|
- DNA is a complex molecule that carries genetic information.
- DNA, genetik bilgi taşıyan karmaşık bir moleküldür.
- Traceability rules should be established so that this is done even when the presence of GMO DNA cannot be identified.
- GDO DNA'sının varlığı tespit edilemediğinde bile bunun yapılabilmesi için izlenebilirlik kuralları oluşturulmalıdır.
- We see a danger, for example, in the uncontrolled use of DNA testing.
- Örneğin DNA testlerinin kontrolsüz kullanımında bir tehlike görüyoruz.
- If these patents are awarded, this US company will have a monopoly on the BRCA gene and consequently on the DNA test.
- Bu patentler alınırsa bu ABD şirketi BRCA geni ve dolayısıyla DNA testi üzerinde tekel sahibi olacaktır.
- These do contain residues of modified DNA in a verifiable manner.
- Bunlar doğrulanabilir bir şekilde değiştirilmiş DNA kalıntıları içermektedir.
- Research has shown that transgenic DNA from GM animal feed is not found in milk, meat and eggs.
- Araştırmalar, GD hayvan yemlerinden elde edilen transgenik DNA'nın süt, et ve yumurtada bulunmadığını göstermiştir.
- These amendments restrict the traceability requirements to products demonstrably containing DNA and proteins.
- Bu değişiklikler, izlenebilirlik gerekliliklerini DNA ve protein içerdiği kanıtlanabilir ürünlerle sınırlandırmaktadır.
- These include using DNA tests against migrants and also the public health argument.
- Bunlar arasında göçmenlere karşı DNA testlerinin kullanılması ve kamu sağlığı argümanı da yer almaktadır.
- Offering DNA testing is either a cross-border service, or DNA tests are products traded in the internal market.
- DNA testi sunmak ya sınır ötesi bir hizmettir ya da DNA testleri iç pazarda ticareti yapılan ürünlerdir.
- In other words, if anyone ever dreams about ethnically clean areas, they will look like DNA diagrams.
- Başka bir deyişle eğer birileri etnik açıdan temiz bölgeler hayal ederse bunlar DNA diyagramlarına benzeyecektir.
- DNA tests are not services like any other.
- DNA testleri diğerleri gibi bir hizmet değildir.
- These do contain residues of modified DNA in a verifiable manner.
- Bunlar doğrulanabilir bir şekilde değiştirilmiş DNA kalıntıları içeriyor.
- If the end product contains no DNA or genetically modified protein, there is no point in attaching a GMO label to it.
- Eğer nihai ürün DNA ya da genetiği değiştirilmiş protein içermiyorsa, ona GDO etiketi iliştirmenin bir anlamı yoktur.
- A DNA test proved he was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu kanıtladı.
- Modern DNA analysis has exonerated many people on death row in the US.
- Modern DNA analizleri, ABD'de birçok kişiyi temize çıkardı.
- Modern DNA analysis has exonerated many people on death row in the US.
- Modern DNA analizleri ABD'de idam mahkumu olan birçok kişiyi temize çıkardı.
- Lieutenant Dan Anderson carefully collected samples for DNA testing.
- Teğmen Dan Anderson DNA testi için örnekleri dikkatlice topladı.
- Many people uphold the stance that 95% of DNA is junk.
- Birçok kişi DNA'nın % 95'inin önemsiz olduğu görüşünü savunur.
- DNA is extracted from a blood sample.
- DNA kan örneğinden elde edilir.
- DNA tests showed he was innocent.
- DNA testleri onun masum olduğunu gösterdi.
- A DNA test showed he was innocent.
- DNA testi masum olduğunu gösterdi.
- In contrast to DNA, which only occurs in the nucleus, RNA is also found in the cytoplasm.
- Sadece çekirdekte bulunan DNA'nın aksine, RNA sitoplazmada da bulunur.
- DNA is extracted from a blood sample.
- DNA bir kan örneğinden elde edilir.
- The entire colony will inherit the mutant DNA.
- Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacak.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan kurtardı.
- They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
- Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
- The DNA here doesn't exonerate Tom.
- Buradaki DNA Tom'u temize çıkarmıyor.
- The DNA here doesn't exonerate Tom.
- Buradaki DNA Tom'u aklamıyor.
- Francis Crick was one of the discoverers of DNA's structure.
- Francis Crick DNA'nın yapısını keşfedenlerden biridir.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan temizledi.
- There are many sentences about DNA, but none about RNA.
- DNA hakkında birçok cümle var ama RNA hakkında hiç yok.
- Sami's DNA was found on the glass.
- Sami'nin DNA'sı bardağın üzerinde bulundu.
- A DNA test showed she was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.
- No DNA evidence was found.
- DNA kanıtı bulunamadı.
- DNA tests showed he was innocent.
- DNA testleri masum olduğunu gösterdi.
- The DNA test cleared him of all charges.
- DNA testi onu tüm suçlamalardan akladı.
- Many people uphold the stance that 95% of DNA is junk.
- Birçok insan DNA'nın %95'inin gereksiz olduğu görüşünü savunuyor.
- A DNA test proved she was innocent.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- Because it's in our DNA.
- Çünkü bu bizim DNA'mızda var.
- Because it's in our DNA.
- Çünkü bu DNA'mızda var.
- A DNA test showed she was innocent.
- DNA testi masum olduğunu gösterdi.
- They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
- Cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için DNA karşılaştırması yaptılar.
- A DNA test proved her innocence.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- In contrast to DNA, which only occurs in the nucleus, RNA is also found in the cytoplasm.
- Sadece çekirdekte olan DNA'nın aksine, RNA da sitoplazmada bulunur.
- Sami's DNA was found on the glove.
- Sami'nin DNA'sı eldivenin üzerinde bulundu.
- A DNA test proved his innocence.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- Francis Crick was one of the discoverers of DNA's structure.
- Francis Crick, DNA'nın yapısını keşfedenlerden biriydi.
- Sami's DNA was found on the glass.
- Bardakta Sami'nin DNA'sı bulundu.
- Tom was shocked to learn that the DNA was Mary's.
- Tom, DNA'nın Mary'ye ait olduğunu öğrenince şok oldu.
- The plasmid and the nucleoid are bacterial components that contain DNA.
- Plazmid ve nükleoid, DNA içeren bakteriyel bileşenlerdir.
- The police detective carefully collected samples for DNA testing.
- Polis dedektifi DNA testi için örnekleri dikkatlice topladı.
- A DNA test showed he was innocent.
- Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.
- A DNA test proved he was innocent.
- DNA testi masum olduğunu kanıtladı.
- It shouldn't be permitted to store samples of DNA.
- DNA örneklerinin depolanmasına izin verilmemelidir.
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
- Sami's DNA was found on the glove.
- Eldivenin üzerinde Sami'nin DNA'sı bulundu.
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler belirli bir DNA dizisinden oluşur.
- It shouldn't be permitted to store samples of DNA.
- DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.
- The entire colony will inherit the mutant DNA.
- Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacaktır.
- There are many sentences about DNA, but none about RNA.
- DNA ile ilgili çok sayıda cümle var, ama RNA ile ilgili hiç yok.
Show More (57)
|
