| 1 |
disturbed |
rahatsız |
adj. |
|
- We are deeply disturbed by the fires.
- Yangınlardan son derece rahatsızız.
- I was really disturbed.
- Gerçekten rahatsız olmuştum.
- Are we disturbing you?
- Seni rahatsız mı ediyoruz?
- Tom seems genuinely disturbed by all this.
- Tom tüm bunlardan gerçekten rahatsız olmuş görünüyor.
- You won't get anywhere by talking with a disturbed individual like that.
- Öyle rahatsız bir bireyle konuşarak bir yere varamazsın.
- Am I disturbing you?
- Seni rahatsız mı ediyorum?
- Tom seemed disturbed.
- Tom rahatsız görünüyordu.
- You won't get anywhere by arguing with such a disturbed individual.
- Böyle rahatsız biriyle tartışarak bir yere varamazsınız.
- He feels disturbed.
- Rahatsız hissediyor.
- I was really disturbed.
- Gerçekten rahatsız oldum.
- I was profoundly disturbed by this news.
- Ben bu haberden derinden rahatsız oldum.
- He is disturbed.
- O rahatsız.
- He feels disturbed.
- O rahatsız hissediyor.
- Tom looks disturbed.
- Tom rahatsız görünüyor.
- I'm very disturbed by this.
- Bundan çok rahatsız oldum.
- Tom is disturbed.
- Tom rahatsızdır.
- You won't get anywhere arguing with a disturbed individual like that.
- Böyle rahatsız biriyle tartışarak bir yere varamazsın.
- Tom seems disturbed.
- Tom rahatsız görünüyor.
- Tom is deeply disturbed.
- Tom çok rahatsız.
- Tom is very disturbed.
- Tom çok rahatsız.
- It's pointless to argue with a disturbed individual like that.
- Böyle rahatsız biriyle tartışmak anlamsız.
- You won't get anywhere by talking with a disturbed individual like that.
- Böyle rahatsız bir kişiyle konuşarak bir yere varamazsınız.
- Tom is disturbed.
- Tom rahatsız.
Show More (20)
|
| 2 |
disturbed |
bozulmuş |
adj. |
|
- A whole series of personal and interpersonal relationships have been greatly disturbed.
- Bir dizi kişisel ve kişiler arası ilişki büyük ölçüde bozuldu.
- Due to the typhoon, the train schedule was disturbed and all the trains were jam-packed.
- Tayfun nedeniyle tren tarifesi bozulmuştu ve tüm trenler tıka basa doluydu.
- The radio is disturbed by noises.
- Radyo, seslerden bozuluyor.
- The silence in the library was disturbed by the ringing of a cell phone.
- Kütüphanedeki sessizlik bir cep telefonunun çalmasıyla bozuldu.
Show More (1)
|
| 3 |
disturbed |
engelli |
adj. |
|
- This clinic is for mentally disturbed soldiers.
- Bu klinik zihinsel engelli askerler içindir.
Show More (-2)
|
