cosmopolitan - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
cosmopolitan kozmopolit adj.
  • Clearly, the moralists of cosmopolitan 'right-thinking' have learnt or understood absolutely nothing.
  • Açıkça görülüyor ki, kozmopolit 'doğru düşünme' ahlakçıları hiçbir şey öğrenmemiş ya da anlamamışlar.
  • This is a cosmopolitan city.
  • Burası kozmopolit bir şehir.
  • This city is not cosmopolitan at all.
  • Bu şehir hiç kozmopolit değil.
Show More (3)
cosmopolitan (dergi) cosmopolitan n.
  • She loves reading Cosmopolitan.
  • Cosmopolitan dergisini okumayı seviyor.
Show More (-2)
cosmopolitan geniş görüşlü adj.
  • Her cosmopolitan outlook was shaped by her extensive travels.
  • Geniş bakış açısını, yaptığı kapsamlı seyahatler sayesinde kazandı.
Show More (-2)
cosmopolitan dünya vatandaşı n.
  • The cosmopolitan visited numerous countries.
  • Dünya vatandaşı, çok sayıda ülkeyi ziyaret etti.
Show More (-2)
cosmopolitan çok kültürlü adj.
  • New York City is known for its cosmopolitan atmosphere.
  • New York, çok kültürlü yapısıyla tanınan bir şehirdir.
Show More (-2)