| 1 |
exhausted |
bitkin |
adj. |
|
- You should get some sleep; you look exhausted.
- Biraz uyusan iyi olur, bitkin görünüyorsun.
- Tom said that he was really exhausted.
- Tom gerçekten bitkin olduğunu söyledi.
- Tom will be exhausted.
- Tom bitkin olacak.
- I don't think Tom was exhausted.
- Tom'un bitkin olduğunu düşünmüyorum.
- I wonder if Tom is exhausted.
- Tom bitkin olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom thinks Mary is exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin olduğunu düşünüyor.
- Tom said he thought Mary would be exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin düşeceğini düşündüğünü söyledi.
- It seemed Tom and Mary were exhausted.
- Tom ve Mary bitkin görünüyordu.
- Tom told everybody he was exhausted.
- Tom herkese bitkin olduğunu söyledi.
- Everyone looks exhausted.
- Herkes bitkin görünür.
- Tom appears exhausted.
- Tom bitkin görünüyor.
- Mary said she thought Tom looked exhausted.
- Mary, Tom'un bitkin göründüğünü düşündüğünü söyledi.
- Tom was obviously exhausted.
- Tom belli ki bitkin düşmüştü.
- Tom and Mary both look worried and exhausted.
- Tom ve Mary endişeli ve bitkin görünüyorlar.
- You're exhausted.
- Sen bitkinsin.
- Tom admitted that he was exhausted.
- Tom bitkin olduğunu itiraf etti.
- Tom said he thought Mary looked exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin göründüğünü düşündüğünü söyledi.
- I was completely exhausted after the hike.
- Yürüyüşten sonra tamamen bitkin düşmüştüm.
- Tom was exhausted.
- Tom bitkindi.
- It seemed that Tom and Mary were exhausted.
- Tom ve Mary bitkin görünüyordu.
- Sophie and Carole are exhausted.
- Sophie and Carole bitkin.
- Tom thought Mary looked exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin göründüğünü düşünüyordu.
- They are exhausted, aren't they?
- Onlar bitkin, değil mi?
- He was exhausted when he got home.
- O, eve vardığında bitkindi.
- I felt exhausted when the game was over.
- Oyun bittiğinde kendimi çok bitkin hissettim.
- They're exhausted.
- Onlar bitkin.
- Tom came home soaking wet and exhausted.
- Tom eve sırılsıklam ve bitkin bir halde geldi.
- Tom told me he's exhausted.
- Tom bana bitkin olduğunu söyledi.
- Tom is always exhausted.
- Tom her zaman bitkin.
- Tom always seems to be exhausted.
- Tom her zaman bitkin gibi görünüyor.
- Tell Tom that I'm exhausted.
- Tom'a bitkin olduğumu söyle.
- Tom always seems to be exhausted.
- Tom her zaman bitkin görünüyor.
- Tom thought Mary would be exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin olacağını düşündü.
- They said they were exhausted.
- Bitkin olduklarını söylediler.
- We were all exhausted.
- Biz hepimiz bitkindik.
- Tom slumped against the wall, exhausted and miserable.
- Tom duvara yaslanmış, bitkin ve mutsuzdu.
- Tom said that Mary looked exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.
- Tom said Mary is exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin olduğunu söyledi.
- I felt exhausted when the game was over.
- Oyun bittiğinde kendimi bitkin hissettim.
- He was exhausted from his long march.
- Uzun yürüyüşünden dolayı bitkin düşmüştü.
- Tom said that Mary was exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin olduğunu söyledi.
- I wonder if Tom is exhausted.
- Acaba Tom bitkin mi?
- Why is Tom so exhausted?
- Neden Tom bu kadar bitkin?
- Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.
- Beth, çok çalışmak zorunda kaldı ve şu anda aç ve bitkin.
- I often feel extremely exhausted.
- Sık sık kendimi aşırı bitkin hissediyorum.
- The Roman troops were exhausted.
- Roma birlikleri bitkin düşmüştü.
- Tom is exhausted, isn't he?
- Tom bitkin, değil mi?
- Tom said I looked exhausted.
- Tom bitkin göründüğümü söyledi.
- I feel exhausted because of jet lag.
- Jet lag yüzünden kendimi bitkin hissediyorum.
- Tom and I are exhausted.
- Tom ve ben bitkin durumdayız.
- Tom said Mary seemed to be exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.
- Tom will likely be exhausted.
- Tom muhtemelen bitkin olacak.
- They said they're exhausted.
- Onlar bitkin olduklarını söylediler.
- Tom says he's exhausted.
- Tom bitkin olduğunu söylüyor.
- Tom sounds exhausted.
- Tom'un sesi bitkin geliyordu.
- I was exhausted after running the race.
- Yarışta koştuktan sonra, bitkindim.
- I think you look exhausted.
- Bence bitkin görünüyorsun.
- Tom thought Mary looked exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin göründüğünü düşündü.
- Tom and Mary look exhausted.
- Tom ve Mary bitkin görünüyor.
- Tom looks exhausted.
- Tom bitkin görünüyor.
- I am completely exhausted.
- Tamamen bitkinim.
- Tom was completely exhausted.
- Tom tamamen bitkindi.
- Tom might be exhausted.
- Tom bitkin olabilir.
- Tom said Mary seemed to be exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.
- You looked exhausted.
- Bitkin görünüyordun.
- Tom told Mary that he was exhausted.
- Tom Mary'ye bitkin olduğunu söyledi.
- Tom thinks Mary is exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin olduğunu düşünüyor.
- Tom seemed to be exhausted.
- Tom bitkin görünüyordu.
- I feel tired and exhausted.
- Yorgun ve bitkin hissediyorum.
- They look exhausted.
- Bitkin görünüyorlar.
- Tom looked exhausted.
- Tom bitkin görünüyordu.
- Tom said Mary looked exhausted.
- Tom Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.
- Tom looks completely exhausted.
- Tom tamamen bitkin görünüyor.
- Tom sounded exhausted.
- Tom'un sesi bitkin geliyordu.
- Tom told me that he thought Mary was exhausted.
- Tom bana Mary'nin bitkin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom said that he was exhausted.
- Tom bitkin olduğunu söyledi.
- Tom saw how exhausted Mary was and told her to go right to bed.
- Tom, Mary'nin ne kadar bitkin olduğunu gördü ve ona hemen yatmasını söyledi.
- After that I was totally exhausted.
- Ondan sonra tamamen bitkindim.
- I'm exhausted right now.
- Şu anda bitkinim.
- Tom said he was utterly exhausted.
- Tom tamamen bitkin olduğunu söyledi.
- Tom knew that I was exhausted.
- Tom bitkin olduğumu biliyordu.
- Tom was completely exhausted.
- Tom tamamen bitkin düşmüştü.
- The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.
- Bize lokantada hizmet eden garson bitkin ve stresli idi.
- You look exhausted.
- Bitkin görünüyorsun.
- It looks like Tom is exhausted.
- Tom bitkin görünüyor.
- You seemed exhausted.
- Sen bitkin görünüyordun.
- Tom said Mary is exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin olduğunu söyledi.
- Tom said he was exhausted.
- Tom bitkin olduğunu söyledi.
- Tom and Mary seem exhausted.
- Tom ve Mary bitkin görünüyorlar.
- Tom is probably going to be exhausted after doing that.
- Tom bunu yaptıktan sonra muhtemelen bitkin olacak.
- Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra odun kestikten sonra kendini bitkin hissetti.
- The mother was exhausted.
- Anne bitkindi.
- Tom and Mary both look worried and exhausted.
- Hem Tom hem de Mary endişeli ve bitkin görünüyordu.
- Tom and Mary are exhausted.
- Tom ve Mary bitkin.
- Tom said he was completely exhausted.
- Tom tamamen bitkin olduğunu söyledi.
- Tom kept working even though he was exhausted.
- Tom bitkin olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- Tom was obviously exhausted.
- Tom belli ki bitkindi.
- Tom and I were exhausted.
- Tom ve ben bitkindik.
- Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.
- Beth, çok sıkı çalışmak zorunda kaldı ve şimdi o, aç ve bitkin.
- Tom said Mary looked exhausted.
- Tom, Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
- Yiyecek eksikliği onu zayıf ve bitkin bıraktı.
- Everyone looks exhausted.
- Herkes bitkin görünüyor.
- Mary works long hours and comes home exhausted.
- Mary uzun saatler çalışır ve eve bitkin gelir.
- Tom said he's exhausted.
- Tom bitkin olduğunu söyledi.
- You don't seem to be as exhausted as Tom seems to be.
- Tom kadar bitkin görünmüyorsun.
- I feel exhausted today.
- Bugün kendimi bitkin hissediyorum.
Show More (103)
|
| 2 |
exhausted |
yorgun |
adj. |
|
- Tom and Mary seem exhausted.
- Tom ve Mary yorgun görünüyorlar.
- I suspect that Tom and Mary are exhausted.
- Tom ve Mary'nin yorgun olduğundan şüpheleniyorum.
- She got home exhausted today.
- Bugün eve yorgun geldi.
- It's obvious that Tom is exhausted.
- Tom'un yorgun olduğu çok açık.
- Even though he was exhausted, he had to go back to work.
- Yorgun olmasına rağmen işe geri dönmek zorunda kaldı.
- You look exhausted.
- Yorgun görünüyorsun.
- They're exhausted.
- Yorgunlar.
- I am too exhausted to walk any more.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- I wonder why Tom is so exhausted.
- Tom'un neden bu kadar yorgun olduğunu merak ediyorum.
- Tom seemed to be exhausted.
- Tom yorgun görünüyordu.
- Tom saw how exhausted Mary was and told her to go right to bed.
- Tom Mary'nin ne kadar yorgun olduğunu gördü ve ona doğruca yatağa gitmesini söyledi.
- Tom said he was completely exhausted.
- Tom tamamen yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was exhausted.
- Tom, Mary'nin yorgun olduğunu söyledi.
- I don't think Tom was exhausted.
- Tom'un yorgun olduğunu sanmıyorum.
- It's obvious that Tom is exhausted.
- Tom'un yorgun olduğu belli.
- They said they're exhausted.
- Yorgun olduklarını söylediler.
- Tom is going to be exhausted when he gets home.
- Tom eve geldiğinde yorgun olacak.
- The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.
- Lokantada bize hizmet eden garson yorgun ve stresliydi.
- Tom is just exhausted.
- Tom sadece yorgun.
- Tom appears exhausted.
- Tom yorgun görünüyor.
- We were exhausted but happy.
- Biz yorgun ama mutluyduk.
- Tom came home soaking wet and exhausted.
- Tom eve sırılsıklam ve yorgun geldi.
- You seemed exhausted.
- Yorgun görünüyordun.
- Tom said that he was exhausted.
- Tom yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was likely to be exhausted.
- Tom muhtemelen Mary'nin yorgun olacağını söyledi.
- I was exhausted.
- Ben yorgundum.
- Tom must be exhausted.
- Tom yorgun olmalı.
- Although I was exhausted, I continued to work.
- Yorgun olmama rağmen çalışmaya devam ettim.
- Tom isn't the only one who's exhausted.
- Tom yorgun olan tek kişi değildir.
- It seemed that Tom and Mary were exhausted.
- Tom ve Mary yorgun görünüyordu.
- Tom is likely to be exhausted.
- Tom muhtemelen yorgun olacak.
- Tom arrived exhausted.
- Tom yorgun argın geldi.
- I'm physically exhausted.
- Fiziksel olarak yorgunum.
- Tom isn't exhausted, but Mary is.
- Tom yorgun değil ama Mary yorgun.
- You looked like you were exhausted.
- Yorgun gibi görünüyordun.
- They look exhausted.
- Onlar yorgun görünüyorlar.
- Tom and Mary both looked exhausted.
- Tom ve Mary yorgun görünüyordu.
- You looked exhausted.
- Yorgun görünüyordun.
- Both Tom and I are exhausted.
- Hem Tom hem de ben yorgunuz.
- Tom knew that I was exhausted.
- Tom yorgun olduğumu biliyordu.
- Tom admitted that he was exhausted.
- Tom yorgun olduğunu itiraf etti.
- Tom came home looking exhausted.
- Tom eve yorgun görünüyordu.
- Tom was exhausted when he got home.
- Tom eve vardığında yorgundu.
- You're exhausted.
- Yorgunsun.
- Tom isn't exhausted, but Mary is.
- Tom yorgun değildir ama Mary yorgundur.
- Mary works long hours and comes home exhausted.
- Mary uzun saatler çalışıyor ve eve yorgun argın geliyor.
- It looks like Tom is exhausted.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- You looked like you were exhausted.
- Yorgun görünüyordun.
- You're exhausted, aren't you?
- Yorgunsun, değil mi?
- He's so exhausted he can barely breathe.
- O kadar yorgun ki zor nefes alıyor.
- You don't look like you're exhausted.
- Yorgun görünmüyorsun.
- We were exhausted but happy.
- Yorgun ama mutluyduk.
- I wonder why Tom is so exhausted.
- Tom niye bu kadar yorgun, merak ediyorum.
- Why is Tom so exhausted?
- Tom neden bu kadar yorgun?
- I often feel extremely exhausted.
- Çoğunlukla oldukça yorgun hissederim.
- Tom isn't the only one who's exhausted.
- Yorgun olan tek kişi Tom değil.
- It seemed Tom and Mary were exhausted.
- Tom ve Mary yorgun görünüyordu.
- You must be mentally exhausted.
- Zihinsel olarak yorgun olmalısın.
- They said they were exhausted.
- Yorgun olduklarını söylediler.
- They are exhausted, aren't they?
- Yorgunlar, değil mi?
- We're exhausted.
- Biz yorgunuz.
- I was too exhausted to think, let alone study.
- Bırakın çalışmayı, düşünemeyecek kadar yorgundum.
- I think you look exhausted.
- Sanırım yorgun görünüyorsun.
Show More (60)
|
| 3 |
exhausted |
çok yorgun |
adj. |
|
- Tom is just exhausted.
- Tom çok yorgun.
- We're exhausted.
- Biz çok yorgunuz.
- Tom said that he was really exhausted.
- Tom gerçekten çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom is exhausted.
- Tom çok yorgun.
- Tom says he's exhausted.
- Tom çok yorgun olduğunu söylüyor.
- I was exhausted when I got home.
- Eve gittiğimde çok yorgundum.
- He was exhausted when he got home.
- Eve geldiğinde çok yorgundu.
- Tom was exhausted when he got home.
- Tom eve vardığında çok yorgundu.
- Tom is exhausted, isn't he?
- Tom çok yorgun, değil mi?
- I'm exhausted.
- Çok yorgunum.
- Everyone is exhausted.
- Herkes çok yorgun.
- I was exhausted when I got home last night.
- Dün gece eve geldiğimde çok yorgundum.
- The soldiers are exhausted.
- Askerler çok yorgun.
- They are exhausted.
- Çok yorgunlar.
- I was exhausted when I got home.
- Eve geldiğimde çok yorgundum.
- Tom told Mary that he was exhausted.
- Tom, Mary'e çok yorgun olduğunu söyledi.
- I think Tom was pretty exhausted.
- Sanırım Tom çok yorgundu.
- Both Tom and I are exhausted.
- Tom da ben de çok yorgunuz.
- Tell Tom that I'm exhausted.
- Tom'a çok yorgun olduğumu söyle.
- Tom arrived exhausted.
- Tom çok yorgun geldi.
- Tom acts like he's exhausted.
- Tom çok yorgunmuş gibi davranıyor.
- I was very exhausted.
- Ben çok yorgundum.
- I'm exhausted right now.
- Şu an çok yorgunum.
- Tom is going to be exhausted when he gets home.
- Tom eve döndüğünde çok yorgun olacak.
- I was exhausted when I got home last night.
- Dün gece eve ulaştığımda çok yorgundum.
- They are exhausted.
- Onlar çok yorgun.
- Both Tom and I were exhausted.
- Hem Tom hem de ben çok yorgunduk.
- I am so exhausted!
- Çok yorgunum!
Show More (25)
|
| 4 |
exhausted |
tükenmiş (yorgun vb) |
adj. |
|
- Oil reappeared in the long-ago exhausted oil well.
- Uzun zaman önce tükenmiş olan petrol kuyusunda yeniden petrol ortaya çıktı.
- Tom was overworked and exhausted.
- Tom çok çalışıp tükenmişti.
- We danced to the music for hours until we were all exhausted.
- Hepimiz tükenene kadar saatlerce müzik eşliğinde dans ettik.
- I am completely exhausted.
- Tamamen tükendim.
Show More (1)
|
| 5 |
exhausted |
bitmiş |
adj. |
|
- After that I was totally exhausted.
- Ondan sonra tamamen ölmüş bitmiştim.
Show More (-2)
|
