The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	differ from (someone or something)	(birinden/bir şeyden) farklı olmak	v.
	On these we have distinct policies which are well known and differ from those of the majority of this Parliament. Bu konularda, iyi bilinen ve Parlamento çoğunluğunun görüşlerinden farklı olan farklı politikalarımız var. On these we have distinct policies which are well known and differ from those of the majority of this Parliament. Bu konularda iyi bilinen ve bu Parlamentonun çoğunluğunun sahip olduğundan farklı olan net politikalarımız mevcuttur. I have nothing, of course, against Mrs McKenna’s opinions, which are bound to differ from my own. Elbette Bayan McKenna'nın benimkinden farklı olması kaçınılmaz olan görüşlerine karşı değilim. The illustrations may differ from the actual accessories. Resimler gerçek aksesuarlardan farklı olabilir. Actual exam questions will differ from those below. Gerçek sınav soruları aşağıdakilerden farklı olacaktır. It can be difficult for students to empathize with people who differ from themselves. Öğrencilerin kendilerinden farklı olan insanlarla empati kurmaları zor olabilir. Learn more about how these types differ from one another. Bu türlerin birbirinden nasıl farklı olduğu hakkında daha fazla bilgi edinin. Search Console data may differ from the data displayed in other tools, such as Google Analytics. Search Console verileri, Google Analytics gibi diğer araçlarda görüntülenen verilerden farklı olabilir. This person can differ from the person first assigned to the task. Bu kişi, göreve ilk atanan kişiden farklı olabilir. When the immune system is fighting something, the number of white and red blood cells will differ from normal levels. Bağışıklık sistemi bir şeyle savaşırken, beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin sayısı normal seviyelerden farklı olacaktır. The name of the file may differ from the name of PCI. Dosyanın adı PCI adından farklı olabilir. The real Galaxy Note 9 will differ from this one, for sure. Gerçek Galaxy Note 9'un bundan farklı olacağı kesin. Their hours may sometimes differ from those of the main business. Çalışma saatleri bazen ana işletmenin çalışma saatlerinden farklı olabilir. The actual operating life of the product may differ from the MTTF. Ürünün gerçek çalışma ömrü MTTF'den farklı olabilir. The box design you receive may differ from that shown in the image above. Aldığınız kutu tasarımı yukarıdaki resimde gösterilenden farklı olabilir. A laboratory pathologist examines a sample of the cancer to determine how much cancer cells differ from the healthy cells. Bir laboratuvar patoloğu, kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden ne kadar farklı olduğunu belirlemek için kanser örneğini inceler. Let's check why your answers differ from mine. Cevaplarının neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim. Let's check why your answers differ from mine. Cevaplarınızın neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim. Show More (15)
2	differ from (someone or something)	(birinden/bir şeyden) ayrılmak	v.
	It is precisely in that respect that we differ from NATO. İşte tam da bu açıdan NATO'dan ayrılıyoruz. I differ from you on that point. Seninle bu konuda ayrılıyoruz. Human beings differ from other animals in that they can speak and laugh. İnsan konuşabilmesi ve gülebilmesi ile diğer hayvanlardan ayrılır. Englishmen differ from Americans only in the language they speak. İngilizler Amerikalılardan sadece konuştukları dille ayrılırlar. Show More (1)