1 |
frustrate |
hayal kırıklığına uğratmak |
v. |
|
- The lack of resources frustrated the entrepreneur.
- Kaynakların yetersizliği girişimciyi hayal kırıklığına uğrattı.
- I am frustrated because tension in the region has risen to alarming levels.
- Bölgedeki gerilimin endişe verici boyutlara ulaşması beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Their perceived isolation from the decision-making process has left them frustrated and cold.
- Karar alma sürecinden soyutlandıkları algısı onları hayal kırıklığına uğratmış ve soğutmuştur.
Show More (0)
|
2 |
frustrate |
bozmak |
v. |
|
- His plans were frustrated by a traffic jam.
- Planları trafik sıkışıklığı yüzünden bozulmuştu.
- Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.
- Tom gizlice Mary'nin planlarını bozmaya çalıştı.
Show More (-1)
|
3 |
frustrate |
boşa çıkarmak |
v. |
|
- The bad weather frustrated our plans.
- Kötü hava planlarımızı boşa çıkardı.
- Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.
- Tom gizlice Mary'nin planlarını boşa çıkarma girişiminde bulundu.
Show More (-1)
|