|
- I do it now instead and hope he will forgive me for not doing so earlier.
- Bunun yerine şimdi bunu yapıyorum ve daha önce yapmadığım için beni affedeceğini umuyorum.
- I hope you will forgive me for sharing my concerns with you nevertheless.
- Yine de endişelerimi sizinle paylaştığım için beni affedeceğinizi umuyorum.
- Ruth, forgive me for barking at you like a dog.
- Ruth, sana bir köpek gibi bağırdığım için beni affet.
- Can you forgive me?
- Beni affedebilir misiniz?
- Forgive me, please.
- Lütfen beni affet.
- Do you think Tom will ever forgive me?
- Sence Tom beni affedecek mi?
- I know that you will forgive me.
- Beni affedeceğini biliyorum.
- Tom forgave me for doing that.
- Tom bunu yaptığım için beni affetti.
- I hope you'll forgive me.
- Beni affedeceğinizi umuyorum.
- I'm not asking them to forgive me.
- Onlardan beni affetmelerini istemiyorum.
- Forgive me, for I have sinned.
- Beni affedin, zira ben günah işledim.
- If I have sinned, forgive me.
- Eğer günah işlediysem, beni affedin.
- I don't think Tom will ever forgive me.
- Tom'un beni affedeceğini hiç sanmıyorum.
- Do you think she would forgive me?
- Onun beni affedeceğini düşünüyor musun?
- Can you forgive me?
- Beni affedebilir misin?
- I wanted Tom to forgive me.
- Tom'un beni affetmesini istiyorum.
- I know Tom will forgive me.
- Tom'un beni affedeceğini biliyorum.
- Can you ever forgive me?
- Beni affedebilir misin?
- I don't expect you to forgive me.
- Beni affetmeni beklemiyorum.
- You must forgive me.
- Beni affetmelisin.
- Would you forgive me?
- Beni affeder misin?
- Will he ever forgive me?
- O beni affedecek mi?
- Do you think Tom will forgive me?
- Sence Tom beni affeder mi?
- I hope Tom forgives me.
- Tom'un beni affedeceğini umuyorum.
- Forgive me, I'm a bit nervous.
- Beni affet, biraz gerginim.
- Forgive me, Brother.
- Beni affet kardeşim.
- I hope you'll forgive me.
- Umarım beni affedersiniz.
- I pray that God will forgive me.
- Tanrının beni affedeceğine dair dua ediyorum.
- Can you forgive me, Tom?
- Beni affedebilir misin, Tom?
- He forgave me breaking my promise.
- Sözümü tutmadığım için beni affetti.
- I know you're unlikely to ever forgive me.
- Beni affedecek gibi değilsin, biliyorum.
- Mary forgave me.
- Mary beni affetti.
- Can you forgive me, Tom?
- Beni affedebilir misin, Tom.
- I hope you can forgive me.
- Umarım beni affedebilirsiniz.
- I hope you can forgive me.
- Umarım beni affedebilirsin.
- Will you forgive me?
- Beni affedecek misin?
- Tom forgave me.
- Tom beni affetti.
- Will you ever forgive me?
- Sen beni affedecek misin?
- Do you think she would forgive me?
- Sence beni affeder mi?
- You have to forgive me.
- Beni affetmek zorundasın.
- I beg you to forgive me.
- Beni affetmen için yalvarıyorum.
- Will you forgive me?
- Beni affeder misin?
- I knew Tom wouldn't forgive me.
- Tom'un beni affetmeyeceğini biliyordum.
- I ask God to forgive me for my sins.
- Tanrı'dan günahlarım için beni affetmesini istiyorum.
- I know God will forgive me.
- Tanrı'nın beni affedeceğini biliyorum.
- Will she ever forgive me?
- O beni affedecek mi?
- I've made up my mind to ask Tom to forgive me.
- Tom'dan beni affetmesini istemeye karar verdim.
- She'll never forgive me.
- O asla beni affetmeyecek.
- Will you forgive me?
- Beni affedecek misiniz?
- They forgave me.
- Onlar beni affetti.
- Forgive me for interrupting you the other day.
- Geçen gün sözünüzü kestiğim için beni affedin.
- They forgave me.
- Beni affettiler.
- Please forgive me asking such a personal question.
- Lütfen böyle kişisel bir soru sorduğum için beni affedin.
- Forgive me for my ignorance.
- Cehaletim için beni affet.
- You forgave me, didn't you?
- Beni affettin, değil mi?
- Forgive me for asking this.
- Bunu sorduğum için beni affet.
- Forgive me, my love.
- Aşkım, beni affet.
- I don't think Tom will ever forgive me for doing that.
- Tom'un bunu yaptığım için beni affedeceğini sanmıyorum.
- I pray that God will forgive me.
- Tanrı'nın beni affetmesi için dua ediyorum.
- I don't think Tom will ever forgive me.
- Tom'un beni affedeceğini sanmıyorum.
- I know that you will forgive me.
- Senin beni affedeceğini biliyorum.
- Why can't you forgive me?
- Neden beni affedemiyorsun?
- Forgive me Father for I have sinned.
- Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Please forgive me for telling a lie.
- Lütfen yalan söylediğim için beni affet.
- Forgive me for wasting your time.
- Zamanını boşa harcadığım için beni affet.
- He forgave me breaking my promise.
- Sözümden döndüğüm için beni affetti.
- Forgive me for my ignorance.
- Cahilliğim için beni affet.
- Forgive me for interrupting you the other day.
- Geçenlerde sözünü kestiğim için beni affet.
- I don't think Tom will ever forgive me for doing that.
- Onu yaptığım için Tom'un beni affedeceğini sanmıyorum.
- Forgive me for being dressed like this.
- Böyle giyindiğim için beni affet.
- Please forgive me for lying to you.
- Lütfen size yalan söylediğim için beni affet.
- I hope Tom forgives me.
- Umarım Tom beni affeder.
- Tom won't forgive me.
- Tom beni affetmeyecek.
- I wanted Tom to forgive me.
- Tom'un beni affetmesini istedim.
- He forgave me.
- O beni affetti.
- Forgive me, my love.
- Sevgilim, beni affet.
- I know you can't forgive me.
- Beni affedemeyeceğini biliyorum.
- You have to forgive me.
- Beni affetmelisin.
- Forgive me, please!
- Beni affet, lütfen!
- She forgave me.
- O beni affetti.
- Do you think Tom will forgive me?
- Sence Tom beni affedecek mi?
- Please forgive me for lying to you.
- Lütfen sana yalan söylediğim için beni affet.
- Please forgive me for not having written sooner.
- Lütfen daha önce yazmadığım için beni affedin.
- I beg you forgive me.
- Yalvarıyorum beni affet.
- She forgave me.
- Beni affetti.
- Will Tom ever forgive me?
- Tom beni affedebilecek mi?
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Lütfen mektubunuzu yanlışlıkla açtığım için beni affedin.
- Will you ever forgive me?
- Beni affedecek misin?
- Could you ever forgive me?
- Beni affeder misin?
- I know you're unlikely to ever forgive me.
- Biliyorum beni affetmen pek olası değil.
- Forgive me for being late.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Forgive me Father for I have sinned.
- Günahlarım için beni affet Peder.
- Forgive me for wasting your time.
- Senin zamanını harcadığım için beni affet.
- Forgive me, please.
- Beni affedin lütfen.
- Can you forgive me?
- Beni affeder misiniz?
- I prayed that my mother would forgive me.
- Annemin beni affetmesi için dua ettim.
- Does that mean that you forgive me?
- Bu beni affettiğin anlamına mı geliyor?
- Please forgive me for butchering the pronunciation.
- Lütfen telaffuzu bozduğum için beni affedin.
- I ask you to forgive me.
- Beni affetmeni istiyorum.
- I am not asking them to forgive me.
- Onlardan beni affetmelerini istemiyorum.
- Please forgive me for lying to you.
- Lütfen size yalan söylediğim için beni affedin.
- I knew Tom would forgive me.
- Tom'un beni affedeceğini biliyordum.
- Would you forgive me?
- Beni affeder misiniz?
- Please forgive me for being late.
- Lütfen geç kaldığım için beni affet.
- Do you think he would forgive me?
- Sence o beni affeder mi?
- Forgive me, my love.
- Beni affet, aşkım.
- Please forgive me for forgetting to call you.
- Lütfen seni aramayı unuttuğum için beni affet.
- She forgave me for breaking her mirror.
- Aynasını kırdığım için beni affetti.
- Do you think he would forgive me?
- Sence beni affeder mi?
Show More (107)
|
|
- Forgive me, please!
- Affet beni, lütfen!
- Forgive me, Brother.
- Affet beni kardeşim.
- I beg you forgive me.
- Yalvarırım, affet beni.
- Forgive me, I'm a bit nervous.
- Affet beni, biraz gerginim.
- Forgive me, my love.
- Affet beni, aşkım.
- Tom has finally forgiven me.
- Tom nihayet affetti beni.
- Tom will never forgive me for doing that.
- Tom bu yaptığımdan dolayı hiç affetmeyecek beni.
Show More (5)
|
