|
- I see that I have failed in my attempt to convince you that some progress has indeed been made.
- Görüyorum ki sizi gerçekten de bazı ilerlemeler kaydedildiğine ikna etme çabamda başarısız oldum.
- What would you have said had we failed in our attempt?
- Girişimimizde başarısız olsaydık ne derdiniz?
- However, general principle policies do tend to fail in practice.
- Bununla birlikte, genel ilke politikaları uygulamada başarısız olma eğilimindedir.
- Indeed, if we do not manage to involve most of the representatives of these territories, we will fail in our purpose.
- Gerçekten de, eğer bu bölgelerin temsilcilerinin çoğunu sürece dahil etmeyi başaramazsak, amacımızda başarısız olacağız.
- We have failed, in my view, to communicate Europe.
- Bana göre Avrupa ile iletişim kurmakta başarısız olduk.
- The government has failed in its primary mission of serving the general interests of the people.
- Hükümet, halkın genel menfaatlerine hizmet etme şeklindeki asli görevinde başarısız olmuştur.
- We failed in Amsterdam, despite excellent work by the Dutch Presidency.
- Hollanda Dönem Başkanlığının mükemmel çalışmalarına rağmen Amsterdam'da başarısız olduk.
- If we do not succeed in that, we will fail in everything.
- Eğer bunu başaramazsak, her konuda başarısız oluruz.
- In terms of its form, the meeting failed in its debate on the four Singapore issues.
- Toplantı, Singapur'la ilgili dört konunun tartışılmasında şekil açısından başarısız oldu.
- We want more fair trade; but that sadly failed in Cancún.
- Daha adil ticaret istiyoruz; ancak bu Cancún'da ne yazık ki başarısız oldu.
- He failed in the attempt to sail across the Pacific Ocean.
- Pasifik Okyanusu'nu yelkenle geçme girişiminde başarısız oldu.
- She failed in her attempt to swim the Channel.
- Manş Denizi'ni yüzme girişiminde başarısız oldu.
- Why did you fail in the entrance examination?
- Neden giriş sınavında başarısız oldun?
- My father says he failed in the entrance examination twice.
- Babam giriş sınavında iki kez başarısız olduğunu söylüyor.
- Why did you fail in the entrance examination?
- Giriş sınavında neden başarısız oldun?
- He worked hard; otherwise he would have failed in the examination.
- O sıkı çalıştı; aksi halde sınavda başarısız olurdu.
- They failed in the examination.
- Sınavda başarısız oldular.
- He failed in his attempt to swim across the river.
- O, nehri yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.
- Why did Tom fail in business?
- Tom neden iş hayatında başarısız oldu?
- He failed in his attempt to swim across the river.
- Nehri yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.
- She failed in her attempt to swim the Channel.
- Manş denizini yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.
- He failed in the attempt to sail across the Pacific Ocean.
- O, Pasifik Okyanusu boyunca yelkenli ile gitme girişiminde başarısız oldu.
- My father failed in business.
- Babam, işinde başarısız oldu.
- He failed in the examination.
- Sınavda başarısız oldu.
- He failed in the examination for lack of preparation.
- Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
- He failed in the examination because he had not studied.
- Çalışmadığı için sınavda başarısız oldu.
- He failed in the examination for lack of preparation.
- Hazırlık eksikliği nedeniyle sınavda başarısız oldu.
- He failed in business for lack of experience.
- O deneyim yokluğundan dolayı işte başarısız oldu.
- I've failed in every respect.
- Ben her açıdan başarısız oldum.
- His father failed in business.
- Onun babası işte başarısız oldu.
- He failed in his business in spite of his efforts.
- O, çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.
- He would have failed in his business but that you helped him.
- Ona yardım etmeseydin işinde başarısız olurdu.
- My father says he failed in the entrance examination twice.
- Babam giriş sınavında iki kez başarısız olduğunu söyler.
- Why did he fail in business?
- İş hayatında neden başarısız olmuştu?
- That plan will probably fail in the long run.
- Bu plan uzun vadede muhtemelen başarısız olacaktır.
- I've failed in every respect.
- Her açıdan başarısız oldum.
- It is better to fail in originality than to succeed in imitation.
- Taklitte başarılı olmaktansa özgünlükte başarısız olmak daha iyidir.
- My father failed in business.
- Babam iş hayatında başarısız oldu.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
- Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- George failed in business.
- George, işinde başarısız oldu.
- The names of the students who failed in the examination were posted on the bulletin board.
- Sınavda başarısız olan öğrencilerin isimleri duyuru panosuna asıldı.
- If it had not been for his father's help, he would have failed in business.
- Eğer babasının yardımı olmasaydı, iş hayatında başarısız olurdu.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
- Sınavda başarısız olana kadar tembelliğinden pişmanlık duymadı.
- George failed in business.
- George, iş hayatında başarısız oldu.
- He failed in business for lack of experience.
- Tecrübe eksikliği yüzünden iş hayatında başarısız oldu.
- He failed in his business in spite of his efforts.
- Çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.
- If it had not been for your support, he would have failed in business.
- Eğer senin desteğin olmasaydı o, işte başarısız olurdu.
- That plan will probably fail in the long run.
- O plan uzun vadede muhtemelen başarısız olacak.
- It is better to fail in originality than to succeed in imitation.
- Orijinal bir konuda başarısız olmak taklit bir konuda başarılı olmaktan daha iyidir.
- Why did he fail in business?
- Niçin o, işinde başarısız oldu?
- He would have failed in his business but that you helped him.
- Sen ona yardım etmeseydin işinde başarısız olacaktı.
- Why did Tom fail in business?
- Tom neden işte başarısız oldu?
- His father failed in business.
- Babası iş hayatında başarısız oldu.
- He worked hard; otherwise he would have failed in the examination.
- Çok çalıştı; yoksa sınavda başarısız olacaktı.
Show More (51)
|
