envy - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
envy kıskanmak v.
  • I do not envy your travel schedule.
  • Seyahat programınızı kıskanmıyorum.
  • I do not envy you your travel schedule.
  • Seyahat programınızı kıskanmıyorum.
  • That is not an enviable position to be in and I do not envy them.
  • İçinde bulundukları durum imrenilecek bir durum değil ve onları kıskanmıyorum.
Show More (59)
envy kıskançlık n.
  • Envy and disparagement are the enemy of success and of a successful enterprise economy.
  • Kıskançlık ve küçümseme, başarının ve başarılı bir girişim ekonomisinin düşmanıdır.
  • To feel envy is a sin.
  • Kıskançlık duymak günahtır.
  • The envious die, but envy never does.
  • Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Show More (9)
envy imrenmek v.
  • She has always envied my good luck.
  • O her zaman bendeki şansa imrenmiştir.
  • I do not envy your travel schedule.
  • Seyahat programınıza imrenmiyorum.
  • By the time the report is presented, you envy them no more.
  • Rapor sunulduğunda, artık onlara imrenmiyorsunuz.
Show More (3)
envy haset etmek v.
  • To feel envy is a sin.
  • Haset etmek günahtır.
  • Don't envy others for their good luck.
  • Bahtları açık diye başkalarına haset etmeyiniz.
  • The envious die, but envy never does.
  • Haset edenler ölür, ama haset asla ölmez.
Show More (0)
envy gıpta n.
  • She stared with envy at Jane's new car.
  • Jane'in yeni arabasına gıpta ile baktı.
Show More (-2)