| 1 |
disability |
sakatlık |
n. |
|
- Poverty reduction goes hand in hand with the war against disease, disability and death.
- Yoksulluğun azaltılması hastalık, sakatlık ve ölüme karşı savaşla el ele gider.
- Poor water leads to disease and disability and to death and, of course, the loss of a productive workforce.
- Kötü su hastalıklara, sakatlıklara, ölümlere ve tabii ki üretken işgücünün kaybına yol açar.
- According to these disability records, she hasn't worked since.
- Bu sakatlık kayıtlarına göre o zamandan beri çalışmıyor.
- In some cases, these can lead to disability or early death.
- Bazı durumlarda, bunlar sakatlığa veya erken ölüme neden olabilir.
- I have a disability.
- Bir sakatlığım var.
- Schistosomiasis is a tropical disease that affects millions of people and may lead to severe disabilities or even death.
- Şistozomiazis milyonlarca insanı etkileyen ve ağır sakatlıklara ve hatta ölüme yol açabilen tropikal bir hastalıktır.
- The World Health Organization says alcohol abuse is the third leading cause of death and disability in the world.
- Dünya Sağlık Örgütü alkol bağımlılığının dünyada ölüm ve sakatlığa yol açan nedenler arasında üçüncü sırada yer aldığını belirtmektedir.
- The World Health Organization says alcohol abuse is the third leading cause of death and disability in the world.
- Dünya Sağlık Örgütü alkolün kötü kullanımının dünyada ölümün ve sakatlığın önde gelen üçüncü sebebi olduğunu söylüyor.
- Schistosomiasis is a tropical disease that affects millions of people and may lead to severe disabilities or even death.
- Şistozomiyaz milyonlarca insanı etkileyen ve ciddi sakatlıklara hatta ölüme yol açabilen tropikal bir hastalıktır.
- Stupidity is not a disability!
- Aptallık bir sakatlık değildir!
Show More (7)
|
| 2 |
disability |
engellilik |
n. |
|
- The metro was made suitable for people with disabilities.
- Metro engelliler için uygun hale getirildi.
- I look forward to seeing further directives, perhaps starting with disability.
- Belki de engellilikle başlayacak daha fazla yönerge görmeyi dört gözle bekliyorum.
- This report confirms that the issue of disability is an issue with political, social and economic aspects.
- Bu rapor, engellilik konusunun siyasi, sosyal ve ekonomik yönleri olan bir mesele olduğunu teyit etmektedir.
- My final comment concerns the possible disability directive.
- Son yorumum olası engellilik direktifiyle ilgili.
- It also underlines the need to mainstream disability issues into all policies.
- Ayrıca, engellilik konularının tüm politikalarda ana akımlaştırılması ihtiyacının da altını çizmektedir.
Show More (2)
|
| 3 |
disability |
engel |
n. |
|
- Having a disability doesn't mean that you can't attend school.
- Engelli olmanız okula gidemeyeceğiniz anlamına gelmez.
Show More (-2)
|
| 4 |
disability |
(abd) engelli maaşı |
n. |
|
- John has been living on disability for five years.
- John beş yıldır engelli maaşıyla yaşıyor.
Show More (-2)
|
| 5 |
disability |
maluliyet |
n. |
|
- According to these disability records, she hasn't worked since.
- Maluliyet kayıtlarına göre, o zamandan beri çalışmamış.
Show More (-2)
|
