disappear - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
disappear kaybolmak v.
  • Indeed, it disappeared over the horizon more or less completely.
  • Gerçekten de ufukta aşağı yukarı tamamen kayboldu.
  • About three weeks ago, I received a telephone call from Brussels, telling me that Vlad Cubreacov had disappeared.
  • Yaklaşık üç hafta önce Brüksel'den Vlad Cubreacov'un kaybolduğunu bildiren bir telefon aldım.
  • My card has disappeared.
  • Kartım kayboldu.
Show More (128)
disappear ortadan kaybolmak v.
  • My bike disappeared without a trace.
  • Motosikletim hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
  • The person who had sat in my office and with whom I had talked warmly and companionably about politics had disappeared.
  • Ofisimde oturan ve siyaset hakkında sıcak ve dostane bir şekilde konuştuğum kişi ortadan kaybolmuştu.
  • Money should not be able to disappear, as has been the case.
  • Para, şimdiye kadar olduğu gibi ortadan kaybolamamalıdır.
Show More (76)
disappear yok olmak v.
  • Mammoths disappeared about 10,500 years ago.
  • Mamutlar yaklaşık 10.500 yıl önce yok olmuştur.
  • It is in our interest that this legacy should disappear.
  • Bu mirasın yok olması bizim çıkarımıza olacaktır.
  • The strong, broad-based peace camp there has not disappeared, but it has been reduced.
  • Oradaki güçlü, geniş tabanlı barış kampı yok olmadı ama azaldı.
Show More (28)
disappear ortadan kalkmak v.
  • Politically speaking, they have always been considered transitory and due to disappear at a certain moment.
  • Siyasi olarak konuşursak, her zaman geçici ve belirli bir anda ortadan kalkacakları düşünüldü.
  • The ecological aspects will clearly disappear in the future.
  • Ekolojik boyutların gelecekte ortadan kalkacağı açıktır.
  • It has been calculated that 20% of distributors may disappear with associated job losses.
  • Distribütörlerin %20'sinin ilgili iş kayıplarıyla birlikte ortadan kalkabileceği hesaplanmıştır.
Show More (23)
disappear aniden kaybolmak v.
  • Emails have started suddenly disappearing from my inbox.
  • Gelen kutumdaki e-postalar aniden kaybolmaya başladı.
  • You've blocked me on Facebook, and now you suddenly disappear.
  • Beni Facebook'ta engelledin ve şimdi aniden kayboluyorsun.
  • He disappeared suddenly under very mysterious circumstances.
  • O, çok gizemli şartlar altında aniden kayboldu.
Show More (1)
disappear ortalıktan kaybolmak v.
  • You have to disappear.
  • Ortalıktan kaybolmalısın.
  • Tom suddenly disappeared.
  • Tom birden ortalıktan kayboldu.
Show More (-1)
disappear gözden kaybolmak v.
  • The cat disappeared behind the couch.
  • Kedi kanepenin arkasında gözden kayboldu.
Show More (-2)
disappear ortadan kaldırmak v.
  • We know we shall not be able to make all the difficulties simply disappear by waving a magic wand.
  • Sihirli bir değnek sallayarak tüm zorlukları ortadan kaldıramayacağımızı biliyoruz.
Show More (-2)
disappear kayıplara karışmak v.
  • Tom disappeared into thin air.
  • Tom kayıplara karıştı.
Show More (-2)