1 |
cooperative |
işbirlikçi |
n. |
|
- Let me remind you, in this context, that we have hitherto been highly cooperative.
- Bu bağlamda bugüne kadar son derece işbirlikçi bir tutum sergilediğimizi de hatırlatmak isterim.
- Let me remind you, in this context, that we have hitherto been highly cooperative.
- Bu bağlamda, şimdiye kadar son derece işbirlikçi olduğumuzu hatırlatmama izin verin.
- Tom isn't cooperative.
- Tom işbirlikçi değil.
- Tom wants to be cooperative.
- Tom işbirlikçi davranmak istiyor.
- Tom has been quite cooperative.
- Tom oldukça işbirlikçi.
- Tom thought Mary was cooperative.
- Tom, Mary'nin işbirlikçi olduğunu düşünüyordu.
- Tom said he thought Mary wasn't as cooperative as she should've been.
- Tom, Mary'nin olması gerektiği kadar işbirlikçi olmadığını düşündüğünü söyledi.
- I wanted to be cooperative.
- İşbirlikçi olmak istedim.
- Tom is quite cooperative.
- Tom oldukça işbirlikçi.
- Tom thought Mary wasn't being very cooperative.
- Tom, Mary'nin çok işbirlikçi olmadığını düşündü.
- I suggest you be a little more cooperative.
- Biraz daha işbirlikçi olmanı öneriyorum.
- Tom wasn't very cooperative.
- Tom pek işbirlikçi değildi.
- Tom has been extremely cooperative.
- Tom son derece işbirlikçi davrandı.
- Tom should've been more cooperative.
- Tom daha işbirlikçi olmalıydı.
- I think Tom is cooperative.
- Ben Tom'un işbirlikçi olduğunu düşünürüm.
- Tom has been very cooperative.
- Tom çok işbirlikçiydi.
- Tom won't be cooperative.
- Tom işbirlikçi olmayacak.
- I suggest you be a little more cooperative.
- Biraz daha işbirlikçi olmanızı öneririm.
- I tried to be cooperative.
- İşbirlikçi olmaya çalıştım.
- Tom thought Mary would be cooperative.
- Tom, Mary'nin işbirlikçi davranacağını düşündü.
- Tom has been extremely cooperative.
- Tom son derece işbirlikçiydi.
- Were you cooperative?
- Sen işbirlikçi miydin?
- Tom didn't think Mary was cooperative.
- Tom, Mary'nin işbirlikçi olduğunu düşünmüyordu.
- I thought Tom was cooperative.
- Tom'un işbirlikçi olduğunu sanıyordum.
- I was cooperative.
- İşbirlikçiydim.
- Tom is very cooperative.
- Tom çok işbirlikçi.
Show More (23)
|
2 |
cooperative |
kooperatif |
n., adj. |
|
- We have a very well-established cooperative sector in my own region of England.
- Kendi bölgem olan İngiltere'de çok köklü bir kooperatif sektörümüz var.
- Cooperatives are an important part of that social economy.
- Kooperatifler sosyal ekonominin önemli bir parçasıdır.
- The number of cooperatives concerned in Europe is anything but negligible.
- Avrupa'da söz konusu olan kooperatiflerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil.
- The number of cooperatives concerned in Europe is anything but negligible.
- Avrupa'da söz konusu kooperatiflerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil.
- The draft has the agreement of representatives of the cooperative sector as a whole, as we have heard.
- Duyduğumuz üzere taslak, kooperatif sektörünün temsilcilerinin tamamının onayını almıştır.
- I thought Tom was cooperative.
- Tom'un kooperatif olduğunu sanıyordum.
- Tom should've been more cooperative.
- Tom daha kooperatif olmalıydı.
- Tom said he thought Mary would be cooperative.
- Tom, Mary'nin kooperatif olacağını düşündüğünü söyledi.
Show More (5)
|
3 |
cooperative |
iş birliği yapan |
adj. |
|
- Moreover, the Treaty and the Pact do not distinguish between cooperative and uncooperative countries.
- Ayrıca Antlaşma ve Pakt, iş birliği yapan ve yapmayan ülkeler arasında bir ayrım yapmamaktadır.
- Tom is likely going to be cooperative.
- Tom muhtemelen iş birliği yapacak.
- Tom said that he'd been cooperative.
- Tom iş birliği yaptığını söyledi.
- They were cooperative.
- İş birliği yapıyorlardı.
- He wasn't cooperative.
- İş birliği yapmadı.
- Tom said that he'd be cooperative.
- Tom iş birliği yapacağını söyledi.
- Tom was cooperative, but Mary wasn't.
- Tom iş birliği yapıyordu ama Mary yapmıyordu.
Show More (4)
|
4 |
cooperative |
yardımcı |
adj. |
|
- Tom won't be cooperative.
- Tom yardımcı olmayacak.
- Tom will be cooperative.
- Tom yardımcı olacak.
- Tom thinks Mary will be cooperative.
- Tom, Mary'nin yardımcı olacağını düşünüyor.
- Tom thought Mary was cooperative.
- Tom Mary'nin yardımcı olduğunu düşündü.
- I tried to be cooperative.
- Yardımcı olmaya çalıştım.
- Tom didn't think Mary was cooperative.
- Tom Mary'nin yardımcı olduğunu düşünmedi.
- Tom is very cooperative.
- Tom çok yardımcıdır.
Show More (4)
|
5 |
cooperative |
iş birliği |
n. |
|
- Is it just to suit two DGs which could not come up with a cooperative proposal?
- İş birliğine dayalı bir teklifle gelemeyen iki Genel Müdürlüğe uymak için mi?
- Our University signed a cooperative protocol to join the "Researcher Training Program for the Defense Industry".
- Üniversitemiz imzaladığı iş birliği protokolü ile "Savunma Sanayiine Araştırmacı Yetiştirme Programı"na dahil oldu.
Show More (-1)
|
6 |
cooperative |
yardımsever |
adj. |
|
- Tom wasn't cooperative.
- Tom yardımsever değildi.
- Tom has been quite cooperative.
- Tom oldukça yardımseverdi.
Show More (-1)
|
7 |
cooperative |
yardıma hazır |
adj. |
|
- Being cooperative with clients is the best policy.
- Müşterilere yardıma hazır olmak en iyi politikadır.
Show More (-2)
|
8 |
cooperative |
kooperatif |
adj. |
|
- They aim to start a cooperative store.
- Bir kooperatif mağazası açmayı hedefliyorlar.
Show More (-2)
|
9 |
cooperative |
kooperatif |
n. |
|
- The workers' cooperative can be a modern alternative for them.
- İşçi kooperatifi onlar için modern bir alternatif olabilir.
Show More (-2)
|
10 |
cooperative |
işbirliği |
adj. |
|
- The cooperative efforts of the police and the community work well.
- Polis ve toplumun işbirliği çabaları iyi sonuç veriyor.
Show More (-2)
|
11 |
cooperative |
ortak |
adj. |
|
- We must work in a cooperative manner with industry, ministers and other organisations to seek a common solution.
- Ortak bir çözüm bulmak için endüstri, bakanlar ve diğer kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmalıyız.
Show More (-2)
|