| 1 |
discern |
ayırt etmek |
v. |
|
- I would agree with this, but nevertheless, confidence has to be discerning.
- Buna katılıyorum, ancak yine de güvenin ayırt edici olması gerekiyor.
- Only then can we really discern what works and what does not.
- Ancak o zaman neyin işe yarayıp neyin yaramadığını gerçekten ayırt edebiliriz.
- He can't discern fact from fiction.
- Gerçekle kurguyu ayırt edemiyor.
Show More (0)
|
| 2 |
discern |
fark etmek |
v. |
|
- There are, however, areas in which it is harder to discern this achievement.
- Ancak bu başarıyı fark etmenin daha zor olduğu alanlar da var.
- What we have to do is discern the trend and react accordingly.
- Yapmamız gereken şey eğilimi fark etmek ve buna göre tepki vermektir.
- What we have to do is discern the trend and react accordingly.
- Yapmamız gereken, eğilimi fark etmek ve buna göre tepki vermektir.
Show More (0)
|
| 3 |
discern |
anlamak |
v. |
|
- We must strive to discern Europe's role, on every question, not just Iraq.
- Sadece Irak konusunda değil, her konuda Avrupa'nın rolünü anlamaya çalışmalıyız.
- Only then can we really discern what works and what does not.
- Ancak o zaman neyin işe yarayıp neyin yaramadığını gerçekten anlayabiliriz.
Show More (-1)
|
