|
- There is a need for clear, transparent rules that do not discriminate against anyone tendering for these contracts.
- Bu ihaleler için teklif veren hiç kimseye karşı ayrımcılık yapmayan açık ve şeffaf kurallara ihtiyaç vardır.
- It sets enlargement in an unrealistic financial framework that discriminates against the accession countries.
- Genişlemeyi, katılım ülkelerine karşı ayrımcılık yapan gerçekçi olmayan bir mali çerçeveye oturtuyor.
- It has also discriminated against Cyprus, creating further doubts about what will actually happen there.
- Ayrıca Kıbrıs'a karşı ayrımcılık yaparak orada gerçekte ne olacağı konusunda daha fazla şüphe yaratmıştır.
- They're discriminated against.
- Onlara karşı ayrımcılık yapılıyor.
- Some companies discriminate against women who are pregnant or who say that they intend to have children.
- Bazı şirketler hamile olan ya da çocuk sahibi olmak istediğini söyleyen kadınlara karşı ayrımcılık yapıyor.
- They are discriminated against.
- Onlara karşı ayrımcılık yapılıyor.
- This law discriminates against Muslims.
- Bu yasa Müslümanlara karşı ayrımcılık yapıyor.
Show More (4)
|