|
- I am so excited to see you!
- Seni göreceğim için çok heyecanlıyım!
- I'm so excited that my favorite author has a new book coming out in a few weeks.
- En sevdiğim yazarın birkaç hafta içinde yeni bir kitabı çıkacağı için çok heyecanlıyım.
- Tom seems extremely excited.
- Tom çok heyecanlı görünüyor.
- Tom sounded excited.
- Tom'un sesi heyecanlıydı.
- Tom seems to be happy and excited.
- Tom mutlu ve heyecanlı görünüyor.
- Tom didn't seem excited.
- Tom heyecanlı görünmüyordu.
- I'm excited about the challenge.
- Meydan okuma konusunda heyecanlıyım.
- Is anyone else excited about this?
- Bu konuda heyecanlı olan başka biri var mı?
- Layla seemed excited.
- Leyla heyecanlı görünüyordu.
- We're as excited as we can be.
- Olabildiğimiz kadar heyecanlıyız.
- Tom didn't look as excited as Mary.
- Tom, Mary kadar heyecanlı görünmüyordu.
- We're pretty excited about it.
- Bu konuda oldukça heyecanlıyız.
- We're as excited as we can be.
- Olabildiğince heyecanlıyız.
- He's all excited.
- Çok heyecanlı.
- I'm so excited for you!
- Senin için çok heyecanlıyım!
- I wonder why Tom is so excited.
- Tom'un neden bu kadar heyecanlı olduğunu merak ediyorum.
- Sami was so excited.
- Sami çok heyecanlıydı.
- Why are you excited?
- Neden heyecanlısın?
- Tom didn't sound as excited as Mary did.
- Tom'un sesi Mary kadar heyecanlı gelmiyordu.
- Tom was excited to go to the concert.
- Tom konsere gideceği için heyecanlıydı.
- Tom was just as excited as Mary was.
- Tom da Mary kadar heyecanlıydı.
- Sami was so excited to be in that new place.
- Sami o yeni yerde olduğu için çok heyecanlıydı.
- Are you as excited as we are?
- Bizim kadar heyecanlı mısınız?
- I'm pretty excited right now.
- Şu an oldukça heyecanlıyım.
- I was excited to tears.
- Çok heyecanlıydım.
- Layla was so excited.
- Leyla çok heyecanlıydı.
- Tom looks excited.
- Tom heyecanlı görünüyor.
- Meg is excited.
- Meg heyecanlıdır.
- Tom seemed to be pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlı görünüyordu.
- Tom seemed to be excited.
- Tom heyecanlı görünüyordu.
- We're real excited about that.
- Biz bu konuda gerçekten heyecanlıyız.
- He's all excited.
- O tamamen heyecanlı.
- The children were so excited after the party that they couldn't sleep.
- Çocuklar partiden sonra öyle heyecanlıydılar ki uyuyamadılar.
- They were excited at the game.
- Onlar oyunda heyecanlıydı.
- Tom was just as excited as Mary.
- Tom, Mary kadar heyecanlıydı.
- You look excited.
- Heyecanlı görünüyorsun.
- Everybody is excited.
- Herkes heyecanlıdır.
- Tom was just as excited as Mary was.
- Tom da en az Mary kadar heyecanlıydı.
- Tom is really excited about that.
- Tom bunun hakkında gerçekten heyecanlı.
- What's everyone so excited about?
- Herkes ne için bu kadar heyecanlı?
- Why is Tom so excited?
- Tom neden bu kadar heyecanlı?
- We're real excited.
- Gerçekten heyecanlıyız.
- We were so excited that we couldn't sit still.
- O kadar heyecanlıydık ki yerimizde duramıyorduk.
- Tom was pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlıydı.
- We're really excited about it.
- Gerçekten heyecanlıyız.
- I'm still excited.
- Ben hâlâ heyecanlıyım.
- I'm excited about it.
- Bu konuda heyecanlıyım.
- The girls were excited.
- Kızlar heyecanlıydı.
- I'm really, really excited.
- Ben gerçekten, gerçekten heyecanlıyım.
- We're still excited by it.
- Hâlâ o konuda heyecanlıyız.
- I couldn't be more excited.
- Daha heyecanlı olamazdım.
- Tom was so excited.
- Tom öyle heyecanlıydı ki.
- Why is everyone so excited?
- Neden herkes bu kadar heyecanlı?
- Tom was as excited as a schoolboy.
- Tom bir okul çocuğu kadar heyecanlıydı.
- I'm really excited.
- Gerçekten heyecanlıyım.
- Everybody's excited about that.
- Herkes o konuda heyecanlı.
- I'm really excited.
- Çok heyecanlıyım.
- Tom doesn't seem to be as excited as Mary.
- Tom, Mary kadar heyecanlı görünmüyor.
- We're excited.
- Çok heyecanlıyız.
- The kids were excited about the arrival of the circus.
- Çocuklar sirkin gelişi konusunda çok heyecanlıydı.
- We were excited.
- Biz heyecanlıydık.
- Excited girls look pretty sometimes.
- Heyecanlı kızlar bazen güzel görünürler.
- You don't seem to be as excited as Tom seems to be.
- Tom kadar heyecanlı görünmüyorsun.
- We were excited.
- Heyecanlıydık.
- Everybody is really excited.
- Herkes gerçekten heyecanlı.
- Tom didn't sound as excited as Mary.
- Tom'un sesi Mary kadar heyecanlı çıkmadı.
- She's excited but cold on the outside.
- Heyecanlı ama dışarıdan soğuk.
- We were all so excited.
- Hepimiz çok heyecanlıydık.
- We're all excited to get started.
- Başlamak için hepimiz çok heyecanlıyız.
- We were excited to see the game.
- Oyunu görmek için heyecanlıydık.
- They were extremely excited.
- Çok heyecanlıydılar.
- Tom is pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlı.
- Tom was as excited as a schoolboy.
- Tom bir öğrenci gibi heyecanlıydı.
- She was excited.
- O heyecanlıydı.
- I'm excited.
- Çok heyecanlıyım.
- Tom seems excited.
- Tom heyecanlı görünüyor.
- Tom sounded excited.
- Tom heyecanlı görünüyordu.
- I'm excited to go back to Boston.
- Boston'a döneceğim için heyecanlıyım.
- I was so excited.
- Çok heyecanlıydım.
- I'm pretty excited right now.
- Şu anda oldukça heyecanlıyım.
- I'm really, really excited.
- Gerçekten çok heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
- Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- We couldn't be more excited.
- Daha heyecanlı olamazdık.
- I'm excited to try my new pillow!
- Ben yeni yastığımı denemek için heyecanlıyım!
- Tom seems happy and excited.
- Tom mutlu ve heyecanlı görünüyor.
- Tom is pretty excited about it.
- Tom bu konuda oldukça heyecanlı.
- We're real excited.
- Gerçekten çok heyecanlıyız.
- We're all excited.
- Hepimiz heyecanlıyız.
- I'm nervous and excited.
- Gergin ve heyecanlıyım.
- Everybody is really excited.
- Herkes çok heyecanlı.
- I had never eaten any kind of Thai food, so I was pretty excited about going to a Thai restaurant with my grandmother.
- Daha önce hiç Tayland yemeği yememiştim, bu yüzden büyükannemle bir Tayland restoranına gideceğim için oldukça heyecanlıydım.
- We're excited.
- Biz heyecanlıyız.
- Tom was excited about going to the Easter egg hunt.
- Tom Paskalya yumurtası avına gideceği için çok heyecanlıydı.
- I'm so excited.
- Ben çok heyecanlıyım.
- Tom is still excited.
- Tom hala heyecanlı.
- I can't remember the last time I've seen you so excited about something.
- Senin bir şey hakkında bu kadar heyecanlı olduğunu en son ne zaman gördüm hatırlayamıyorum.
- Tom wasn't really excited about that.
- Tom bu konuda pek heyecanlı değildi.
- I'm extremely excited.
- Ben son derece heyecanlıyım.
- We're all pretty excited.
- Biz hepimiz oldukça heyecanlıyız.
- You seem excited.
- Heyecanlı görünüyorsun.
- Tom was so excited.
- Tom çok heyecanlıydı.
- They're not excited.
- Heyecanlı değiller.
- Everyone was excited for Halloween.
- Herkes Cadılar Bayramı için heyecanlıydı.
- I'm excited to go back to Boston.
- Boston'a dönmekten heyecanlıyım.
- Tom is probably still excited.
- Tom muhtemelen hala heyecanlıdır.
- I'm excited to try my new pillow!
- Yeni yastığımı deneyeceğim için heyecanlıyım!
- I think we're all really excited about this.
- Sanırım hepimiz bu konuda gerçekten çok heyecanlıyız.
- Tom is really excited about this.
- Tom bu konuda gerçekten heyecanlı.
- We're real excited about it.
- Bu konuda gerçekten heyecanlıyız.
- I'm pretty excited.
- Oldukça heyecanlıyım.
- Tom seemed to be pretty excited.
- Tom epey heyecanlı görünüyordu.
- Tom looks like he's excited.
- Tom heyecanlı görünüyordu.
- I'm pretty excited.
- Ben oldukça heyecanlıydım.
- They were excited.
- Onlar heyecanlıydı.
- Tom seemed pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlı görünüyordu.
- Tom seems to be excited.
- Tom heyecanlı görünüyor.
- The children are all excited.
- Çocukların hepsi heyecanlı.
- She seems excited.
- Heyecanlı görünüyor.
- She looked excited.
- Heyecanlı görünüyordu.
- I can't believe you're not as excited as I am.
- Benim kadar heyecanlı olmadığına inanamıyorum.
- Tom looks like he's excited.
- Tom heyecanlı gibi görünüyor.
- The audience was excited at the game.
- Seyirciler maçta heyecanlıydılar.
- You don't seem very excited.
- Pek heyecanlı görünmüyorsun.
- Tom wasn't very excited.
- Tom pek heyecanlı değildi.
- I'm kind of excited about this.
- Bu konuda biraz heyecanlıyım.
- We're all excited to get started.
- Hepimiz başlamak için heyecanlıyız.
- We were really excited.
- Çok heyecanlıydık.
- Tom said he's excited.
- Tom heyecanlı olduğunu söyledi.
- Sami was excited about it.
- Sami bu konuda heyecanlıydı.
- Tom was just as excited as Mary.
- Tom da Mary kadar heyecanlıydı.
- I can't remember the last time I've seen you so excited about something.
- Seni en son ne zaman bir şey için bu kadar heyecanlı gördüğümü hatırlamıyorum.
- Tom isn't really excited about that.
- Tom bu konuda pek heyecanlı değil.
- Tom was excited about that.
- Tom bu konuda heyecanlıydı.
- She was just as excited as he was.
- O da en az onun kadar heyecanlıydı.
- We're excited for the Olympics!
- Olimpiyatlar için heyecanlıyız!
- You look excited.
- Heyecanlı görünüyorsunuz.
- The audience was excited at the game.
- Seyirciler oyunda heyecanlıydı.
- I was extremely excited.
- Son derece heyecanlıydım.
- We're excited.
- Heyecanlıyız.
- Tom said I seemed excited.
- Tom heyecanlı göründüğümü söyledi.
- Tom is pretty excited about that.
- Tom bunun hakkında oldukça heyecanlı.
- I think we're all really excited about this.
- Sanırım hepimiz bu konuda çok heyecanlıyız.
- You don't sound very excited.
- Sesin pek heyecanlı gelmiyor.
- We were excited to see the game.
- Maçı izleyeceğimiz için heyecanlıydık.
- Excited girls look pretty sometimes.
- Heyecanlı kızlar hoş görünebilir.
- Tom said Mary is probably still excited.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala heyecanlı olduğunu söyledi.
- I'm excited to get started.
- Başlamak için heyecanlıyım.
- I'm excited about this.
- Bu konuda heyecanlıyım.
- They're all excited.
- Hepsi çok heyecanlı.
- I feel so excited.
- Çok heyecanlı hissediyorum.
- He was just as excited as she was.
- O da en az onun kadar heyecanlıydı.
- Tom is pretty excited, isn't he?
- Tom çok heyecanlı, değil mi?
- I was too excited to look her in the eyes.
- Onun gözlerinin içine bakamayacak kadar heyecanlıydım.
- Are you as excited as we are?
- Bizim kadar heyecanlı mısın?
- Tom is real excited.
- Tom çok heyecanlı.
- Tom always seems to be excited.
- Tom her zaman heyecanlı görünüyor.
- I think everyone was pretty excited.
- Bence herkes oldukça heyecanlıydı.
- Tom is nervous and excited.
- Tom gergin ve heyecanlı.
- You seem excited.
- Heyecanlı görünüyorsunuz.
- The children were so excited after the party that they couldn't sleep.
- Çocuklar partiden sonra o kadar heyecanlıydılar ki, uyuyamadılar.
- Tom is pretty excited about that.
- Tom bu konuda oldukça heyecanlı.
- I was so excited!
- Ben çok heyecanlıydım!
- Sami was excited about it.
- Sami o konuda heyecanlıydı.
- I'm pretty excited about it.
- Bu konuda oldukça heyecanlıyım.
- I'm excited for my housemate's birthday party tomorrow.
- Ev arkadaşımın yarınki doğum günü partisi için heyecanlıyım.
- I was so excited that I could not fall asleep.
- O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- We're real excited about that.
- Bu konuda gerçekten heyecanlıyız.
- I'm too excited to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım.
- The audience was excited at the game.
- Seyirciler oyunda heyecanlıydılar.
- Tom's excited.
- Tom heyecanlı.
- I was pretty excited about it.
- O konuda oldukça heyecanlıydım.
- We were so excited that we couldn't sit still.
- O kadar heyecanlıydık ki yerimizde duramadık.
- I'm not excited about it.
- Bu konuda heyecanlı değilim.
- We're all pretty excited.
- Hepimiz epey heyecanlıyız.
- The kids are all excited.
- Çocukların hepsi heyecanlı.
- Tom is always excited.
- Tom her zaman heyecanlıdır.
- We were really excited.
- Gerçekten heyecanlıydık.
- Tom wasn't really excited about that.
- Tom bunun hakkında gerçekten heyecanlı değildi.
- I am excited at the prospect of seeing her.
- Onu göreceğim için çok heyecanlıyım.
- I'm excited and ready to go.
- Ben heyecanlıyım ve gitmeye hazırım.
- Tom didn't look as excited as Mary.
- Tom Mary kadar heyecanlı görünmüyordu.
- Tom said Mary is probably still excited.
- Tom Mary'nin muhtemelen hâlâ heyecanlı olduğunu söyledi.
- Tom is really excited.
- Tom gerçekten heyecanlı.
- Tom is excited.
- Tom heyecanlıdır.
- Tom didn't seem to be very excited.
- Tom pek heyecanlı görünmüyordu.
- Tom seems extremely excited.
- Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor.
- Tom is all excited.
- Tom çok heyecanlı.
- We were excited as we watched the game.
- Oyunu izlerken heyecanlıydık.
- Tom was slightly excited.
- Tom biraz heyecanlıydı.
- I'm excited to be here.
- Burada olduğum için heyecanlıyım.
- Tom seemed excited.
- Tom heyecanlı görünüyordu.
- I'm excited about learning German.
- Almanca öğrenme konusunda çok heyecanlıyım.
- They're not excited.
- Onlar heyecanlı değil.
- I'm really excited about that.
- Bunun için çok heyecanlıyım.
- I'm so excited.
- Çok heyecanlıyım.
- I was excited.
- Heyecanlıydım.
- Tom sounded as excited as Mary did.
- Tom'un sesi de Mary kadar heyecanlıydı.
- I was so excited that I couldn't sleep a wink.
- O kadar heyecanlıydım ki gözüme uyku girmedi.
- Everybody was so excited.
- Herkes çok heyecanlıydı.
- Are you still excited?
- Hâlâ heyecanlı mısınız?
- Tom was excited, too.
- Tom da heyecanlıydı.
- We're really excited.
- Gerçekten çok heyecanlıyız.
- Tom will be so excited.
- Tom çok heyecanlı olacak.
- Tom was excited, but Mary wasn't.
- Tom heyecanlıydı ama Mary değildi.
- Who's excited?
- Kim heyecanlı?
- Tom is really excited about that.
- Tom bu konuda çok heyecanlı.
- We're pretty excited about that.
- Bu konuda oldukça heyecanlıyız.
- I'm so excited and I just can't hide it.
- Ben çok heyecanlıyım ve şimdi bunu saklayamam.
- Are you excited about being in Italy for the first time?
- İlk kez İtalya'da olmaktan heyecanlı mısınız?
- I'm too excited to sleep.
- Uyuyamayacak kadar heyecanlıyım.
- Tom said I looked excited.
- Tom heyecanlı göründüğümü söyledi.
- Tom is still excited.
- Tom hâlâ heyecanlı.
- We're so excited.
- Biz çok heyecanlıyız.
- I was so excited.
- Ben çok heyecanlıydım.
- I'm extremely excited.
- Son derece heyecanlıyım.
- They're all excited.
- Onların hepsi heyecanlı.
- I'm excited to be here.
- Burada olduğum için çok heyecanlıyım.
- Tom is too excited to sleep.
- Tom uyuyamayacak kadar heyecanlı.
- Tom was really excited about that.
- Tom bunun hakkında gerçekten heyecanlıydı.
- All the audience was excited.
- Tüm seyirciler heyecanlıydı.
- I'm really excited for Tom.
- Tom için gerçekten heyecanlıyım.
- Were you excited?
- Heyecanlı mıydın?
- We're excited for the Olympics!
- Biz Olimpiyatlar için heyecanlıyız!
- The excited woman tried to explain the accident all in one breath.
- Heyecanlı kadın tek bir nefeste kazayı anlatmaya çalıştı.
- I'm excited to be back here.
- Buraya döndüğüm için heyecanlıyım.
- Tom said Mary wasn't excited.
- Tom Mary'nin heyecanlı olmadığını söyledi.
- She seems to be excited.
- Heyecanlı görünüyor.
- They were really excited.
- Onlar gerçekten heyecanlıydı.
- I was so excited that I couldn't fall asleep.
- O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- I'm too excited to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar heyecanlıyım.
- Tom was somewhat excited.
- Tom biraz heyecanlıydı.
- I'm not excited.
- Ben heyecanlı değilim.
- We're excited about that.
- Bu konuda heyecanlıyız.
- I was so excited that I couldn't sleep a wink.
- O kadar heyecanlıydım ki gözümü kırpmadım.
- Is anyone else excited?
- Heyecanlı olan başka biri var mı?
- Tom was too excited to sleep.
- Tom uyuyamayacak kadar heyecanlıydı.
- Everybody's excited about that.
- Herkes bu konuda heyecanlı.
- They were really excited.
- Gerçekten heyecanlıydılar.
- I'm excited about what I do.
- Yaptığım iş konusunda heyecanlıyım.
- Tom wondered why Mary was so excited.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar heyecanlı olduğunu merak ediyordu.
- Tom was really excited about that.
- Tom bu konuda gerçekten heyecanlıydı.
- The excited audience ran into the concert hall.
- Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
- I'm excited either way.
- Her halükarda heyecanlıyım.
- What's everyone so excited about?
- Herkes ne hakkında bu kadar heyecanlı?
- Tom was excited.
- Tom heyecanlıydı.
- We were so excited about that type of success.
- Biz o türde başarı hakkında çok heyecanlıydık.
- They were extremely excited.
- Onlar son derece heyecanlıydılar.
- We're excited about the possibilities.
- Olasılıklar konusunda heyecanlıyız.
- Are you excited?
- Heyecanlı mısın?
- I am not excited any more than you are.
- Ben senden daha heyecanlı değilim.
- I feel so excited.
- Çok heyecanlıyım.
- Tom is too excited to sleep.
- Tom uyumak için çok heyecanlı.
- I'm really excited about this.
- Bu konuda gerçekten heyecanlıyım.
- I'm even more excited now.
- Artık daha da heyecanlıyım.
- I'm so excited and I just can't hide it.
- Çok heyecanlıyım ve bunu saklayamıyorum.
- I am excited at the prospect of seeing her.
- Onu görme olasılığından heyecanlıyım.
- Tom isn't really excited.
- Tom gerçekten heyecanlı değil.
- We are excited about having you on our team.
- Bizim takımımıza katılman konusunda heyecanlıyız.
- I was excited by the promise of reimbursement from my purchase.
- Satın alma işlemimden geri ödeme sözü ile heyecanlıydım.
- Tom is all excited.
- Tom tamamen heyecanlı.
- Are you still excited?
- Hala heyecanlı mısın?
- I was too excited to look her in the eyes.
- Gözlerinin içine bakmak için çok heyecanlıydım.
- Tom was really excited.
- Tom gerçekten heyecanlıydı.
- I think everyone was pretty excited.
- Bence herkes çok heyecanlıydı.
- Even Tom was excited to meet Mary.
- Tom bile Mary ile tanışacağı için heyecanlıydı.
- Layla seemed excited.
- Layla heyecanlı görünüyordu.
- I'm kind of excited, too.
- Ben de biraz heyecanlıyım.
- Tom wasn't really excited.
- Tom gerçekten heyecanlı değildi.
- She seems to be excited.
- O heyecanlı görünüyor.
- We're so excited.
- Çok heyecanlıyız.
- Tom is really excited about it.
- Tom bu konuda gerçekten heyecanlı.
- I'm excited.
- Ben heyecanlıyım.
- Tom seems pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlı görünüyor.
- Are you as excited as we are?
- Sen de bizim kadar heyecanlı mısın?
- The excited woman tried to explain the accident all in one breath.
- Heyecanlı kadın kazayı bir nefeste açıklamaya çalıştı.
- I was excited for the tango lessons.
- Tango dersleri için heyecanlıydım.
- I was pretty excited about it.
- Bu konuda çok heyecanlıydım.
- I'm even more excited now.
- Şimdi daha da heyecanlıyım.
- Layla was so excited.
- Layla çok heyecanlıydı.
- I wonder if Tom is as excited about this as Mary is.
- Acaba Tom da bu konuda Mary kadar heyecanlı mı?
- I'm excited and ready to go.
- Heyecanlıyım ve gitmeye hazırım.
- Tom looked excited.
- Tom heyecanlı görünüyordu.
- I'm not excited.
- Heyecanlı değilim.
- I'm still excited.
- Hâlâ heyecanlıyım.
- Tom didn't seem to be as excited as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar heyecanlı görünmüyordu.
- Tom said Mary wasn't excited.
- Tom, Mary'nin heyecanlı olmadığını söyledi.
- But he was excited too.
- Ama o da heyecanlıydı.
Show More (284)
|
|
- The victory excited us.
- Zafer bizi heyecanlandırdı.
- Man is kind enough when he is not excited by religion.
- İnsan, din tarafından heyecanlandırılmadığı zaman yeterince naziktir.
- The news of her arrival excited the crowd.
- Onun geliş haberi kalabalığı heyecanlandırdı.
- We're excited.
- Heyecanlandık.
- Tom wondered why Mary was so excited.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar heyecanlandığını merak etti.
- I got very excited.
- Çok heyecanlandım.
- I was so excited!
- Çok heyecanlandım!
- Tom got very excited.
- Tom çok heyecanlandı.
- Tom wasn't excited, but Mary was.
- Tom heyecanlanmadı ama Mary heyecanlandı.
- Don't get so excited.
- Bu kadar heyecanlanma.
- Please don't get Tom excited.
- Lütfen Tom'u heyecanlandırma.
- His home run excited the crowd.
- Sayı koşusu kalabalığı heyecanlandırdı.
- Don't get so excited.
- Çok heyecanlanma.
- The game excited lots of people.
- Oyun, birçok insanı heyecanlandırdı.
- What are you getting so excited about?
- Ne konuda bu kadar heyecanlanıyorsun?
- Tom will be so excited.
- Tom çok heyecanlanacak.
- I got all excited.
- Çok heyecanlandım.
- Don't get so excited!
- Çok heyecanlanma!
- As a child I was always very excited the day before a school trip and couldn't sleep.
- Çocukken okul gezilerinden bir gün önce hep çok heyecanlanırdım ve uyuyamazdım.
- The game excited lots of people.
- Oyun, çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- I was so excited that I couldn't fall asleep.
- O kadar heyecanlandım ki uyuyamadım.
- Sami would be so excited.
- Sami çok heyecanlanırdı.
- It's something we're excited about.
- Bu bizi heyecanlandıran bir şey.
- Seeing that she was not excited at the news, she must have known it.
- Haber karşısında heyecanlanmadığına göre, bunu biliyor olmalıydı.
- The sight of blood made her excited.
- Kanın görünüşü onu heyecanlandırdı.
- Linda was wildly excited to learn that her aunt Nancy was coming to visit her.
- Linda, Nancy teyzesinin onu ziyarete geleceğini öğrenince çok heyecanlandı.
- As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
- Heyecanlandıkça daha da hızlı konuşmaya başladı.
- The sight of blood made her excited.
- Kan görmek onu heyecanlandırdı.
- Don't get so excited!
- Bu kadar heyecanlanma!
- Bert's bisexuality was troubling Tom and excited Mary.
- Bert'in biseksüelliği Tom'u rahatsız ediyor ve Mary'yi heyecanlandırıyordu.
- I felt really excited.
- Gerçekten heyecanlandım.
- Why are you excited?
- Neden heyecanlandın?
- Tom seemed to be pretty excited.
- Tom oldukça heyecanlanmış gibiydi.
- I got all excited.
- Tamamen heyecanlandım.
- Sami was so excited to be in that new place.
- Sami o yeni yerde olmak için çok heyecanlanıyordu.
- I got very excited.
- Ben çok heyecanlandım.
- He seems to be very excited.
- Çok heyecanlanmış görünüyor.
- Were you excited?
- Heyecanlandınız mı?
- Don't get too excited.
- Çok heyecanlanma.
- She seems to be very excited.
- Çok heyecanlanmış gibi.
- Everybody is surprised and excited.
- Herkes şaşırdı ve heyecanlandı.
- When she heard it, she got very excited.
- Bunu duyduğunda çok heyecanlandı.
- When she heard it, she got very excited.
- Onu duyduğunda çok heyecanlandı.
- I'm excited to see what Tom does.
- Tom'un ne yaptığını görmek beni heyecanlandırdı.
- Everybody is surprised and excited.
- Herkes şaşırır ve heyecanlanır.
- Tom got a little excited.
- Tom biraz heyecanlandı.
- What are you getting so excited about?
- Neden bu kadar heyecanlandın?
- Aren't you excited?
- Heyecanlanmadın mı?
- Tom doesn't want Mary to get too excited.
- Tom Mary'nin çok heyecanlanmasını istemiyor.
- You must be very excited.
- Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- Tom doesn't want Mary to get too excited.
- Tom, Mary'nin çok heyecanlanmasını istemiyor.
Show More (48)
|
