the company has good prospects.
- Ancak genel olarak, şirketin beklentileri iyi.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket ayrıca her sezon müşterilerine yeni koleksiyonlar getiriyor.
- But on the whole the company has good prospects.
- Ancak genel olarak şirketin iyi beklentileri var.
- No other local online marketing company does that.
- Başka hiçbir yerel online pazarlama şirketi bunu yapmıyor.
- But on the whole the company has good prospects.
- Ama genel olarak şirketin iyi beklentileri var.
- The company's revenues have roughly doubled every year since.
- Şirket o zamandan beri her yıl gelirini neredeyse ikiye katlıyor.
- We are, after all, a company about people first.
- Ne de olsa biz öncelikle insanları düşünen bir şirketiz.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket ayrıca her sezon müşteriler için yeni koleksiyonlar getiriyor.
- The company's revenues have roughly doubled every year since.
- Şirketin gelirleri o zamandan beri her yıl yaklaşık iki katına çıktı.
- The company managed to double that amount in roughly one year.
- Şirket yaklaşık bir yıl içinde bu miktarı ikiye katlamayı başardı.
- However, another company may offer a monthly basis.
- Ancak, farklı bir şirket aylık olarak teklif verebilir.
- The company only started marketing on Facebook last year.
- Şirket Facebook'ta pazarlamaya ancak geçen yıl başladı.
- This company changed its president this week.
- Bu şirkette bu hafta lider değişti.
- Groups are typically created around an industry, conference or company.
- Gruplar genellikle bir endüstri, konferans veya şirket etrafında oluşturuluyor.
- My brother-in-law and that company president are good people.
- Kayınbiraderim ve o şirketin müdürü iyi insanlardır.
- It is easy to see why this company is so successful.
- Bu şirketin neden bu kadar başarılı olduğunu anlamak çok kolay.
- Why, my dad spent his whole life at one company.
- Babam tüm hayatını tek bir şirkette geçirdi.
- And that was my biggest problem with my first company.
- Benim önceki şirketimde en büyük sıkıntım da işte buydu.
- It is easy to see why this company is so successful.
- Bu şirketin neden bu kadar başarılı olduğunu görmek çok kolay.
- This company changed its president this week.
- Bu şirket bu hafta başkanını değiştirdi.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışı içinde olan şirket, birkaç yıl sonra başka bir firmayla birleşti.
- Groups are typically created around an industry, conference or company.
- Gruplar genellikle bir endüstri, konferans veya şirket etrafında oluşturulur.
- The company only started marketing on Facebook last year.
- Şirket, Facebook'tan satış yapmaya daha geçen sene başladı.
- No other local online marketing company does that.
- Başka hiçbir yerel çevrimiçi pazarlama şirketi bunu yapmaz.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışında olan şirket birkaç yıl sonra öteki şirket ile birleşmiştir.
- And that was my biggest problem with my first company.
- İlk şirketimle yaşadığım en büyük sorun da buydu.
- In search for synergies, the company merged with another firm a few years later.
- Sinerji arayışındaki şirket birkaç yıl sonra başka bir firmayla birleşti.
- Groups are typically created around an industry, conference or company.
- Gruplar genel olarak bir sektör, konferans veya şirket temelinde kurulur.
- My brother-in-law and that company president are good people.
- Kayınbiraderim ve şirketin müdürü iyi insanlar.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket aynı zamanda müşterilere her sezon yeni koleksiyonlar getiriyor.
- Most compelling evidence that the company is one of the best.
- Şirketin en iyilerden biri olduğuna dair en ikna edici kanıt.
- The statements made by the company's product manager are not limited to these.
- Şirketin ürün müdürünün yaptığı açıklamalar da bunlarla sınırlı değil.
- And that was my biggest problem with my first company.
- İlk şirketimdeki en büyük sorunum da buydu.
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
- Şirket iç satışlardaki düşüşü telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
- The president of the company bribed the government minister.
- Şirketin başkanı hükümet bakanına rüşvet verdi.
- She has been promoted twice since she joined this company.
- O bu şirkete katıldığından beri iki kez terfi etti.
- Only one careless mistake cost the company millions of dollars.
- Sadece dikkatsizce yapılan bir hata şirkete milyonlarca dolara mal olur.
- We have to face the fact that the company is losing money.
- Şirketin para kaybettiği gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız.
- Ferrari is the only company that has raced every season of formula one since the series began in 1950.
- Ferrari, Formula 1'in 1950'de başlamasından bu yana her sezon yarışan tek şirket.
- I would like to work with your company.
- Ben senin şirketinle çalışmak isterim.
- We hired a company to get rid of the insects under our house.
- Evimizin altındaki böceklerden kurtulması için bir şirket tuttuk.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
- Tamamı NTT'ye ait olan şirket iyi durumda.
- My grandfather made the company what it is today.
- Şirketi bugünkü durumuna büyükbabam getirdi.
- Layla was running a construction company.
- Layla bir inşaat şirketi işletiyordu.
- Tom Jackson will be the new head of the company.
- Tom Jackson, şirketin yeni başkanı olacak.
- He set up a company recently.
- O, son zamanlarda bir şirket kurdu.
- Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office.
- Tom, şirketin şubesi merkez ofisi ile birleşince işini kaybetti.
- The company gained more customers.
- Şirket, daha fazla müşteri kazandı.
- I borrowed money from the company's cash reserve.
- Şirketin nakit rezervinden borç para aldım.
- That new company could flatten the competition.
- O yeni şirket rekabeti tatsızlaştırabilir.
- Tom works for the phone company.
- Tom telefon şirketi için çalışıyor.
- This is the only company I've ever worked for.
- Bu şimdiye kadar çalıştığım tek şirket.
- The company earned $300 million on sales of $4,000 million.
- Şirket 4 milyar dolar satıştan, 300 milyon dolar kazandı.
- Do you really want to work at that company?
- Gerçekten o şirkette çalışmak istiyor musun?
- We resumed negotiations with that company.
- O şirketle görüşmelere yeniden başladık.
- Are you still working for the same company?
- Hâlâ aynı şirket için mi çalışıyorsun?
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin bütün avukatlarını seferber edeceğiz.
- Boycotts can be very effective in changing a company's policy.
- Boykotlar bir şirketin politikasını değiştirmede çok etkili olabilir.
- The company didn't immediately respond to requests for comment.
- Şirket yorum taleplerine hemen cevap vermedi.
- Tom works for a company that sells charcoal.
- Tom odun kömürü satan bir şirkette çalışıyor.
- The company's profitability improved.
- Şirketin karlılığı arttı.
- The youngest car company in the United States is more than ninety years old.
- Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en genç otomobil şirketi doksan yaşından büyük.
- Tom will run the company.
- Tom şirketi çalıştıracak.
- Have you ever borrowed money from your company?
- Hiç şirketinizden borç para aldınız mı?
- The company's failed.
- Şirket başarısız oldu.
- On the whole, my company is doing well now.
- Genel olarak, şirketim şu anda başarılı.
- The company has branches in all large cities.
- Şirketin tüm büyük şehirlerde şubeleri var.
- Tom is hardly fit to run a company.
- Tom bir şirket çalıştırmak için neredeyse uygun değil.
- Some of the company's executives are out of town for a conference.
- Şirket yöneticilerinden bazıları bir konferans için şehir dışındalar.
- Tom had a company to run.
- Tom'un yönetmesi gereken bir şirketi vardı.
- Workers at the company went on a strike.
- Şirketteki işçiler greve gitti.
- The company scrambled to stay afloat.
- Şirket ayakta kalabilmek için çabaladı.
- Tom Jackson doesn't run this company.
- Tom Jackson bu şirketi yönetmiyor.
- He is still on the payroll of the company.
- O, hâlâ şirketin kadrosunda.
- The company employs new staff seasonally.
- Şirket, mevsimlik olarak yeni personel işe alıyor.
- He was hired away by a rival company.
- Rakip bir şirket tarafından onun işine son verildi.
- The company deals in various goods.
- Şirket çeşitli malların ticaretini yapar.
- This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.
- Bu şirket çevresel ayak izini azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.
- He quit the company on the grounds that he was ill.
- O hasta olduğundan dolayı şirketten ayrıldı.
- What's the name of the company where Tom works?
- Tom'un çalıştığı şirketin ismi ne?
- He retired from the company after 30 years' service.
- O, 30 yıllık hizmetten sonra şirketten emekli oldu.
- She left the company after 20 years.
- Şirketten 20 yıl sonra ayrıldı.
- Apple is an American company.
- Apple bir Amerikan şirketi.
- What kind of company do you work for?
- Ne tür bir şirket için çalışıyorsun?
- Charge this to my company.
- Bunu benim şirketin hesabına yaz.
- This company was established in 1930.
- Bu şirket 1930 yılında kuruldu.
- I'm going to do an internship at a local company.
- Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.
- Tom told me he wanted to quit the company.
- Tom bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.
- Tom works for a small company.
- Tom küçük bir şirkette çalışıyor.
- The company has purchased a new computer system.
- Şirket yeni bir bilgisayar sistemi satın aldı.
- The company has branches in 12 European countries.
- Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.
- Tom spoke with the company president.
- Tom şirket başkanıyla konuştu.
- I work for a shipping company.
- Bir nakliye şirketinde çalışıyorum.
- Tom absconded with millions of dollars from his company and is living a life of luxury on an island in the Mediterranean.
- Tom şirketten milyonlarca dolar ile kaçtı ve Akdeniz'de bir adada lüks bir hayat yaşıyor.
- This company allows its workers to work from home.
- Bu şirket çalışanlarının evden çalışmasına izin veriyor.
- The company incurred a deficit of $400 million during the first quarter.
- Şirket ilk çeyrekte 400 milyon dolar açık verdi.
- The president of the company, to whom I introduced you, wants to see you again.
- Seni tanıştırdığım şirket başkanı seni tekrar görmek istiyor.
- This company is a victim of its own success.
- Bu şirket kendi başarısının kurbanıdır.
- He founded the company.
- Şirketi o kurdu.
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin tüm avukatlarını seferber edeceğiz.
- He set up a company recently.
- Yakın zamanda bir şirket kurdu.
- I hear you'll set up a new company.
- Yeni bir şirket kuracağını duyuyorum.
- What company do you represent?
- Hangi şirketi temsil ediyorsun?
- This company is under investigation by the FTC.
- Bu şirket FTC tarafından soruşturma altında bulunuyor.
- He made the company what it is today.
- Şirketi bugünkü haline o getirdi.
- Small business are often absorbed by a major company.
- Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından satın alınır.
- I'd love to be a fly on the wall at the meeting of the senior executives about the future of the company.
- Ben şirketin geleceği ile ilgili üst düzey yöneticilerinin toplantısında duvardaki sinek olmayı isterdim.
- The company will advertise its new product on television.
- Şirket, yeni ürününün reklamını televizyonda yapacak.
- On the whole, my company is doing well now.
- Genel olarak, şirketim şimdi iyi gidiyor.
- We do similar jobs within the company, but she earns more than I do.
- Şirket içinde benzer işler yapıyoruz ama o benden daha fazla kazanıyor.
- At present they are working for a big company in England.
- Şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.
- That company deals mainly in imported goods.
- O şirket çoğunlukla ithalat yapıyor.
- Tom's company imports tea from India.
- Tom'un şirketi Hindistan'dan çay ithalatı yapıyor.
- The company suffered big losses.
- Şirket, büyük zararlara uğramıştır.
- The company wants to hire 20 people.
- Şirket 20 kişiyi işe almak istiyor.
- With your experience, any company would hire you right away.
- Senin tecrüben ile, herhangi bir şirket sizi hemen işe alacaktır.
- The company has sent several representatives to discuss the matter.
- Şirket konuyu görüşmek üzere birkaç temsilci gönderdi.
- The company will advertise its new product on television.
- Şirket, yeni ürününü televizyondan tanıtacak.
- Tom definitely has control of this company.
- Tom kesinlikle bu şirketin kontrolüne sahip.
- Sami worked for a mortgage company.
- Sami bir mortgage şirketinde çalışıyordu.
- The launching of the company was in 1950.
- Şirketin kuruluşu 1950 yılında oldu.
- I can't hire you, because the company isn't strong enough yet.
- Seni işe alamam, çünkü şirket henüz yeterince güçlü değil.
- Tom owns 30% of the company.
- Tom şirketin %30'unun sahibi.
- I referred to the company for his work record.
- İş kayıtları için şirkete başvurdum.
- I borrowed money from the company's cash reserve.
- Şirketin nakit rezervinden ödünç para aldım.
- What are the company's strengths and weaknesses?
- Şirketin güçlü yanları ve zayıf yanları nelerdir?
- Tom Jackson is the president of the company.
- Tom Jackson şirketin başkanıdır.
- How many employees does this company employ full time?
- Bu şirket kaç tane çalışanı tam zamanlı çalıştırıyor?
- Management of a company is different from ownership of a company.
- Bir şirketin yönetimi, bir şirketin sahipliğinden farklıdır.
- He is an insurance agent for a New York company.
- New York'taki bir şirketin sigorta acentesi.
- The company has a capital of a million dollars.
- Şirketin milyonlarca dolarlık bir sermayesi var.
- The manager of the electric company will be fired.
- Elektrik şirketinin müdürü kovulacak.
- The company thinks their new product is going to sell like hot cakes.
- Şirket yeni ürünlerinin peynir ekmek gibi satacağını düşünüyor.
- The company has a capital of 500,000 pounds.
- Şirketin 500.000 poundluk bir sermayesi var.
- The price of the stock of that company will not come down.
- O şirketin hisse senetlerinin fiyatı düşmeyecek.
- The company rejected his request for a transfer.
- Şirket onun transfer talebini reddetti.
- In this company, there are more women than men.
- Bu şirkette erkeklerden daha çok kadınlar var.
- The company has a capital of a million dollars.
- Şirketin bir milyon dolar sermayesi var.
- The company abandoned that project.
- Şirket bu projeden vazgeçti.
- Layla was running a construction company.
- Leyla bir inşaat şirketini yönetiyordu.
- Company attorneys are working around the clock to complete the merger.
- Şirket avukatları birleşmeyi tamamlamak için gece gündüz çalışıyorlar.
- Did you hear that your company won the bid?
- Şirketinizin ihaleyi kazandığını duydunuz mu?
- The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
- Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.
- The company was in want of money.
- Şirketin paraya ihtiyacı vardı.
- He moved to a company that offered him a higher salary.
- Kendisine daha yüksek maaş teklif eden bir şirkete geçti.
- The company is managed by my elder brother.
- Şirket ağabeyim tarafından yönetiliyor.
- The company is in financial trouble.
- Şirket mali sıkıntıda.
- I mean to quit this company.
- Bu şirketten ayrılmak istiyorum.
- He established the company.
- O şirketi kurdu.
- The company is starting to implement the new management system from next month.
- Şirket, önümüzdeki aydan itibaren yeni yönetim sistemini uygulamaya başlıyor.
- The company went bankrupt.
- Şirket iflas etti.
- Did you hear that your company won the bid?
- Sizin şirketin ihaleyi kazandığını duydun mu?
- Think of yourself as the owner of the company mentioned.
- Kendini söz konusu şirketin sahibi olarak düşün.
- He works for an American company.
- O bir Amerikan şirketi için çalışıyor.
- His company is extending its business.
- Şirketi işini genişletiyor.
- This company sold unsafe products.
- Bu şirket güvenli olmayan ürünler satıyor.
- The rules established by the company are very strict.
- Şirketin koyduğu kurallar çok katı.
- He deals with my company.
- Benim şirketimle ilgileniyor.
- In order to cut down on costs, the company refuses to allow employees to work overtime.
- Şirket, maliyetleri düşürmek için çalışanların fazla mesai yapmasına izin vermeyi reddediyor.
- I can't work for this company anymore.
- Bu şirket için daha fazla çalışamam.
- I built this company.
- Bu şirketi kurdum.
- His company was singled out as the most successful small business in the region.
- Şirketi bölgedeki en başarılı küçük işletme olarak seçildi.
- It's an American company.
- Bu bir Amerikan şirketi.
- The company is in financial trouble.
- Şirket mali sıkıntı içinde.
- The company asked for two copies of my C.V.
- Şirket, özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
- Ferrari is the only company that has raced every season of formula one since the series began in 1950.
- Ferrari, 1950 yılında başlamasından bu yana Formula1'de her sezon yarışan tek şirkettir.
- We are in a fierce competition with that company.
- O şirketle kıyasıya bir rekabet içindeyiz.
- I like working for this company.
- Bu şirket için çalışmayı seviyorum.
- This company and I have signed a contract of three years.
- Bu şirket ve ben üç yıllık bir sözleşme imzaladık.
- She is connected with that company.
- O şirketle bağlantısı var.
- I was in very good company.
- Çok iyi bir şirketteydim.
- This is the only company I've ever worked for.
- Şimdiye kadar çalıştığım tek şirket bu.
- Tom is a big man in the company.
- Tom şirkette önemli bir adam.
- The company suffered a loss of one billion yen last year.
- Şirket geçen yıl bir milyar yen zarar etti.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemek için milyonlarca dolar harcandı.
- Sami's company made plastic bags.
- Sami'nin şirketi plastik torbalar yaptı.
- Charge this to my company.
- Bunu şirketime fatura edin.
- The company suffered a great loss.
- Şirket büyük bir zarara uğradı.
- The company laid off five people.
- Şirket beş kişiyi işten çıkardı.
- He succeeded his father as president of the company.
- O, şirketin başkanı olarak babasının yerine geçti.
- Tom invested all his money in the company that Mary and her father managed.
- Tom tüm parasını Mary ve babasının yönettiği şirkete yatırdı.
- There was a call from your mobile phone company.
- Cep telefonu şirketinizden aradılar.
- We wanted to speak to the president of the company, but he refused to speak to us.
- Biz, şirket başkanı ile konuşmak istedik ama o, bizimle konuşmayı reddetti.
- This is a company town.
- Bu bir şirket kentidir.
- George was laid off when his company cut back production last year.
- Şirketi geçen yıl üretimi azalttığında George işten çıkarıldı.
- Tom works in Singapore for a London-based company.
- Tom Singapur'da Londra merkezli bir şirket için çalışıyor.
- He works at the company seven days a week.
- Haftanın yedi günü şirkette çalışıyor.
- The company is starting to implement the new management system from next month.
- Şirket önümüzdeki aydan itibaren yeni yönetim sistemini uygulamaya başlıyor.
- The company is managed by my older brother.
- Şirketi ağabeyim yönetiyor.
- We have a majority interest in the company.
- Şirkette çoğunluk hissesine sahibiz.
- Tom was the only man at the company that Mary respected.
- Tom şirkette Mary'nin saygı duyduğu tek adamdı.
- He moved to a good company that offered a good salary.
- İyi bir maaş teklif eden iyi bir şirkete geçti.
- The company will release the new drug next month.
- Şirket önümüzdeki ay yeni bir ilaç çıkartacak.
- I thought the company had sent Tom to Boston.
- Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini sanıyordum.
- Did you apply for a job in this company?
- İş için bu şirkete mi başvurdun?
- They signed a three-year contract with a major record company.
- Onlar büyük bir plak şirketiyle üç yıllık bir sözleşme imzaladı.
- I agree with you that we need more women in this company.
- Bu şirkette daha fazla kadına ihtiyacımız olduğu konusunda size katılıyorum.
- The company couldn't cope with sudden changes.
- Şirket, ani değişikliklerle başa çıkamadı.
- This company makes money by selling your private information to third-parties.
- Bu şirket özel bilgilerinizi üçüncü şahıslara satarak para kazanır.
- Yanni owns an auto parts company.
- Yanni'nin bir otomobil parçaları şirketi var.
- Tom works for his father's company.
- Tom babasının şirketi için çalışıyor.
- Would you rather work for a large company or a small one?
- Büyük bir şirkette mi yoksa küçük bir şirkette mi çalışmayı tercih edersin?
- This company and I have signed a contract of three years.
- Bu şirket ve ben, üç yıllık bir sözleşme imzaladık.
- Bill has stock in that company.
- Bill'in, o şirkette hissesi var.
- This company is listed on the London Stock Exchange.
- Bu şirket, Londra Borsasında işlem görüyor.
- Tom moved to a company that offered him a higher salary.
- Tom kendisine daha yüksek maaş teklif eden bir şirkete taşındı.
- This company is listed on the Paris stock exchange.
- Bu şirket Paris borsasında işlem görüyor.
- Tom owns a small advertising company.
- Tom'un küçük bir reklam şirketi var.
- The company stopped losing money.
- Şirket para kaybetmekten kurtuldu.
- On behalf of the company, I welcome you.
- Şirket adına size hoş geldiniz diyorum.
- He worked for a construction company there.
- Orada bir inşaat şirketi için çalışıyor.
- The machinery was produced by American company.
- Makine, Amerikan şirketi tarafından üretildi.
- The company invested a lot of money in this project.
- Şirket bu projeye çok para yatırdı.
- Don't put the company in danger.
- Şirketi tehlikeye sokmayın.
- Did you apply for a job in this company?
- Bu şirkete iş başvurusu yaptınız mı?
- That actress is the shining star in the company.
- O aktris, şirketteki parlayan yıldızdır.
- She is an asset to the company.
- O, şirket için değerli bir şey.
- I want to work in a company.
- Bir şirkette çalışmak istiyorum.
- Last year, the whole company traveled to Italy for business.
- Geçen yıl, tüm şirket iş için İtalya'ya gitti.
- This company plans to become carbon neutral within five years.
- Bu şirket beş yıl içinde karbon nötr olmayı planlıyor.
- They were sanguine about the company's prospects.
- Şirketin beklentileri konusunda iyimserlerdi.
- The company has branches in 12 European countries.
- Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi var.
- The company's stock price jumped yesterday.
- Şirketin hisse senedi fiyatı dün yükseldi.
- Yes, I spoke with the company president.
- Evet, şirket başkanı ile konuştum.
- Tom is connected with that company.
- Tom o şirketle bağlantılıdır.
- Tom's company is drilling for oil.
- Tom'un şirketi petrol için sondaj yapıyor.
- This company owes its success to him.
- Bu şirket, başarısını ona borçludur.
- We hired a company to get rid of the insects under our house.
- Evimizin altındaki böceklerden kurtulmak için bir şirket kiraladık.
- The company offered me a generous package.
- Şirket bana cömert bir paket teklif etti.
- Tom is an assistant manager at the company where Mary works.
- Tom Mary'nin çalıştığı şirkette bir müdür yardımcısı.
- Have you ever managed a company?
- Hiç şirket yönettiniz mi?
- This company owes its success to him.
- Bu şirket başarısını ona borçlu.
- Is your house far from your company?
- Senin evin, şirketinden uzak mı?
- John is sure to succeed his father in the company.
- John'un şirkette babasının yerine geçeceği kesin.
- The company manufactures electrical goods.
- Şirket elektrikli ürünler üretiyor.
- He is an accountant at the company.
- Şirkette muhasebeci olarak çalışıyor.
- Tom started his company three years ago.
- Tom şirketini üç yıl önce kurdu.
- My responsibility is to keep the company solvent.
- Benim sorumluluğum şirketi mali bakımdan güçlü tutmak.
- Tom retired from the company when he turned 65.
- Tom 65 yaşına girdiğinde şirketten emekli oldu.
- You'll be kicked out of the company.
- Şirketten atılmış olacaksın.
- The company rewarded him with promotion.
- Şirket onu terfi ile ödüllendirdi.
- The company invited their prospective customers to the party.
- Şirket, potansiyel müşterilerini partiye davet etti.
- The company plans to sell the new product for $1,000.
- Şirket yeni ürünü 1,000 dolara satmayı planlıyor.
- The bank loaned the company one million dollars.
- Banka şirkete bir milyon dolar kredi verdi.
- Tom has been working for the same website design company for years.
- Tom yıllardır aynı web sitesi tasarım şirketi için çalışmaktadır.
- The strong yen was a fatal blow to the company.
- Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.
- The company will release the new drug next month.
- Şirket yeni ilacı gelecek ay piyasaya sürecek.
- Are you still working for the same company?
- Hâlâ aynı şirket için çalışıyor musun?
- This company is listed on the New York Stock Exchange.
- Bu şirket New York Borsası'nda işlem görmektedir.
- Tom retired from the company in 2013.
- Tom şirketten 2013 yılında emekli oldu.
- The company recalled the defective products.
- Şirket kusurlu ürünleri geri çağırdı.
- Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
- Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.
- This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
- I plan to accept the offer from that company to become their marketing department's manager.
- O şirketten gelen pazarlama departmanı yöneticisi olma teklifini kabul etmeyi planlıyorum.
- Tom has a thirty percent interest in the company.
- Tom'un şirkette yüzde otuz hissesi var.
- She has a 10 percent interest in the company.
- Şirkette yüzde 10 hissesi var.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek bu şirketin yaptığı en iyi şeydi.
- Sami and Layla work for the same company.
- Sami ve Layla aynı şirket için çalışıyorlar.
- Tom started as a janitor, but he's now the president of the company.
- Tom kapıcı olarak işe başladı ama şimdi şirketin başkanı.
- The company's president makes a conclusion.
- Şirketin başkanı bir sonuca varıyor.
- We have a 50% interest in the company.
- Şirkette %50'lik bir hisseye sahibiz.
- His company went bankrupt, and to make matters worse, he met with a traffic accident.
- Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü o bir trafik kazası geçirdi.
- Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
- Tom şirkette mevcut mali krizi tartışmak üzere Mary ile bir araya geldi.
- Apple is an American company.
- Apple bir Amerikan şirketidir.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- The company announced a profit of $200 million after tax.
- Şirket vergi sonrası 200 milyon dolar kâr açıkladı.
- This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
- Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
- It is rumored that the firm is going to tie up with an American company.
- Firmanın bir Amerikan şirketiyle ortaklık kuracağı söyleniyor.
- I didn't get an email from my company today.
- Bugün şirketimden bir e-posta almadım.
- This is an evil company that takes advantage of people.
- Bu, insanlardan faydalanan kötü bir şirket.
- The manager wants to improve the company's structuring.
- Yönetici şirketin yapısını iyileştirmek istiyor.
- I'll come to your company.
- Şirketine geleceğim.
- Tom works for the phone company.
- Tom telefon şirketi için çalışır.
- How big is the company?
- Şirket ne kadar büyük?
- They demanded that the company pay them more.
- Şirketin kendilerine daha fazla ödeme yapmasını talep ettiler.
- The company has unofficially decided to employ me.
- Şirket gayri resmi olarak beni işe almaya karar verdi.
- The company was founded in Boston in 2013.
- Şirket 2013 yılında Boston'da kuruldu.
- He retired from the company at the age of 60.
- Şirketten 60 yaşında emekli oldu.
- The bank has loaned the company $1,000,000.
- Banka şirkete 1,000,000 dolar kredi verdi.
- We take all the company visitors to the meeting room.
- Tüm şirket ziyaretçilerini toplantı odasına alırız.
- They blamed him for the failure of the company.
- Şirketin başarısızlığı için onu suçladılar.
- The company suffered a loss of one billion yen last year.
- Şirket geçen yıl bir milyar yen kayba uğradı.
- I can employ you in my company.
- Şirketimde seni istihdam edebilirim.
- The company published a new magazine.
- Şirket yeni bir dergi yayınladı.
- His company is one of the best managed companies in Japan.
- Onun şirketi, Japonya'daki en iyi yönetilen şirketlerden biridir.
- The company is managed by my older brother.
- Şirket ağabeyim tarafından yönetilir.
- His company went under during the crisis.
- Şirketi kriz sırasında battı.
- He began to work for that company last year.
- Geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
- I signed up for the 2-year calling plan with the phone company.
- Telefon şirketiyle 2 yıllık arama planı için sözleşme imzaladım.
- We continued negotiations with the company.
- Şirketle görüşmelere devam ettik.
- How many employees at your company?
- Şirketinde kaç çalışan var?
- Tom was the only man at the company that Mary respected.
- Tom Mary'nin şirkette saygı duyduğu tek adamdı.
- This company's stock closed at 932 yen yesterday.
- Bu şirketin hisse senedi dün 932 yen'den kapattı.
- The company exploited its workers with low pay.
- Şirket çalışanlarını düşük ücretle sömürdü.
- The company asked for two copies of my C.V.
- Şirket özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
- One must be an executive in some company.
- Bir şirkette bir yönetici olmalıdır.
- The rules established by the company are very strict.
- Şirket tarafından koyulan kurallar çok serttir.
- He is an accountant at the company.
- Şirkette bir muhasebecidir.
- She works for a large company.
- Büyük bir şirket için çalışıyor.
- The company released a press release.
- Şirket bir basın açıklaması yayınladı.
- The company has spent a lot of money on advertising.
- Şirket reklam için çok para harcadı.
- In order to cut down on costs, the company refuses to allow employees to work overtime.
- Maliyetleri düşürmek için, şirket çalışanların fazla mesai yapmasına izin vermeyi reddetmektedir.
- I hear you'll set up a new company.
- Yeni bir şirket kuracağınızı duydum.
- Tom invested all his money in the company that Mary and her father managed.
- Tom tüm parasını Mary ve babasının idare ettiği şirkete yatırdı.
- Even though her salary is low, she works hard for that company.
- Maaşı düşük olsa da o şirket için çok çalışıyor.
- He pocketed the company's money.
- Şirketin parasını cebe indirdi.
- We would like to ask your help in clearing up our financial problems with your company.
- Şirketinizle olan mali sorunlarımızı halletmede yardımınızı istirham etmek istiyoruz.
- I was told you were the one who started this company.
- Bana bu şirketi senin kurduğunu söylediler.
- The company requested two copies of my résumé.
- Şirket özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
- Management of a company is different from ownership of a company.
- Bir şirketin yönetimi bir şirkete sahip olmaktan farklıdır.
- I referred to the company for his work record.
- Ben onun iş kaydı için şirkete başvurdum.
- That company is one of the best in the business.
- Bu şirket sektörün en iyilerinden biri.
- That company produces microchips.
- O şirket mikroçip üretir.
- Tom is connected with that company.
- Tom bu şirketle bağlantılıdır.
- This company is famous for its high-quality production.
- Bu şirket yüksek kaliteli üretimiyle ünlüdür.
- The company plans to sell the new product for $1,000.
- Şirket yeni ürünü 1.000 dolara satmayı planlıyor.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Tom owns 30% of the company.
- Tom şirketin %30'una sahip.
- You've got company.
- Şirketin var.
- What's the name of the company you work for?
- Çalıştığın şirketin adı nedir?
- He took the early retirement package the company offered.
- Şirketin önerdiği erken emeklilik paketini kabul etti.
- The purchase is on the company's account.
- Satın alma işlemi şirket hesabına yapıldı.
- The company accepted his application.
- Şirket onun başvurusunu kabul etti.
- That company does not hire women.
- O şirket kadınları işe almıyor.
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
- Şirket yurtiçi satışlarındaki bir gerilemeyi telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
- After I graduated from college, I got a job with my father's company.
- Üniversiteden mezun olduktan sonra babamın şirketinde işe başladım.
- The company has a catchy slogan.
- Şirketin akılda kalıcı bir sloganı var.
- Tom's boss made a unilateral decision to close several small branches of the company.
- Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı.
- Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
- Tom, şirketteki mali krizi konuşmak için Mary ile buluştu.
- He holds stocks in this company.
- Bu şirkette hisseleri var.
- The company is listed on the Tokyo Stock Exchange.
- Şirket, Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görüyor.
- The company where Tom works is losing money.
- Tom'un çalıştığı şirket para kaybediyor.
- They signed a three-year contract with a major record company.
- Büyük bir plak şirketiyle üç yıllık bir sözleşme imzaladılar.
- Tom set up a company recently.
- Tom yakınlarda bir şirket kurdu.
- The company didn't immediately respond to requests for comment.
- Şirket yorum için olan talepleri hemen cevaplamadı.
- His company imports tea from Kenya.
- Şirketi Kenya'dan çay ithal ediyor.
- The advertising campaign generated a lot of business for the company.
- Reklam kampanyası şirket için çok iş yarattı.
- Tom demonstrated the company's newest product to the crowd.
- Tom kalabalığa şirketin en yeni ürününü gösterdi.
- We take all the company visitors to the meeting room.
- Bütün şirket ziyaretçilerini toplantı odasına alıyoruz.
- I know the president of that company by name.
- İsmen o şirketin başkanını tanıyorum.
- You must be able to speak either English or Spanish in this company.
- Bu şirkette ya İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmelisin.
- Our ownership in the company is 60%.
- Şirketteki hissemiz 60%'tır.
- This is a company car.
- Bu bir şirket arabası.
- He is the owner of the company.
- O, şirketin sahibi.
- I hear you'll set up a new company.
- Duyduğuma göre yeni bir şirket kuracakmışsın.
- The company released a press release.
- Şirket bir basın bülteni yayınladı.
- The company cancelled the meeting.
- Şirket toplantıyı iptal etti.
- All you need is a little legerdemain in your accounting to make people think your company is profitable.
- İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için yapman gereken tek şey küçük bir hokkabazlık.
- The company stopped losing money.
- Şirketin para kaybı durdu.
- The company has sent several representatives to discuss the matter.
- Şirket konuyu görüşmek için birkaç temsilci gönderdi.
- Tom knows how to manage a company.
- Tom bir şirketin nasıl yönetileceğini biliyor.
- I'm looking forward to serving your company.
- Şirketinizde çalışmak için sabırsızlanıyoruz.
- He is the lawful owner of the company.
- Şirketin yasal sahibidir.
- Tom works for a company that sells bricks.
- Tom tuğla satan bir şirkette çalışıyor.
- His company didn't survive the crisis.
- Şirketi krizden sağ çıkamadı.
- Tom hacked into the company's system to try to steal money.
- Tom para çalmak için şirketin sistemine girdi.
- We resumed negotiations with that company.
- Biz o şirketle görüşmelere devam ettik.
- The company is in financial difficulties.
- Şirket mali zorluklar içinde.
- An arrest warrant was issued for the company's accountant.
- Şirketin muhasebecisi için tutuklama emri çıkarıldı.
- The company overstated its profits.
- Şirket kârını abarttı.
- Tom's company is under investigation by the Federal Trade Commission.
- Tom'un şirketi Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altında.
- Tom works for a small company.
- Tom küçük bir şirket için çalışıyor.
- Tom Jackson has made the company what it is today.
- Şirketi bugün bulunduğu duruma Tom Jackson getirdi.
- He retired from the company at the age of 60.
- 60 yaşında şirketten emekli oldu.
- Tom will run the company.
- Tom şirketi yönetecek.
- He managed the company while his father was ill.
- Babası hastayken şirketi yönetti.
- In a similar situation, the company was held liable.
- Benzer bir durumda, şirket sorumlu tutuldu.
- Some of the company's executives are out of town for a conference.
- Şirketin bazı yöneticileri bir konferans için şehir dışında.
- For the new year, Liu's company gives every employee a bag of flour.
- Liu'nun şirketi yeni yılda her çalışanına bir torba un veriyor.
- The company is bankrupt.
- Şirket iflas etmiş durumda.
- This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Bu şirket kâr marjını artırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
- The company cancelled the project.
- Şirket projeyi iptal etti.
- The company has decided to employ two new secretaries.
- Şirket, iki yeni sekreter istihdam etmeye karar verdi.
- Have you ever managed a company?
- Hiç bir şirketi yönettin mi?
- The company employs new staff seasonally.
- Şirket, mevsimsel olarak yeni personel istihdam ediyor.
- Sami can't remember the name of the company.
- Sami şirketin adını hatırlayamıyor.
- The company will soon go bankrupt.
- Şirket yakında iflas edecek.
- All you need is a little legerdemain in your accounting to make people think your company is profitable.
- İnsanları şirketinizin kârlı olduğuna inandırmak için tek ihtiyacınız olan muhasebenizde küçük bir hokkabazlık.
- To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
- O şirketten teknik bilgi almak için önce gizlilik anlaşması imzalamamız gerekiyor.
- The new company rule was unfair to older workers.
- Şirketin yeni kuralı yaşlı işçilere haksızlıktı.
- I hear that Tom now works at the same company as Mary does.
- Tom'un artık Mary ile aynı şirkette çalıştığını duydum.
- Small businesses are often absorbed by a major company.
- Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından satın alınır.
- I took part in the company party.
- Şirket partisinde bulundum.
- Instead of fixing the problem, the company fired the whistle-blower.
- Şirket sorunu giderme yerine ispiyoncuyu kovdu.
- He set up his company that year.
- Şirketini o yıl kurdu.
- This company and I have signed a three-year contract.
- Bu şirketle üç yıllık bir sözleşme imzaladık.
- The company's going to go bankrupt really soon.
- Şirket çok yakında iflas edecek.
- The company stands for free trade.
- Şirket, serbest ticaretten yana.
- I like Tom's company.
- Tom'un şirketini beğenirim.
- That company is managed by a foreigner.
- O şirket bir yabancı tarafından yönetiliyor.
- High tax and poor sales bankrupted the company.
- Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.
- He works for a multinational company.
- O, çok uluslu bir şirket için çalışıyor.
- Does he work for this company?
- O bu şirket için mi çalışıyor?
- In this company, there are more women than men.
- Bu şirkette kadın sayısı erkek sayısından fazla.
- A small company employs 50 people.
- Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
- Yes, I spoke with the company president.
- Evet, şirket başkanıyla konuştum.
- Do Tom and Mary work in the same company?
- Tom ve Mary aynı şirkette mi çalışıyor?
- The company managed to keep afloat.
- Şirket ayakta kalmayı başardı.
- The company was started with $100,000 in capital.
- Şirket, 100.000 dolar sermaye ile kuruldu.
- The company presented him with a gold watch on the day he retired.
- Emekli olduğu gün şirket ona altın bir saat hediye etti.
- Emily wants to work in a major company.
- Emily büyük bir şirkette çalışmak istiyor.
- Company attorneys are working around the clock to complete the merger.
- Şirket avukatları birleşmeyi tamamlamak için günün her saati çalışıyorlar.
- They formed a company to control it.
- Kontrol etmek için bir şirket kurdular.
- They work for a packaging company.
- Bir ambalaj şirketi için çalışmaktadırlar.
- The company is growing fast.
- Şirket hızlı büyüyor.
- The company is promoting a new car on TV.
- Şirket, televizyonda yeni bir arabanın tanıtımını yapıyor.
- She's made up her mind to quit the company.
- Şirketten ayrılmaya karar verdi.
- Two thirds of the employees of this company are engineers.
- Bu şirketteki çalışanların üçte ikisi mühendistir.
- The company was established in 1950 by the incumbent chairman.
- Şirket 1950 yılında mevcut başkan tarafından kurulmuştur.
- The company exploited its workers with low pay.
- Şirket çalışanlarını düşük maaşlarla sömürdü.
- He took the early retirement package the company offered.
- Şirketin teklif ettiği erken emeklilik planını seçti.
- Not every company can afford to underwrite such an expensive event.
- Her şirket böyle pahalı bir olayı imzalamayı göze alamıyor.
- Tom works for a Canadian company.
- Tom Kanadalı bir şirket için çalışıyor.
- I'm still working at her company.
- Hâlâ onun şirketinde çalışıyorum.
- The small company was taken over by a large organization.
- Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.
- Tom is the only man at the company that Mary respects.
- Mary'nin şirkette saygı duyduğu tek kişi Tom.
- Tom thinks it possible for Mary to get a job with that company.
- Tom, Mary'nin o şirkette iş bulmasının mümkün olduğunu düşünüyor.
- They set up a new company in London.
- Londra'da yeni bir şirket kurdular.
- The company raised money for new computers.
- Şirket yeni bilgisayarlar için para topladı.
- The company is bankrupt.
- Şirket iflas etti.
- I'd be very thankful if I could make a reservation for a room that has good access to your company.
- Şirketinize erişimi iyi olan bir oda için rezervasyon yaptırabilirsem çok müteşekkir olurum.
- That company charges a monthly service fee of thirty dollars.
- Bu şirket, otuz dolara aylık bir servis ücreti talep ediyor.
- This company monitors its employees' e-mail.
- Bu şirket çalışanlarının e postalarını inceler.
- Tom has taken over his father's company.
- Tom babasının şirketini devraldı.
- Not every company can afford to underwrite such an expensive event.
- Her şirketin böyle pahalı bir etkinliği finanse etmeye gücü yetmez.
- The scandal hurt the company's reputation.
- Skandal şirketin itibarını zedeledi.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
- I attended the company party.
- Şirket partisine katıldım.
- It's a Chinese company.
- Çinli bir şirket.
- The president of the company, to whom I introduced you, wants to see you again.
- Seninle tanıştırdığım şirket başkanı, seni tekrar görmek istiyor.
- Mary works for a Canadian company.
- Mary bir Kanada şirketi için çalışıyor.
- The company asked the bank to loan them some money to buy new machinery.
- Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.
- He got an important position in the company.
- Şirkette önemli bir pozisyonu var.
- No one likes me in the company; I know that well.
- Şirkette kimse beni sevmiyor; bunu iyi biliyorum.
- The company canceled the project.
- Şirket projeyi iptal etti.
- Tom hacked into the company's system to try to steal money.
- Tom para çalmaya çalışmak için şirketin sistemine girdi.
- The company needs to make cutbacks next year.
- Şirketin gelecek yıl kesinti yapması gerekiyor.
- The money belongs to the company.
- Para, şirkete ait.
- The company spends a lot of money on advertising.
- Şirket reklama çok para harcıyor.
- This company is under investigation by the FTC.
- Bu şirket FTC tarafından soruşturma altında.
- That company went bankrupt.
- O şirket iflas etti.
- I've been working in the same company for ten years.
- Ben on yıldır aynı şirkette çalışıyorum.
- The hacker gained access to sensitive files in the company's database.
- Hacker, şirketin veri tabanındaki hassas dosyalara erişim sağladı.
- Tom knows how to manage a company.
- Tom bir şirketin nasıl yönetileceğini bilir.
- She contributed much to the company.
- Şirkete çok katkıda bulundu.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşmaya vardı.
- Tom has contributed a lot to the company.
- Tom şirkete çok katkıda bulundu.
- Manual labor is necessary in this company.
- Bu şirkette bedensel iş gereklidir.
- When the company refused to increase their wages, they walked out.
- Şirket ücretlerini artırmayı reddedince, işçiler işi bıraktı.
- His company imports coffee from Ethiopia.
- Şirketi Etiyopya'dan kahve ithal ediyor.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
- Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
- They formed a company to control it.
- Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular.
- Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim dostumdur.
- I agree with you that we need more women in this company.
- Bu şirkette daha fazla kadına ihtiyacımız olduğu konusunda sana katılıyorum.
- Sami works for a company that sells interior decoration supplies.
- Sami iç dekorasyon malzemeleri satan bir şirket için çalışıyor.
- To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
- O şirketten teknik bilgi almak için, öncelikle bir gizlilik anlaşması imzalamamız gerek.
- The whole company were surprised at the youth's skill.
- Tüm şirket gençlerin yeteneklerine şaşırdı.
- The new boss has whipped the company into shape.
- Yeni patron şirkete çeki düzen verdi.
- Did you apply for a job in this company?
- Bu şirkete iş başvurusu mu yaptınız?
- There were some managers who complained about him becoming the president of the company.
- Onun şirketin başkanı olmasından yakınan bazı yöneticiler vardı.
- She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıkış kayıtlarını dikkatle inceledi.
- Tom worked for the phone company.
- Tom telefon şirketi için çalıştı.
- I started working for this company last year.
- Geçen yıl bu şirket için çalışmaya başladım.
- She quit the company.
- Şirketten ayrıldı.
- The company didn't admit liability.
- Şirket sorumluluğu kabul etmedi.
- The company dropped five employees.
- Şirket, beş çalışanı işten çıkardı.
- The company employs 22 full-time staff.
- Şirket 22 tam zamanlı personel istihdam ediyor.
- He got an award for the highest sales at his company.
- Şirketinde en çok satışı o gerçekleştirdiği için ödül aldı.
- The company recalled the defective products.
- Şirket, kusurlu ürünleri geri çağırdı.
- I want to work in a company.
- Ben bir şirkette çalışmak istiyorum.
- You're in good company.
- İyi bir şirkettesin.
- He is my ally at the company.
- O benim şirketteki müttefikim.
- Tom set up a company recently.
- Tom yakın zamanda bir şirket kurdu.
- I'd love to be a fly on the wall at the meeting of the senior executives about the future of the company.
- Şirketin geleceğiyle ilgili üst düzey yöneticilerin toplantısında duvarda uçan bir sinek olmak isterdim.
- How long do you think Tom will work for us before he quits and goes to another company?
- Sizce Tom istifa edip başka bir şirkete gitmeden önce ne kadar süre bizimle çalışacak?
- I don't manage their company.
- Şirketlerini ben yönetmiyorum.
- I worked in this company for three decades.
- Otuz yıl bu şirkette çalıştım.
- We do similar jobs within the company, but she earns more than I do.
- Biz şirket içinde benzer işler yapıyoruz ama o benim kazandığımdan daha fazla kazanıyor.
- The company is owned by a group of entrepreneurs who started it right after the war.
- Şirketin sahibi, savaştan hemen sonra şirketi kuran bir grup girişimcidir.
- A small company employs 50 people.
- Küçük bir şirkette 50 kişi çalışıyor.
- The company is listed on the Tokyo Stock Exchange.
- Şirket Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görüyor.
- The manager wants to improve the company's structuring.
- Yönetici şirketin yapılanmasını geliştirmek istiyor.
- What are the company's strengths and weaknesses?
- Şirketin güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?
- Layla sold her company.
- Layla şirketini sattı.
- The company thinks their new product is going to sell like hot cakes.
- Şirket yeni ürünlerinin çok satacağını düşünüyor.
- Tom Jackson is the president of the company.
- Tom Jackson şirketin başkanı.
- The company turned him down for no apparent reason.
- Şirket onu görünürde bir sebep olmadan geri çevirdi.
- Tom has been embezzling money from the company.
- Tom şirketten zimmetine para geçiriyor.
- His company is extending its business.
- Şirketi işlerini genişletiyor.
- This company is famous for its high-quality production.
- Bu şirket, yüksek kaliteli üretimi ile ünlüdür.
- I can't work for this company anymore.
- Artık bu şirket için çalışamam.
- Layla was running a construction company.
- Leyla bir inşaat şirketi yürütüyordu.
- He works for a plumbing company.
- O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- His company went under during the crisis.
- Onun şirketi kriz sırasında iflas etti.
- I took part in the company party.
- Şirket partisine katıldım.
- I want to work with your company.
- Senin şirketinle çalışmak istiyorum.
- Tom quit the company.
- Tom şirketten ayrıldı.
- We all pigged out at the company Christmas party, especially on the roast beef.
- Şirketin Noel partisinde hepimiz tıka basa yedik, özellikle de biftekten.
- The company is in the red.
- Şirket zararda.
- That company has been very successful up to now.
- Bu şirket şimdiye kadar çok başarılı oldu.
- Samsung is a Korean company.
- Samsung Koreli bir şirket.
- They work for a packaging company.
- Bir paketleme şirketi için çalışıyorlar.
- How many employees at your company?
- Şirketinizde kaç çalışan var?
- Tom's company imports tea from India.
- Tom'un şirketi Hindistan'dan çay ithal ediyor.
- Tom invested in Mary's company.
- Tom Mary'nin şirketine yatırım yaptı.
- I've been asked to quit the company.
- Şirketten ayrılmam istendi.
- There were some managers who complained about him becoming the president of the company.
- Şirketin başkanı olmasından şikayetçi olan bazı yöneticiler vardı.
- She quit the company.
- O şirketten ayrıldı.
- Is there a company board?
- Bir şirket kurulu var mı?
- This company has a female CEO.
- Bu şirketin bir kadın CEO'su var.
- Sami asked Layla to manage the company accounts.
- Sami, Layla'dan şirket hesaplarını yönetmesini istedi.
- Dan created his company from scratch.
- Dan şirketini sıfırdan kurdu.
- I worked in this company for three decades.
- Otuz yıl boyunca bu şirkette çalıştım.
- This company has filed for bankruptcy.
- Bu şirket iflas etti.
- The bank loaned the company $1 million.
- Banka şirkete bir milyon dolar kredi verdi.
- The Coty company sells perfumes.
- Coty şirketi parfüm satıyor.
- The company is on the verge of bankruptcy.
- Şirket iflasın eşiğinde.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Tavsiyesini dikkate almadılar ve bunun sonucunda şirketleri iflas etti.
- The CEO raised his salary even though the company was losing money.
- Şirket zarar etmesine rağmen CEO kendi maaşını artırdı.
- Tom Jackson has made the company what it is today.
- Şirketi bugün bulunduğu konuma Tom Jackson getirdi.
- You must be able to speak either English or Spanish in this company.
- Bu şirkette İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmeniz gerekir.
- Their company guarantee is for thirty days.
- Onların şirket garantisi otuz gündür.
- Tom Jackson is now the president of this company.
- Tom Jackson şu anda bu şirketin başkanı.
- In short, I don't want you to work for that company.
- Kısacası, o şirket için çalışmanı istemiyorum.
- Sami borrowed from his company.
- Sami şirketinden borç aldı.
- The company is located in the suburbs of Osaka.
- Şirket, Osaka'nın banliyölerinde bulunmaktadır.
- Tom is a big man in the company.
- Tom şirkette büyük bir adamdır.
- The company is managed by my elder brother.
- Şirket benim ağabeyim tarafından yönetiliyor.
- Mum, a mere woman surrounded by men, works in a construction company as a site foreman.
- Etrafı erkeklerle çevrili sıradan bir kadın olan annem, bir inşaat şirketinde şantiye şefi olarak çalışıyor.
- The company is growing fast.
- Şirket hızla büyüyor.
- That company is managed by a foreigner.
- Şu şirket bir yabancı tarafından yönetilmektedir.
- Are you content with your position in the company?
- Şirketteki pozisyonunuzdan memnun musunuz?
- The company invited their prospective customers to the party.
- Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.
- This company needs a new manager.
- Bu şirketin yeni bir yöneticiye ihtiyacı var.
- Tom joined the company three years ago.
- Tom üç yıl önce şirkete katıldı.
- Please tell me about your company.
- Lütfen bana şirketinden bahset.
- Last year, the whole company traveled to Italy for business.
- Geçen yıl, tüm şirket iş için İtalya'ya yolculuk etti.
- That actress is the shining star in the company.
- O aktris, şirketin parlayan yıldızı.
- Tom started as a janitor, but he's now the president of the company.
- Tom hademe olarak başladı ama o şimdi şirketin başkanıdır.
- He set up his company that year.
- O, şirketini o yıl kurdu.
- That company is managed by my older brother.
- O şirket ağabeyim tarafından yönetilmektedir.
- He holds stocks in this company.
- O, menkul kıymetlerini bu şirkette tutuyor.
- The meeting room must be able to receive all the workers of the company.
- Toplantı odası şirketin tüm çalışanlarını alabilmelidir.
- The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
- Yen'in değer kazanması bu şirketin düşüşünü hızlandırdı.
- Send this parcel to him in care of his company.
- Bu paketi şirketi nezdinde ona gönderin.
- He holds a high position at the company.
- Şirkette yüksek bir pozisyona sahiptir.
- The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
- Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler tespit etti.
- We have a 50% interest in the company.
- Şirkette %50 hissemiz var.
- The company appealed for people to take voluntary resignation.
- Şirket insanlara gönüllü istifa etmeleri için çağrıda bulundu.
- Tom's company is incorporated in the Cayman Islands.
- Tom'un şirketi Cayman Adaları'nda kurulu.
- The company's stock price jumped yesterday.
- Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.
- This company's stock closed at 932 yen yesterday.
- Bu şirketin hisseleri dün 932 yen'den kapandı.
- What kind of company do you work for?
- Sen ne tür bir şirket için çalışıyorsun?
- His company is drilling for oil.
- Şirketi petrol arıyor.
- Tom should start his own company.
- Tom kendi şirketine başlamalıdır.
- He submitted his resignation in protest of the company's policy.
- Şirketin politikasını protesto etmek için istifasını sundu.
- Tom is the owner of the company.
- Tom şirketin sahibidir.
- This company monitors its employees' e-mail.
- Bu şirket çalışanlarının e-postalarını izliyor.
- How many cars has that company bought?
- O şirket kaç araba satın aldı?
- Tom has a thirty percent interest in the company.
- Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.
- I applied for a job at the company where you work.
- Çalıştığın şirkette bir iş başvurusunda bulundum.
- Tom invested in Mary's company.
- Tom, Mary'nin şirketine yatırım yaptı.
- The company's share price has fallen.
- Şirketin hisse fiyatı düştü.
- Tom joined the company three years ago.
- Tom şirkete üç yıl önce katıldı.
- It's an American company.
- O bir Amerikan şirketi.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
- Babamın şirketi iflasın eşiğinde.
- I'll require a group of experts for this company.
- Bu şirket için bir grup uzman bulmam gerekecek.
- The groom works for a company now, and the bride is our teacher.
- Damat şu anda bir şirket için çalışıyor ve gelin de bizim öğretmenimiz.
- How many cars has that company bought?
- O şirket kaç tane araba satın aldı?
- Tom was sent by his company to Boston.
- Tom şirketi tarafından Boston'a gönderildi.
- What division of the company do you work in?
- Şirketin hangi bölümünde çalışıyorsun?
- He retired from the company after 30 years' service.
- Otuz yıllık hizmetten sonra şirketten emekli oldu.
- The president of the company, to whom I introduced you last Friday, wants to see you again.
- Geçen Cuma sizi tanıştırdığım şirket başkanı sizi tekrar görmek istiyor.
- He has taken charge of his father's company.
- O, babasının şirketinin sorumluluğunu üstlendi.
- One must be an executive in some company.
- Bir şirkette yönetici olmalı.
- This company has been spying on its employees.
- Bu şirket çalışanlarını gözetliyor.
- The management of that company is sexist.
- O şirketin yönetimi cinsiyet ayrımı yapıyor.
- Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
- Tom raporunda borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu belirtti.
- That company has been very successful up to now.
- Bu şirket şimdiye kadar çok başarılı olmuştur.
- The depiction violated a company's registered trademark.
- Tasvir, bir şirketin tescilli markasını ihlal ediyordu.
- The company never really recovered.
- Şirket hiçbir zaman toparlanamadı.
- The company where Tom works is losing money.
- Tom'un çalıştığı şirket zarar ediyor.
- He established the company.
- Şirketi o kurdu.
- The small company was taken over by a large organization.
- Küçük şirket büyük bir organizasyon tarafından ele geçirildi.
- His company is one of the best managed companies in Japan.
- Şirketi Japonya'nın en iyi yönetilen şirketlerinden biri.
- They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Batan bir gemiyi terk eden fareler gibi kaderine terk edilen şirketten kaçtılar.
- I signed up for the 2-year calling plan with the phone company.
- Telefon şirketinin 2 yıllık arama planına kaydoldum.
- Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir inşaat şirketinde çalışıyordu.
- He works for a plumbing company.
- Bir tesisat şirketinde çalışıyor.
- Tom retired from the company in 2013.
- Tom 2013 yılında şirketten emekli oldu.
- The company has decided to sell some of its money-losing units.
- Şirket para kaybeden bazı birimlerini satmaya karar verdi.
- She's not a regular employee of this company.
- O bu şirketin düzenli bir çalışanı değil.
- We authorize the workers to take company cars home.
- İşçilerin şirket arabalarıyla evlerine gitmelerine izin veriyoruz.
- Tom is the only man at the company that Mary respects.
- Şirkette Mary'nin saygı duyduğu tek erkek Tom'dur.
- Tom works for an American company.
- Tom bir Amerikan şirketi için çalışıyor.
- Tom is the president of a small company in Boston.
- Tom Boston'da küçük bir şirketin başkanı.
- He devoted his life to his company.
- Hayatını şirketine adadı.
- He got an award for the highest sales at his company.
- Şirketinde en yüksek satış için bir ödül aldı.
- Sami assumed that one day, he would take over his father's company.
- Sami bir gün babasının şirketini devralacağını varsayıyordu.
- The three associates will set up a new company.
- Üç ortak yeni bir şirket kuracak.
- Tom works in Singapore for a London-based company.
- Tom, Singapur'da Londra merkezli bir şirket için çalışır.
- I'll require a group of experts for this company.
- Bu şirket için bir grup uzmana ihtiyacım olacak.
- She works for a large company.
- Büyük bir şirkette çalışıyor.
- Tom's company cornered the market.
- Tom'un şirketi pazarı ele geçirdi.
- Sami worked for a company that sold building materials.
- Sami inşaat malzemeleri satan bir şirkette çalışıyordu.
- Tom works for a credit card company.
- Tom bir kredi kartı şirketi için çalışıyor.
- The company announced a profit of $200 million after tax.
- Şirket, vergi sonrası 200 milyon dolar kar açıkladı.
- The company's profits have been increasing.
- Şirketin kârı artıyor.
- That's a strange name for a company.
- Bir şirket için garip bir isim.
- Tom has been working for the same website design company for years.
- Tom yıllardır aynı web sitesi tasarım şirketinde çalışıyor.
- She is an asset to the company.
- O şirket için bir değer.
- I can employ you in my company.
- Seni şirketimde istihdam edebilirim.
- How long's Tom been at your company?
- Tom ne zamandır şirketinizde çalışıyor?
- The money belongs to the company.
- Para, şirkete aittir.
- I'm looking forward to serving your company.
- Şirketinize hizmet vermek için sabırsızlanıyorum.
- Tom Jackson will be the new head of the company.
- Tom Jackson şirketin yeni başkanı olacak.
- She's not a full-time employee of this company.
- O bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.
- I took part in the company party.
- Şirket partisinde yer aldım.
- We have a majority interest in the company.
- Biz şirkette çoğunluk hissesine sahibiz.
- Instead of fixing the problem, the company fired the whistle-blower.
- Şirket sorunu çözmek yerine muhbiri kovdu.
- The company always strives to satisfy its customers.
- Şirket ,her zaman müşterilerini memnun etmek için çabalıyor.
- The management of that company is sexist.
- O şirketin yönetimi cinsiyetçi.
- Layla sold her company.
- Leyla şirketini sattı.
- The company needs to make cutbacks next year.
- Şirketin gelecek sene kısıntı yapılması gerekiyor.
- Tom works for a company that sells charcoal.
- Tom mangal kömürü satan bir şirket için çalışıyor.
- They demanded that the company pay them more.
- Şirketin onlara daha fazla ödeme yapmasını talep ettiler.
- Sami had a small company.
- Sami'nin küçük bir şirketi vardı.
- We're on strike because the company hasn't improved our wages.
- Şirket, ücretlerimizi artırmadığı için grevdeyiz.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
- Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- The company didn't make any effort to improve its business practices.
- Şirket, iş uygulamalarını iyileştirmek için herhangi bir çaba göstermedi.
- That company just put up a web page.
- Şu şirket yeni bir web sayfası açtı.
- We wanted to speak to the president of the company, but he refused to speak to us.
- Şirket başkanıyla konuşmak istedik ama bizimle konuşmayı reddetti.
- The company suffered big losses.
- Şirket, büyük kayıplar yaşadı.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
- Şirket, tüm çalışanları için sağlık ve hayat sigortası hizmetleri sağlamaktadır.
- Tom's company is under investigation by the Federal Trade Commission.
- Tom'un şirketi, Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altındadır.
- Tom owns his own company.
- Tom'un kendi şirketi var.
- The company asked the bank to loan them some money to buy new machinery.
- Şirket, yeni makineler satın almak için bankadan kendilerine kredi vermesini istedi.
- Manual labor is necessary in this company.
- El emeği bu şirkette gereklidir.
- The company has changed hands three times.
- Şirket, üç kez el değiştirmiştir.
- It is predicted that the watch company will produce over one million new watches a year.
- Saat şirketi bir yılda tahminen bir milyonun üzerinde yeni saat üretecek.
- High tax and poor sales bankrupted the company.
- Yüksek vergi ve düşük satışlar şirketi iflas ettirdi.
- The executive committee appointed him the president of the company.
- Yönetim kurulu onu şirketin başkanı olarak atadı.
- The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
- Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler algıladı.
- Tom sold his company to Mary.
- Tom şirketini Mary'ye sattı.
- The workers at Tom's company are demanding shorter working hours.
- Tom'un şirketindeki işçiler daha kısa çalışma saatleri talep ediyorlar.
- How many employees does this company employ full time?
- Bu şirketin tam zamanlı kaç çalışanı var?
- Tom is the CEO of a billion dollar company.
- Tom milyar dolarlık bir şirketin CEO'su.
- We would like to ask your help in clearing up our financial problems with your company.
- Şirketinizle aramızdaki mali sorunların giderilmesi konusunda yardımınızı rica ediyoruz.
- Are you content with your position in the company?
- Şirketteki konumunuzdan memnun musunuz?
- On behalf of the company, I would like to express our hearty thanks to you all.
- Şirket adına, hepinize içten teşekkürlerimi sunmak isterim.
- They will set up a new company.
- Yeni bir şirket kuracaklar.
- Why did you choose this company?
- Neden bu şirketi seçtin?
- We all pigged out at the company Christmas party, especially on the roast beef.
- Hepimiz şirket Noel partisinde çok yemek yedik, özellikle dana rosto.
- The three associates will set up a new company.
- Üç iştirakçi yeni bir şirket kuracak.
- Tom works for an American company.
- Tom bir Amerikan şirketi için çalışır.
- No one likes me in the company; I know that well.
- Şirkette kimse beni sevmiyor. Bunu çok iyi biliyorum.
- Tom couldn't understand why his company's products weren't selling well.
- Tom, şirketinin ürünlerinin neden iyi satmadığını anlayamıyordu.
- I'd like to work for a smaller company.
- Daha küçük bir şirkette çalışmak istiyorum.
- At present they are working for a big company in England.
- Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.
- An arrest warrant was issued for the company's accountant.
- Şirketin muhasebecisi için bir tutuklama emri yayımlandı.
- Mary works for a Canadian company.
- Mary Kanadalı bir şirket için çalışıyor.
- The CEO of this large company is a narcissist and a sociopath.
- Bu büyük şirketin CEO'su, bir narsist ve sosyopattır.
- Tom worked for the phone company.
- Tom telefon şirketinde çalışıyordu.
- The company is bleeding money.
- Şirket para kaybediyor.
- Tom's company is in trouble.
- Tom'un şirketinin başı dertte.
- It is predicted that the watch company will produce over one million new watches a year.
- Saat şirketinin yılda bir milyondan fazla yeni saat üreteceği tahmin ediliyor.
- I've been working in the same company for ten years.
- On yıldır aynı şirkette çalışıyorum.
- With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
- Annesinin aradan çekilmesiyle Duke şirketten zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
- Which company do you work for?
- Hangi şirket için çalışıyorsunuz?
- Does he work for this company?
- Bu şirket için mi çalışıyor?
- On behalf of the company, I would like to express our hearty thanks to you all.
- Şirket adına hepinize içten teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.
- The Coty company sells perfumes.
- Coty şirketi parfüm satar.
- The company manufactures electrical goods.
- Şirket elektrikli eşya üretiyor.
- Bill has stock in that company.
- Bill'in o şirkette hisse senedi var.
- I wonder if we could run into any problems with the company.
- Şirketle herhangi bir sorun yaşar mıyız diye merak ediyorum.
- The company shelved plans to expand into Asia.
- Şirket Asya'ya açılma planını rafa kaldırdı.
- Tom works for a credit card company.
- Tom bir kredi kartı şirketinde çalışıyor.
- Tom has sold his company.
- Tom şirketini sattı.
- Could you tell me about your company?
- Bana şirketinden bahseder misin?
- Tom's company went public.
- Tom'un şirketi halka açıldı.
- Their company survived the crisis.
- Şirketleri krizi atlattı.
- Sami was the CEO of the company.
- Sami şirketin CEO'su idi.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
- Herkes onun şirketin en tepesine çıkmak için çok çalıştığını biliyor.
- Tom is the majority shareholder in the company.
- Tom şirketteki çoğunluk hissedarıdır.
- All you need is a little sleight of hand in your accounting to make people think your company is profitable.
- İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için tek ihtiyacın olan şey muhasebende küçük bir el çabukluğu.
- Yanni owns an auto parts company.
- Yanni'nin bir oto yedek parça şirketi var.
- Sami's company made plastic bags.
- Sami'nin şirketi plastik poşet üretiyordu.
- If a for-profit company doesn't charge you for its product, you are the product that is being sold.
- Kâr odaklı bir şirket ürün için sizden para almıyorsa satılan ürün sizsinizdir.
- Layla lost her company.
- Layla şirketini kaybetti.
- Samsung is a big company.
- Samsung büyük bir şirket.
- The strong yen was a fatal blow to the company.
- Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbe oldu.
- He had not been employed by the company two years before his linguistic abilities were recognized.
- Dilbilimsel yetenekleri fark edilmeden önce şirkette iki yıl çalışmamıştı.
- He is the owner of the company.
- Şirketin sahibi odur.
- Monday through Friday are work-days in this company.
- Bu şirkette pazartesiden cumaya kadar çalışılır.
- That company deals mainly in imported goods.
- O şirket çoğunlukla ithalat işiyle ilgileniyor.
- Sami was the CEO of the company.
- Sami şirketin CEO'suydu.
- Hans sold the patent to a company.
- Hans patenti bir şirkete sattı.
- It seems that Mr Hatoyama is living in company housing.
- Görünüşe göre Bay Hatoyama şirket konutlarında yaşıyor.
- The company invested a lot of money in this project.
- Şirket bu projeye çok fazla para yatırdı.
- The company is bringing out a new kind of sports car.
- Şirket, piyasaya yeni bir tür spor araba sürüyor.
- Tom moved to a company that offered him a higher salary.
- Tom kendisine daha yüksek maaş teklif eden bir şirkete geçti.
- Tom doesn't run this company.
- Tom bu şirketi işletmiyor.
- She's not a full-time employee of this company.
- Bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.
- He was hired away by a rival company.
- Rakip bir şirket tarafından işe alındı.
- The groom works for a company now, and the bride is our teacher.
- Damat şimdi bir şirkette çalışıyor ve gelin de bizim öğretmenimiz.
- I thought about resigning from the company.
- Şirketten istifa etmeyi düşündüm.
- Iceland’s prime minister, Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, resigned after it was revealed that his wife owned an offshore investment company.
- İzlanda'nın başbakanı Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, karısının bir offshore yatırım şirketine sahip olduğunun ortaya çıkmasının ardından istifa etti.
- I built this company.
- Bu şirketi ben kurdum.
- The president of the company bribed the government minister.
- Şirketin Başkanı Devlet Bakanına rüşvet verdi.
- The company welcomes feedback from consumers who use their products.
- Şirket, ürünlerini kullanan tüketicilerden gelen geri bildirimleri memnuniyetle karşılamaktadır.
- The company didn't admit wrongdoing.
- Şirket yanlış yaptığını kabul etmedi.
- The company did not immediately know how to ward off these attacks.
- Şirket bu saldırıları nasıl savuşturacağını hemen bilemedi.
- We do business with that company.
- O şirketle iş yapıyoruz.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
- Tom, şirketi ilk halka arzda hisse sattığında milyarder oldu.
- The company is at the end of its rope.
- Şirket zurnanın zırt dediği yerde.
- The company abandoned that project.
- Şirket o projeden vazgeçti.
- The company's profits have been increasing.
- Şirketin karları artıyor.
- When you return to your company, don't forget to keep in touch with me.
- Şirketine döndüğünde benimle temas kurmayı unutma.
- Tom Jackson used to be the president of this company.
- Tom Jackson bu şirketin başkanıydı.
- This company has many business dealings abroad.
- Bu şirketin yurt dışında birçok iş anlaşmaları vardır.
- This company is building a factory in China.
- Bu şirket Çin'de bir fabrika inşa ediyor.
- I'm a stockholder in this company.
- Ben bu şirketin hissedarıyım.
- How did this company get started?
- Bu şirket nasıl kuruldu?
- Tom is working at this company now, isn't he?
- Tom şu anda bu şirkette çalışıyor, değil mi?
- Tom was hired away by a rival company.
- Rakip bir şirket tarafından Tom'un işine son verildi.
- The new company rule was unfair to older workers.
- Yeni şirket kuralı yaşlı çalışanlar için adil değildi.
- This company's CEO is a woman.
- Bu şirketin CEO'su bir kadın.
- He runs a company in Meguro.
- Meguro'da bir şirket işletiyor.
- This company has filed for bankruptcy.
- Bu şirket iflas başvurusunda bulundu.
- Tom had a company to run.
- Tom'un işletilecek bir şirketi vardı.
- Which company do you work for?
- Hangi şirket için çalışıyorsun?
- I thought the company had sent Tom to Boston.
- Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini düşündüm.
- He told me he wanted to quit the company.
- Bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.
- This company manufactures computer chips.
- Bu şirket bilgisayar çipleri üretmektedir.
- He was sent by his company to Kazakhstan.
- Şirketi tarafından Kazakistan'a gönderildi.
- The company shelved plans to expand into Asia.
- Şirket Asya'ya açılma planlarını rafa kaldırdı.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom şirketindeki en yüksek satış için ödül aldı.
- My father works for the company as an engineer.
- Babam şirkette mühendis olarak çalışıyor.
- Some of the managers complained about him becoming the president of the company.
- Bazı yöneticiler onun şirketin başkanı olmasından şikayetçiydi.
- There was a call from your mobile phone company.
- Cep telefon şirketinizden bir telefon geldi.
- Could you tell me about your company?
- Bana şirketinizden bahseder misiniz?
- I started working for this company last year.
- Geçen yıl bu şirkette çalışmaya başladım.
- He moved to a company that offered him a higher salary.
- Kendisine daha yüksek maaş veren bir şirkete geçti.
- Dan's company will go out of business.
- Dan'in şirketi kepenk kapatacak.
- Tom ended up becoming the owner of the company.
- Tom sonunda şirketin sahibi oldu.
- The company was established in 1950 by the incumbent chairman.
- Şirket halen görevdeki başkan tarafından 1950 yılında kuruldu.
- The company suffered a great loss.
- Şirket büyük bir zarar yaşadı.
- That's a strange name for a company.
- Bu bir şirket için tuhaf bir isim.
- I'm a stockholder in this company.
- Ben bu şirkette bir hisse sahibiyim.
- With your experience, any company would hire you right away.
- Tecrübenle, her şirket seni hemen işe alır.
- Are you sure that you don't want to work for that company?
- O şirket için çalışmak istemediğine emin misin?
- Sami's home was transferred to Layla's company.
- Sami'nin evi Layla'nın şirketine devredildi.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerine kaldırdılar.
- He moved to a good company that offered a good salary.
- İyi maaş veren iyi bir şirkete girdi.
- They will set up a new company.
- Onlar yeni bir şirket kuracaklar.
- The company produces soy sauce and other food products.
- Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.
- Tom should start his own company.
- Tom kendi şirketini kurmalı.
- Dan created his company from scratch.
- Dan şirketini sıfırdan yarattı.
- Tom has contributed a lot to the company.
- Tom şirkete birçok katkıda bulundu.
- We're on strike because the company hasn't improved our wages.
- Grevdeyiz çünkü şirket ücretlerimizi iyileştirmedi.
- Tom was hired away by a rival company.
- Tom rakip bir şirket tarafından işe alındı.
- I'd never imagine you'd have an affair with someone working for the company.
- Şirket için çalışan biriyle ilişki yaşayacağını hiç düşünmemiştim.
- What company do you work for?
- Hangi şirket için çalışıyorsun?
- Employees with seniority are usually promoted before those who joined the company earlier.
- Kıdemli çalışanlar genellikle şirkete daha önce katılanlardan önce terfi ettirilir.
- The whole company were surprised at the youth's skill.
- Bütün şirket gençlerin becerisine şaşırdı.
- He worked for a construction company there.
- Orada bir inşaat şirketinde çalıştı.
- Do you know his status in the company?
- Onun şirketteki statüsünü biliyor musun?
- This company's responsiveness to my complaint is poor.
- Bu şirketin şikayetime karşı duyarlılığı zayıftır.
- The company is bringing out a new kind of sports car.
- Şirket, yeni bir tür spor araba çıkarıyor.
- Mr Kondo is the most hardworking in his company.
- Bay Kondo, şirketindeki en çalışkandır.
- I would like to work with your company.
- Şirketinizle çalışmak istiyorum.
- The company gained more customers.
- Şirket daha fazla müşteri kazandı.
- When you return to your company, don't forget to keep in touch with me.
- Şirketine döndüğünde benimle temasa geçmeyi unutma.
- He traveled at the expense of the company.
- Seyahat masraflarını şirket karşıladı.
- This company allows its workers to work from home.
- Bu şirket, işçilerinin evden çalışmalarına imkan veriyor.
- The company accepted his application.
- Şirket başvurusunu kabul etti.
- Tom owns a shell company in the British Virgin Islands.
- Tom'un İngiliz Virgin Adaları'nda paravan bir şirketi var.
- Tom works for a tech company in Silicon Valley.
- Tom Silikon Vadisi'nde bir teknoloji şirketi için çalışıyor.
- Who is the boss of this company?
- Bu şirketin patronu kim?
- Who's the boss of this company?
- Bu şirketin patronu kim?
- It seems that Mr Hatoyama is living in company housing.
- Bay Hatoyama şirket konutunda yaşıyor gibi görünüyor.
- We continued negotiations with the company.
- Şirket ile görüşmelere devam ettik.
- Tom is my ally at the company.
- Tom şirkette benim müttefikim.
- The CEO of this large company is a narcissist and a sociopath.
- Bu büyük şirketin CEO'su bir narsist ve bir sosyopat.
- A hacker gained access to sensitive files in the company's database.
- Bir bilgisayar korsanı şirketin veri tabanındaki hassas dosyalara erişim sağladı.
- Tom sold his company.
- Tom kendi şirketini sattı.
- The company has spent a lot of money on advertising.
- Şirket reklam üzerine çok para harcadı.
- Research in Motion announced the layoff of 2000 employees and a restructuring of the company.
- Research in Motion 2000 çalışanın işten çıkarıldığını ve şirketin yeniden yapılandırıldığını duyurdu.
- That attitude is part of the company's culture.
- Bu tutum şirket kültürünün bir parçası.
- I work at this company.
- Bu şirkette çalışıyorum.
- It's a big company.
- O büyük bir şirkettir.
- The company wants to employ 20 people.
- Şirket, 20 kişiyi istihdam etmek istiyor.
- I'll come to your company.
- Şirketinize geleceğim.
- I'd never imagine you'd have an affair with someone working for the company.
- Şirket içinden biriyle ilişki yaşayacağını hiç tahmin etmezdim.
- That company's stock price fell yesterday.
- O şirketin hisse senedi fiyatı dün düştü.
- Tom is the CEO of a billion dollar company.
- Tom milyar dolarlık bir şirketin CEO'sudur.
- Only one careless mistake cost the company millions of dollars.
- Sadece dikkatsiz bir hata şirkete milyonlarca dolara mal oldu.
- The company hired a temporary office assistant.
- Şirket geçici bir büro asistanı istihdam etti.
- I know the president of that company by name.
- O şirketin başkanını ismen tanıyorum.
- The company engaged him as an advisor.
- Şirket onu danışman olarak işe aldı.
- George was laid off when his company cut back production last year.
- George geçen yıl şirketi üretimi azaltınca işten çıkarıldı.
- The company Tom was working for declared bankruptcy.
- Tom'un çalıştığı şirket iflasını açıkladı.
- This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
- Bu mali denetim, şirketin varlıklarının değerlendirilmesini de içerir.
- She has been promoted twice since she joined this company.
- Bu şirkete katıldığından beri iki kez terfi etti.
- The company employs 500 workers.
- Şirket 500 işçi çalıştırıyor.
- What's the name of the company you work for?
- Çalıştığın şirketin adı ne?
- The management of that company is sexist.
- O şirketin yönetimi cinsiyetçidir.
- The company has changed hands three times.
- Şirket, üç kez el değiştirdi.
- Tom currently works for his father's company.
- Tom şu anda babasının şirketi için çalışıyor.
- The price of the stock of that company will not come down.
- O şirketin hisse senedi fiyatı düşmeyecek.
- Think of yourself as the owner of the company mentioned.
- Kendinizi bahsedilen şirketin sahibi olarak düşünün.
- Layla lost her company.
- Leyla şirketini kaybetti.
- The company welcomes feedback from consumers who use their products.
- Şirket, ürünlerini kullanan tüketicilerin geri bildirimlerini memnuniyetle karşılıyor.
- This company doesn't even have a meeting room.
- Bu şirketin bir toplantı odası bile yok.
- Tom's company cornered the market.
- Tom'un şirketi piyasayı ele geçirdi.
- No one in this company can do secret things.
- Bu şirkette hiç kimse gizli kapaklı işler yapamaz.
- I wish I had bought stock in that company last year.
- Keşke geçen yıl o şirketten hisse almış olsaydım.
- He is my ally at the company.
- Şirkette yardımcım.
- Tom Jackson has made the company what it is today.
- Tom Jackson şirketi bugünkü haline getirdi.
- I got fired from the company, but since I have a little money saved up, for the time being, I won't have trouble with living expenses.
- Ben şirketten kovuldum ama biriktirdiğim biraz param olduğu için, şimdilik, geçim giderleriyle bir sorunum olmayacak.
- The company manufactures a variety of paper goods.
- Şirket çeşitli kağıt ürünleri üretiyor.
- This company is listed on the New York Stock Exchange.
- Bu şirket, New York Borsasında işlem görüyor.
- Tom Jackson used to be the president of this company.
- Tom Jackson eskiden bu şirketin başkanıydı.
- He traveled at the expense of the company.
- Şirketin harcamasıyla gezi yaptı.
- Tom Jackson is the president of this company.
- Tom Jackson bu şirketin başkanıdır.
- Tom's company was bought by a larger company.
- Tom'un şirketi daha büyük bir şirket tarafından satın alındı.
- The company manufactures a variety of paper goods.
- Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
- You'll be kicked out of the company.
- Şirketten kovulmuş olursunuz.
- I told my boss over the phone that I would be going straight home without returning to the company.
- Patronuma telefonda şirkete dönmeden doğruca eve gideceğimi söyledim.
- Sami assumed that one day, he would take over his father's company.
- Sami bir gün babasının şirketini devralacağını düşünüyordu.
- Would you rather work for a large company or a small one?
- Büyük bir şirkette mi ya da küçük bir şirkette mi çalışmayı tercih edersin?
- Tom made his company lots of money.
- Tom şirketine çok para kazandırdı.
- I'm not satisfied with that company's service.
- O şirketin hizmetinden memnun değilim.
- This company's responsiveness to my complaint is poor.
- Bu şirketin şikayetime verdiği yanıt zayıf.
- The CEO raised his salary even though the company was losing money.
- CEO, şirket para kaybetmesine rağmen maaşını artırdı.
- Tom absconded with millions of dollars from his company and is living a life of luxury on an island in the Mediterranean.
- Tom şirketinden milyonlarca doları alıp kaçtı ve Akdeniz'de bir adada lüks bir hayat yaşıyor.
- Once you enter a company, you have to work for the company, whether you want to or not.
- Bir şirkete girdiğinizde, isteseniz de istemeseniz de şirket için çalışmak zorundasınız.
- The union and the company have agreed upon a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaştı.
- Tom owns an excavating company.
- Tom'un bir kazı şirketi var.
- Their company created forty new jobs.
- Şirketleri kırk yeni iş yarattı.
- How did this company get started?
- Bu şirket nasıl faaliyete başladı?
- The company didn't make any effort to improve its business practices.
- Şirket, iş uygulamalarını geliştirmek için herhangi bir çaba sarfetmedi.
- The company is losing money.
- Şirket para kaybediyor.
- Tom retired from the company when he turned 65.
- Tom 65 yaşına geldiğinde şirketten emekli oldu.
- The company hired a temporary office assistant.
- Şirket geçici bir ofis asistanı işe aldı.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
- Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
- Sami and Layla work for the same company.
- Sami ve Leyla aynı şirkette çalışıyor.
- Who do you think will take over the company?
- Sizce şirketi kim devralacak?
- I applied for a job at the company where you work.
- Senin çalıştığın şirkete iş başvurusunda bulundum.
- The company always strives to satisfy its customers.
- Şirket, her zaman müşterilerini tatmin etmeye çalışır.
- Last year, the company was sold to private investors.
- Geçen yıl şirket özel yatırımcılara satıldı.
- He was still in his teens when he founded a company.
- Bir şirket kurduğunda henüz ergenlik çağındaydı.
- Tom sold his company.
- Tom şirketini sattı.
- The company raised money for new computers.
- Şirket, yeni bilgisayarlar için para topladı.
- The company gave him enough pension to live on.
- Şirket ona yaşamasına yetecek kadar emekli maaşı verdi.
- My older brother manages that company.
- O şirketi ağabeyim yönetiyor.
- Dan's company will go out of business.
- Dan'in şirketi iflas edecek.
- Their job is to install new sotfwares on the company's computers.
- Onların işi şirketin bilgisayarlarına yeni yazılımlar yüklemek.
- A hacker gained access to sensitive files in the company's database.
- Bir bilgisayar korsanı, şirketin veritabanındaki hassas dosyalara erişebildi.
- This company has a customer loyalty program.
- Bu şirketin bir müşteri sadakat programı var.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
- Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
- My older brother had a position in a large company.
- Ağabeyimin büyük bir şirkette bir pozisyonu vardı.
- That company is managed by my older brother.
- Bu şirket ağabeyim tarafından yönetiliyor.
- Tom owns an excavating company.
- Tom'un bir hafriyat şirketi var.
- How did this company get started?
- Bu şirket nasıl faaliyete geçti?
- What company do you represent?
- Hangi şirketi temsil ediyorsunuz?
- When the company refused to increase their wages, they walked out.
- Şirket onların ücretlerini artırmayı reddedince, greve gittiler.
- The company is in debt.
- Şirket borç içinde.
- Tom's company imports coffee from Brazil.
- Tom'un şirketi Brezilya'dan kahve ithal ediyor.
- Tom works for a company that makes automobile parts.
- Tom otomobil parçaları üreten bir şirkette çalışıyor.
- He works for a multinational company.
- Çok uluslu bir şirket için çalışıyor.
- This company makes money by selling your private information to third-parties.
- Bu şirket özel bilgilerinizi üçüncü şahıslara satarak para kazanıyor.
- He was sent by his company to Kazakhstan.
- O, şirketi tarafından Kazakistan'a gönderildi.
- I love this company.
- Bu şirketi seviyorum.
- This company manufactures computer chips.
- Bu şirket bilgisayar çipleri üretiyor.
- Tom's company is incorporated in the Cayman Islands.
- Tom'un şirketi Cayman Adalarında kurulmuştur.
- This is a company town.
- Burası bir şirket kasabası.
- Who's the company's president?
- Şirketin başkanı kim?
- The company decided to hire two new secretaries.
- Şirket iki yeni sekreter almaya karar verdi.
- The new boss has whipped the company into shape.
- Yeni patron şirketi daha iyi bir hale getirdi.
- He managed the company while his father was ill.
- Babası hastayken şirketi o yönetti.
- Is your house far from your company?
- Eviniz şirketinizden uzakta mı?
- Tom is the majority shareholder in the company.
- Tom şirketin çoğunluk hissedarı.
- The company appealed for people to take voluntary resignation.
- Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.
- The company's competitive edge will be eroded if system engineers continue to leave.
- Sistem mühendisleri ayrılmaya devam ederse şirketin rekabet gücü azalacak.
- Boycotts can be very effective in changing a company's policy.
- Boykotlar şirketin politikasını değiştirmede çok etkili olabilir.
- The company Tom was working for declared bankruptcy.
- Tom'un çalıştığı şirket iflas bayrağını çekti.
- Tom's company grew rapidly.
- Tom'un şirketi hızla büyüdü.
- The company is at the end of its rope.
- Şirket yolun sonuna geldi.
- The company turned him down for no apparent reason.
- Şirket belirgin bir sebep olmadan onu geri çevirdi.
- Tom works for an Australian company.
- Tom Avustralyalı bir şirket için çalışıyor.
- Sami borrowed from his company all the time.
- Sami her zaman şirketinden borç alırdı.
- His company is drilling for oil.
- Şirketi petrol için sondaj yapıyor.
- He holds a high position at the company.
- Şirkette yüksek bir pozisyona sahip.
- I can hire you in my company.
- Seni şirketimde işe alabilirim.
- The company want to employ twenty people.
- Şirket yirmi kişiyi işe almak istiyor.
- Tom and I work at the same company.
- Tom ve ben aynı şirkette çalışıyoruz.
- His company went bankrupt, and to make matters worse, he met with a traffic accident.
- Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü bir trafik kazası geçirdi.
- The company is trying to improve its image.
- Şirket, imajını geliştirmeye çalışıyor.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.
- The company engaged him as an advisor.
- Şirket onu bir danışman olarak işe aldı.
- I got fired from the company, but since I have a little money saved up, for the time being, I won't have trouble with living expenses.
- Şirketten kovuldum ama biraz para biriktirdiğim için şimdilik geçim sıkıntısı çekmeyeceğim.
- All you need is a little sleight of hand in your accounting to make people think your company is profitable.
- İnsanları şirketinizin kârlı olduğuna inandırmak için muhasebenizde küçük bir el çabukluğuna ihtiyacınız var.
- My older brother had a position in a large company.
- Ağabeyimin büyük bir şirkette pozisyonu vardı.
- Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office.
- Tom, şirketin şubesi merkezle birleşince işini kaybetti.
- My company is a success.
- Şirketim başarılı.
- Tom is no longer with the company.
- Tom artık şirkette değil.
- He quit the company on the grounds that he was ill.
- Hasta olduğu gerekçesiyle şirketten ayrıldı.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
- Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
- Are you sure that you don't want to work for that company?
- O şirkette çalışmak istemediğine emin misin?
- The company is located in the suburbs of Osaka.
- Şirket, Osaka'nın banliyölerinde yer almaktadır.
- The company's profits soared.
- Şirketin kârı yükseldi.
- If a for-profit company doesn't charge you for its product, you are the product that is being sold.
- Kâr amacı güden bir şirket ürünü için sizden ücret talep etmiyorsa, satılan ürün sizsinizdir.
- This is an evil company that takes advantage of people.
- Bu, insanlardan yararlanan kötü bir şirkettir.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom, şirketinde en yüksek satışı yaptığı için ödül aldı.
- The company wants to employ 20 people.
- Şirket, 20 kişiyi işe almak istiyor.
- Tom is an assistant manager at the company where Mary works.
- Tom, Mary'nin çalıştığı şirkette müdür yardımcısı.
- Is there a company board?
- Şirket panosu var mı?
- I bought out my partner and now the company is mine.
- Ortağımı satın aldım ve artık şirket benim.
- The company employs 22 full-time staff.
- Şirket tam gün çalışan 22 personele iş vermektedir.
- I hadn't intended to work at this company this long.
- Bu şirkette bu kadar uzun süre çalışmaya niyetim yoktu.
- This company is a victim of its own success.
- Bu şirket kendi başarısının kurbanı oldu.
- I'm going to do an internship at a local company.
- Yerel bir şirkette stajyerlik yapacağım.
- He hopes to run a company in the future.
- Gelecekte bir şirket işletmeyi umuyor.
- Who do you think will take over the company?
- Şirketi kimin devralacağını düşünüyorsun?
- The company never really recovered.
- Şirket asla düzelmedi.
- He succeeded his father as president of the company.
- Şirketin başkanı olarak babasının yerine geçti.
- The company was founded in 1974.
- Şirket, 1974'te kuruldu.
- Tom is the legal owner of the company.
- Tom şirketin yasal sahibidir.
- The company continued to grow.
- Şirket büyümeye devam etti.
- I am categorically opposed to the company declaring bankruptcy.
- Şirketin iflasını ilan etmesine kesinlikle karşıyım.
- My grandfather made the company what it is today.
- Büyükbabam şirketi bugünkü haline getirdi.
- I can't hire you, because the company isn't strong enough yet.
- Sizi işe alamam, çünkü şirket henüz yeterince güçlü değil.
- Tom and Mary work for the same company.
- Tom ve Mary aynı şirket için çalışıyorlar.
- Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
- Layla bir tedarikçiyle yaşadığı sert bir hukuki anlaşmazlıktan sonra şirketini kaybetti.
- That company produces microchips.
- O şirket mikroçip üretiyor.
- His company was singled out as the most successful small business in the region.
- Onun şirketi, bölgedeki en başarılı küçük işletme olarak seçildi.
- Employees with seniority are usually promoted before those who joined the company earlier.
- Kıdemli çalışanlar şirkete sonradan girenlerden genelde daha önce terfi alır.
- The company is trying to improve its image.
- Şirket imajını iyileştirmeye çalışıyor.
- Tom Jackson is now the president of this company.
- Tom Jackson artık bu şirketin başkanı.
- His company is drilling for oil.
- Şirketi petrol sondajı yapıyor.
- The company has a capital of 500,000 pounds.
- Şirketin 500,000 pound sermayesi vardır.
- The company is promoting a new car on TV.
- Şirket, televizyonda yeni bir araba tanıtımı yapıyor.
- The company was founded in Boston in 2013.
- Şirket 2013'te Boston'da kuruldu.
- Tom works for a well-known company.
- Tom tanınmış bir şirket için çalışıyor.
- The company scrambled to stay afloat.
- Şirket ayakta kalmak için çabaladı.
- The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
- You're in good company.
- Sen iyi bir şirkettesin.
- How long's Tom been at your company?
- Tom ne kadar süredir şirketinizde?
- Mr Kondo is the most hardworking in his company.
- Bay Kondo şirketindeki en çalışkan kişidir.
- The company is bleeding money.
- Şirket kan kaybediyor.
- Do you know his status in the company?
- Şirketteki durumunu biliyor musunuz?
- The company has hard and fast rules against lateness.
- Şirketin geç kalmaya karşı katı ve hızlı kuralları var.
- The executive committee appointed him the president of the company.
- Yürütme komitesi onu şirketin başkanlığına atadı.
- Tom's design saved the company millions of dollars.
- Tom'un tasarımı şirkete milyonlarca dolar kazandırdı.
- The company's going to go bankrupt really soon.
- Şirket yakında gerçekten iflas edecek.
- What did the company do?
- Şirket ne yaptı?
- Have you ever managed a company?
- Hiç bir şirketi yönettiniz mi?
- Don't put the company in danger.
- Şirketi tehlikeye atmayın.
- Tom certainly seems to enjoy Mary's company.
- Tom kesinlikle Mary'nin şirketinden hoşlanıyor gibi görünüyor.
- He runs a company in Meguro.
- O, Meguro'da bir şirket işletir.
- He works at the company seven days a week.
- O, haftada yedi gün şirkette çalışmaktadır.
- Tom took the early retirement package the company offered.
- Tom şirketin önerdiği erken emeklilik paketini kabul etti.
- It's a big company.
- Büyük bir şirket.
- Tom offered Mary a position at his company.
- Tom, Mary'ye şirketinde bir iş teklif etti.
- Tom is working at this company now, isn't he?
- Tom şimdi bu şirkette çalışıyor, değil mi?
- Tom Jackson doesn't run this company.
- Tom Jackson bu şirketi işletmiyor.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük zorluklara karşı çetin bir mücadelenin ardından nihayet şirketi yeniden ayağa kaldırdılar.
- He has taken charge of his father's company.
- Babasının şirketinin başına geçti.
- I'd be very thankful if I could make a reservation for a room that has good access to your company.
- Şirketinize iyi erişimi olan bir yer için bir rezervasyon yapabilirsem çok minnettar olurum.
- Our ownership in the company is 60%.
- Şirketteki hissemiz %60.
- I expect to receive an email from the company today.
- Bugün şirketten bir e-posta almayı bekliyorum.
- This company has many business dealings abroad.
- Bu şirketin yurtdışında birçok işi var.
- The company was founded in 1974.
- Şirket, 1974 yılında kurulmuştur.
- The company produces soy sauce and other food products.
- Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünleri üretiyor.
- The company is in financial difficulties.
- Şirket maddi zorluklar içinde.
- Last year, the company was sold to private investors.
- Şirket geçen yıl özel yatırımcılara satıldı.
- In the speech, he referred to the strength of the company.
- Konuşmasında, şirketin gücünden bahsetti.
- Tom works for a large company.
- Tom büyük bir şirket için çalışıyor.
- The workers at Tom's company are demanding shorter working hours.
- Tom'un şirketindeki işçiler daha kısa çalışma saatleri talep ediyor.
- Tom will be in good company.
- Tom iyi bir şirkette olacak.
- This company is listed on the London Stock Exchange.
- Bu şirket Londra Borsası'nda işlem görüyor.
- She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
- What's the name of the company where Tom works?
- Tom'un çalıştığı şirketin adı ne?
- He is still on the payroll of the company.
- Hâlâ şirketten maaş alıyor.
- Tom offered Mary a position at his company.
- Tom, Mary'ye şirketinde bir pozisyon teklif etti.
- Tom's company deals in plastic.
- Tom'un şirketi plastik işiyle uğraşıyor.
- Their company guarantee is for thirty days.
- Şirketlerinin garantisi otuz gün.
- Tom currently works for his father's company.
- Tom şu anda babasının şirketinde çalışıyor.
- Two thirds of the employees of this company are engineers.
- Bu şirkette çalışanların üçte ikisi mühendis.
- No one in this company can do secret things.
- Bu şirkette kimse gizli şeyler yapamaz.
- For the new year, Liu's company gives every employee a bag of flour.
- Yeni Yılda, Liu'nun şirketi her çalışanına bir torba un verir.
- The president of the company, to whom I introduced you last Friday, wants to see you again.
- Geçen Cuma seninle tanıştırdığım şirket başkanı seni tekrar görmek istiyor.
- Sami worked for a company that sold building materials.
- Sami inşaat malzemeleri satan bir şirket için çalıştı.
- Tom doesn't run this company.
- Bu şirketi Tom yönetmiyor.
- A Chinese company has bought one of the most famous hotels in New York.
- Çinli bir şirket New York'un en ünlü otellerinden birini satın aldı.
- Tom works for a tech company in Silicon Valley.
- Tom, Silikon Vadisi'nde bir teknoloji şirketinde çalışıyor.
- This isn't a very good company.
- Bu çok iyi bir şirket değil.
- We have to face the fact that the company is losing money.
- Şirketin para kaybettiği gerçeği ile yüzleşmek zorundayız.
Show More (1112)
|
