|
- The world at large is slowly getting tired of hearing reports on environmental summits with feeble outcomes.
- Dünyanın geneli, zayıf sonuçlara sahip çevre zirveleri raporlarını duymaktan yavaş yavaş yoruluyor.
- They get tired of having soup for lunch every day as well!
- Onlar da her gün öğle yemeğinde çorba içmekten yoruldular!
- Layla got tired of waiting.
- Layla beklemekten yoruldu.
- Tom probably got tired of waiting for Mary and left.
- Tom muhtemelen Mary'yi beklemekten yorulup gitti.
- Tom got tired of waiting.
- Tom beklemekten yoruldu.
- I got tired of lying in bed all day.
- Bütün gün yatakta yatmaktan yoruldum.
- I got tired of listening to Tom complaining.
- Tom'un şikayetlerini dinlemekten yoruldum.
- Sooner or later, I'll probably get tired of doing this.
- Er ya da geç, muhtemelen bunu yapmaktan yorulacağım.
- Don't you get tired of doing this?
- Bunu yapmaktan yorulmadın mı?
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
- Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uyuyakaldı.
- I'm getting tired of losing.
- Kaybetmekten yoruluyorum.
- I'm getting tired of repeating myself.
- Kendimi tekrarlamaktan yoruldum.
- Don't you ever get tired of doing that?
- Bunu yapmaktan hiç yorulmadın mı?
- Tom got tired of waiting for Mary.
- Tom, Mary'yi beklemekten yoruldu.
- I got tired of waiting for Tom, so I left.
- Tom'u beklemekten yoruldum ve ayrıldım.
- Eventually, I'll probably get tired of doing this.
- Eninde sonunda, muhtemelen bunu yapmaktan yorulacağım.
- I got tired of doing that.
- Bunu yapmaktan yoruldum.
- I got tired of waiting.
- Beklemekten yoruldum.
- Tom got tired of waiting for Mary, so he went into the museum without her.
- Tom, Mary'yi beklemekten yoruldu ve müzeye onsuz gitti.
- I'm getting tired of losing.
- Kaybetmekten yoruldum.
- Tom got tired of waiting for Mary, so he went on home.
- Tom, Mary'yi beklemekten yoruldu ve eve gitti.
- I get tired of losing.
- Kaybetmekten yoruldum.
- I got tired of looking at that painting.
- O resme bakmaktan yoruldum.
- My wife is getting tired of the daily routine.
- Eşim günlük rutinden yorulmaya başladı.
- I never get tired of talking.
- Konuşmaktan hiç yorulmam.
- Tom probably got tired of waiting for Mary and left.
- Muhtemelen Tom, Mary'i beklemekten yoruldu ve çıktı.
- Don't you ever get tired of dancing?
- Dans etmekten hiç yorulmaz mısın?
- He got tired of reading.
- Okumaktan yoruldu.
- I'm getting tired of doing this.
- Bunu yapmaktan yoruldum.
- He got tired of the work, and left it half-done.
- İşten yoruldu ve yarım bıraktı.
- Tom got tired of doing that.
- Tom bunu yapmaktan yoruldu.
- I never get tired of talking.
- Ben asla konuşmaktan yorulmam.
- I've gotten tired of watching this boring game.
- Bu sıkıcı oyunu izlemekten yoruldum.
- This is the first time I've ever got tired of translating.
- İlk kez çeviri yapmaktan yoruldum.
- He got tired of being the devil's advocate and now agrees with every idea they suggest, no matter how dumb.
- Şeytanın avukatı olmaktan yoruldu ve şimdi ne kadar aptalca olursa olsun önerdikleri her fikre katılıyor.
- Tom probably got tired of waiting for Mary and left.
- Tom muhtemelen Mary'yi beklemekten yoruldu ve gitti.
- I got tired of waiting for Tom, so I went on home.
- Tom'u beklemekten yoruldum, onun için eve gittim.
- I got tired of waiting for Tom to do that.
- Tom'un bunu yapmasını beklemekten yoruldum.
- Tom got tired of waiting and went on home.
- Tom beklemekten yoruldu ve eve gitti.
- Tom is really getting tired of this.
- Tom bundan gerçekten yorulmaya başladı.
- Tom must be getting tired of waiting.
- Tom beklemekten yorulmuş olmalı.
Show More (38)
|
|
- I got tired of waiting, so I went home.
- Beklemekten sıkıldım ve eve gittim.
- Your boyfriend got tired of waiting for you and left just now.
- Erkek arkadaşın seni beklemekten sıkıldı ve şimdi gitti.
- Don't you ever get tired of singing?
- Şarkı söylemekten hiç sıkılmıyor musun?
- Tom got tired of listening to the kind of music Mary liked.
- Tom, Mary'nin sevdiği müzik türünü dinlemekten sıkılmıştı.
- I'm getting tired of hearing Christmas music everywhere I go.
- Gittiğim her yerde Noel müziği duymaktan sıkıldım.
- I got tired of waiting and left.
- Beklemekten sıkılıp ayrıldım.
- I'm getting tired of living here by myself.
- Burada kendi başıma yaşamaktan sıkıldım.
- Tom got tired of reading and wanted to go outside and play.
- Tom kitap okumaktan sıkıldı ve dışarı çıkıp oynamak istedi.
- I'm getting tired of you.
- Senden sıkılıyorum.
- My wife is getting tired of the daily routine.
- Karım günlük rutinden sıkılmaya başladı.
- Don't you get tired of eating the same thing every day?
- Her gün aynı şeyi yemekten sıkılmıyor musun?
- I got tired of waiting for Tom, so I left.
- Tom'u beklemekten sıkıldım, bu nedenle ayrıldım.
- I'm getting tired of it.
- Bundan sıkılıyorum.
- Tom got tired of waiting, so he left.
- Tom beklemekten sıkıldı ve gitti.
- Tom got tired of waiting and left.
- Tom beklemekten sıkıldı ve gitti.
- I got tired of waiting and left.
- Beklemekten sıkıldım ve ayrıldım.
Show More (13)
|
