|
- Girls are back at school, music and film are allowed again and football is replacing public hangings.
- Kızlar okula geri döndü, müzik ve film yeniden serbest oldu ve halka açık idamların yerini futbol aldı.
- I am also thinking of the many young girls who die horrifically as a result.
- Bunun sonucunda korkunç bir şekilde ölen çok sayıda genç kızı da düşünüyorum.
- I know of Chinese girls whose faces have been slashed with knives.
- Yüzleri bıçakla kesilmiş Çinli kızlar tanıyorum.
- The honourable Member asked a question about the specific security of women and young girls.
- Sayın Üye, kadınların ve genç kızların özel güvenliği hakkında bir soru sordu.
- Three hundred thousand children, boys and girls, are enlisted in combat units in more than 30 countries.
- Kız ve erkek olmak üzere 300 bin çocuk 30'dan fazla ülkede savaş birliklerinde yer almaktadır.
- In all other age groups, girls are given less pocket money than boys.
- Diğer tüm yaş gruplarında kızlara erkeklerden daha az cep harçlığı verilmektedir.
- They had professional uniformed promotion girls distributing handfuls of tendentious propaganda.
- Profesyonel üniformalı tanıtım kızları avuç avuç propaganda dağıtıyordu.
- The study shows that girls receive far less pocket money than boys.
- Araştırma, kızların erkeklerden çok daha az cep harçlığı aldığını göstermektedir.
- They had professional uniformed promotion girls distributing handfuls of tendentious propaganda.
- Profesyonel üniformalı tanıtım kızları avuç avuç yalan propaganda dağıtıyordu.
- Last in, first out; that is what happens to girls.
- Son giren ilk çıkar; kızların başına gelen budur.
- Girls don't have to like pink and frills.
- Kızlar pembe ve fırfırlı şeyleri sevmek zorunda değil.
- And that's all that I want in this whole world, is for my two girls to be waiting there for me.
- Ve bu koca dünyada tek istediğim şey, iki kızımın beni orada bekliyor olması.
- And that's all that I want in this whole world, is for my two girls to be waiting there for me.
- Ve şu koskoca dünyada istediğim tek şey, iki kızımın da beni orada bekliyor olması.
- There are many girls like these in the big cities.
- Büyük şehirlerde bunun gibi birçok kız var.
- Some women really want to look like those girls on the covers of magazines.
- Bazı kadınlar gerçekten dergilerin kapaklarındaki kızlara benzemek istiyor.
- Often, girls go shopping because they want to like themselves in the mirror.
- Genelde kızlar alışverişe gider çünkü aynada kendilerini beğenmek isterler.
- And that's all that I want in this whole world, is for my two girls to be waiting there for me.
- Ve bu koca dünyada tek istediğim şey iki kızımın beni orada beklemesi.
- Often, girls go shopping because they want to like themselves in the mirror.
- Kızlar genellikle aynada kendilerini beğenmek istedikleri için alışverişe giderler.
- Tom doesn't like girls like Mary.
- Tom, Mary gibi kızlardan hoşlanmaz.
- Do you know those girls?
- Şu kızları tanıyor musun?
- Nancy is the most beautiful of the four girls.
- Nancy, dört kızın en güzelidir.
- I don't like girls who play hard to get.
- Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.
- Even though he has turned twenty, he's still too timid to chat with girls.
- Yirmi yaşına gelmiş olmasına rağmen hala kızlarla sohbet edemeyecek kadar çekingen.
- We like girls.
- Biz kızlardan hoşlanıyoruz.
- One of the girls was left behind.
- Kızlardan biri arkada bırakıldı.
- I want to learn how to talk to girls.
- Kızlarla nasıl konuşulacağını öğrenmek istiyorum.
- I know three girls named Mary.
- Mary adında üç kız tanıyorum.
- None of the girls in my class are prettier than Linda.
- Sınıfımdaki hiçbir kız Linda'dan daha güzel değil.
- Most of Tom's friends are girls.
- Tom'un arkadaşlarının çoğunluğu kızdır.
- One of those girls is my sister.
- O kızlardan biri kız kardeşim.
- Tom was quite inexperienced with girls before he met Mary.
- Tom, Mary ile tanışmadan önce kızlar konusunda oldukça tecrübesizdi.
- Boys are better than girls at mathematics.
- Erkekler matematikte kızlardan daha iyidir.
- There are more girls than boys in our school.
- Okulumuzda kızlar erkeklerden daha fazladır.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Bob felt embarrassed when he was treated in front of some girls.
- Bob bazı kızların önünde ona yapılan muameleden utandı.
- Boys use the Internet more than girls.
- Erkekler kızlardan daha çok internet kullanmaktadır.
- Are you girls all right?
- Siz kızlar iyi misiniz?
- Which of those girls do you like?
- Şu kızlardan hangisini seviyorsun?
- Both girls coughed at the same time.
- İki kız da aynı anda öksürdü.
- He likes girls.
- O kızlardan hoşlanıyor.
- Tom likes girls.
- Tom kızlardan hoşlanır.
- Not all girls are like that.
- Bütün kızlar böyle değil.
- Both girls were crying.
- İki kız da ağlıyordu.
- Girls are so mean.
- Kızlar çok acımasız.
- It's obvious that Tom is not interested in girls.
- Tom'un kızlara karşı ilgisi olmadığı çok açık.
- How many girls have you kissed?
- Kaç tane kızı öptün?
- Bob is very timid and blushes when chatting with girls.
- Bob, çok çekingendir ve kızlarla sohbet ederken kızarır.
- She is one of the girls we invited to the party.
- Partiye davet ettiğimiz kızlardan biriydi.
- Girls like cats more.
- Kızlar kedileri daha çok sever.
- Girls are strange sometimes.
- Kızlar bazen gariptir.
- Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest.
- 12-18 yaş arası birçok kız ve erkek yarışmaya katıldı.
- There are more girls than boys in this class.
- Bu sınıfta erkeklerden daha fazla kız var.
- Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddenin karşısına geçerlerdi.
- One magazine is for boys, and another for girls.
- Bir dergi erkekler için ve diğeri kızlar için.
- Both girls laughed.
- İki kız da güldü.
- Nancy is the most beautiful of the four girls.
- Nancy, dört kız arasında en güzel olanı.
- Most of his friends are girls.
- Onun arkadaşlarının çoğu kız.
- Chinese girls are cute.
- Çinli kızlar tatlıdır.
- I can't help it if girls want to flirt with me.
- Kızların benimle flört etmek istemesine engel olamıyorum.
- I don't like girls who put on airs.
- Hava atan kızlardan hoşlanmam.
- Are there any girls here you haven't met yet?
- Burada henüz tanışmadığın kızlar var mı?
- Ukrainian girls are the most beautiful girls in the world.
- Ukraynalı kızlar, dünyanın en güzel kızlarıdır.
- We have two girls and one boy.
- İki kızımız ve bir oğlumuz var.
- These girls, who're my pupils, have come to see me.
- Öğrencilerim olan bu kızlar beni görmeye geldiler.
- One of the girls smiled at Tom.
- Kızlardan biri Tom'a gülümsedi.
- Tom is always chasing girls.
- Tom her zaman kızların peşinden koşuyor.
- There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.
- Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha sinir bozucu bir şey yoktur.
- Are you girls all right?
- Kızlar, siz iyi misiniz?
- Big girls don't cry.
- Büyük kızlar ağlamaz.
- These girls are wild.
- Bu kızlar vahşi.
- Many young girls like that singer.
- Birçok genç kız, o şarkıcıyı beğenir.
- They are sensible girls.
- Onlar mantıklı kızlar.
- There are a lot of girls in the room.
- Odada bir sürü kız var.
- Polish girls didn't want Justin Bieber to come to Poland.
- Polonyalı kızlar Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.
- None of the girls are students.
- Kızların hiçbiri öğrenci değil.
- I get angry when my boyfriend talks to other girls.
- Erkek arkadaşım başka kızlarla konuştuğunda sinirleniyorum.
- This class consists of 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıf 15 erkek ve 28 kızdan oluşuyor.
- Only girls' shoes are sold here.
- Burada sadece kız ayakkabıları satılır.
- Both girls were crying.
- Her iki kız da ağlıyordu.
- Three quarters of the members of this club are girls.
- Bu kulübün üyelerinin dörtte üçü kız.
- That singer is popular with girls.
- O şarkıcı kızlar arasında popülerdir.
- Girls mature faster than boys.
- Kızlar erkeklerden daha hızlı olgunlaşırlar.
- Those girls arrived.
- O kızlar geldi.
- Those Hungarian girls are very pretty.
- Şu Macar kızlar çok güzel.
- Sami wanted girls to pay attention to him.
- Sami kızların kendisine ilgi göstermesini isterdi.
- Football is no sport for girls!
- Futbol kızlar için olan bir spor değildir!
- Girls say that all the time.
- Kızlar onu her zaman söylüyorlar.
- These girls use white skirts.
- Bu kızlar beyaz etek kullanıyor.
- All girls were crazy about Sami.
- Bütün kızlar Sami'ye bayılıyordu.
- She's not like other girls.
- O diğer kızlar gibi değil.
- Two girls played on the seesaw.
- İki kız tahterevallide oynadı.
- All they show us is girls in bathing suits!
- Bize tek gösterdikleri mayolu kızlar!
- What are some cute hairstyles for girls?
- Kızlar için bazı hoş saç stilleri nelerdir?
- Our class has twenty-five boys and twenty girls.
- Sınıfımızda yirmi beş erkek ve yirmi kız var.
- Both girls wear white suits.
- Her iki kız da beyaz takım elbise giyiyordu.
- Guys are supposed to respect girls.
- Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekir.
- Tom likes girls.
- Tom kızları sever.
- Girls are often judged by how attractive they are.
- Kızlar genellikle ne kadar çekici olduklarına göre değerlendirilir.
- Girls love Tom.
- Kızlar Tom'u seviyor.
- He's a big show-off when girls are around.
- Kızlar etraftayken büyük bir gösterişçi.
- How many girls are in this picture?
- Bu resimde kaç tane kız var?
- What do most young Italian girls spend their time doing?
- Pek çok genç İtalyan kızı zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- Girls notice stuff like that.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- One of the biggest problems guys have talking to girls is running out of things to say.
- Erkeklerin kızlarla konuşurken yaşadığı en büyük sorunlardan biri söyleyecek bir şey bulamamaktır.
- The two girls wore the same dress to the dance.
- İki kız, dansta aynı elbiseyi giydi.
- My boyfriend sometimes flirts with other girls.
- Benim erkek arkadaşım bazen diğer kızlarla flört eder.
- Chinese girls are cute.
- Çinli kızlar çok tatlı.
- There are more girls than boys in this school.
- Bu okulda erkeklerden çok kızlar var.
- Well, girls, it's time to go.
- Pekala kızlar, gitme zamanı geldi.
- She taught rich Indian girls.
- O, zengin Hintli kızlara öğretmenlik yaptı.
- Girls criticize each other.
- Kızlar birbirlerini eleştirir.
- I know which of the two girls you like better.
- İki kızdan hangisini daha çok sevdiğini biliyorum.
- Where did the other girls go?
- Diğer kızlar nereye gittiler?
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıkmıştı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istiyordu.
- Lots of girls like Tom.
- Birçok kız Tom'dan hoşlanıyor.
- Girls are losing their virginity earlier and earlier.
- Kızlar bekaretlerini gittikçe daha erken kaybediyorlar.
- I like girls.
- Kızları seviyorum.
- Most girls are kind.
- Çoğu kız naziktir.
- Tom is too shy to talk to girls.
- Tom kızlarla konuşmak için çok utangaç.
- Tom, there are a lot of girls that would love to go out with you.
- Tom, seninle çıkmak isteyen bir sürü kız var.
- He was looking at some girls in bikinis.
- Bikinili kızlara bakıyordu.
- Those girls are beautiful.
- Bu kızlar çok güzel.
- They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do.
- Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar.
- The main street is filled with girls in kimonos.
- Ana cadde kimonolu kızlarla dolu.
- Where are the other girls?
- Diğer kızlar neredeler?
- Girls walk sooner than boys.
- Kızlar erkeklerden daha çabuk yürürler.
- Boys are more likely than girls to drop out of school.
- Erkeklerin okulu bırakma olasılığı kızlardan daha yüksektir.
- The other girls teased her about her clothes.
- Diğer kızlar kıyafetleri yüzünden onunla dalga geçtiler.
- Girls are strange sometimes.
- Kızlar da bazen tuhaf.
- These girls are in trouble.
- Bu kızların başı belada.
- Pink is for girls.
- Pembe kızlar içindir.
- I know some of these girls.
- Bu kızlardan bazılarını tanıyorum.
- Boys think about girls a lot.
- Oğlanların aklı kızlardadır genelde.
- Ballet isn't just for girls but for boys too.
- Bale sadece kızlar için değildir, erkekler içindir de.
- I think prostitutes are victims and troubled girls.
- Fahişelerin mağdur ve sorunlu kızlar olduğunu düşünüyorum.
- Girls aren't welcome.
- Kızlar hoş karşılanmaz.
- Are you scared to talk to girls?
- Kızlarla konuşmaktan korkuyor musun?
- Girls notice that kind of thing.
- Kızlar bu tür şeyleri fark eder.
- Be quiet, girls.
- Sessiz olun kızlar.
- They are perfect for short girls!
- Kısa boylu kızlar için mükemmeller!
- Well, girls, it's time to go.
- Evet, kızlar, gitme zamanı.
- Hello, girls.
- Merhaba kızlar.
- Great work, girls.
- İyi işti kızlar.
- Tom is shy around girls.
- Tom kızların yanında utangaçtır.
- Girls are really cruel.
- Kızlar gerçekten acımasız.
- See you around, girls.
- Görüşürüz kızlar.
- I wonder which of the girls here are going to be my friends.
- Buradaki kızlardan hangilerinin arkadaşım olacağını merak ediyorum.
- Why do boys and girls like different toys?
- Kızlar ve erkekler neden farklı oyuncaklardan hoşlanır?
- I know those girls pretty well.
- O kızları çok iyi tanıyorum.
- Tom and John are both dating girls named Mary.
- Tom ve John, Mary adındaki kızlarla çıkıyorlar.
- What do most young Italian girls spend their time doing?
- Genç İtalyan kızlarının çoğu zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- Boys don't like girls who talk too much.
- Erkekler çok konuşan kızlardan hoşlanmazlar.
- The other girls in Mary's class teased her about her clothes.
- Mary'nin sınıfındaki diğer kızlar onunla kıyafetleri yüzünden alay ediyorlardı.
- These girls are wearing skimpy clothes.
- Bu kızlar dar ve kısa kıyafetler giyiyor.
- Some girls were playing tennis.
- Bazı kızlar tenis oynuyorlardı.
- He's quick with girls.
- O, kızlarla ilişki kurmada hızlıdır.
- Girls like to play house.
- Kızlar evcilik oynamayı sever.
- It's a girls' night at the disco bar.
- Disko barda kızlar gecesi var.
- Why is it okay for boys, but not for girls?
- Neden erkekler için tamam, ama kızlar için değil?
- Girls notice those types of things.
- Kızlar bu tür şeyleri fark eder.
- Girls are wearing short skirts these days.
- Kızlar bugünlerde kısa etek giyiyor.
- You like girls, don't you?
- Kızlardan hoşlanıyorsun, değil mi?
- This song is not loved by girls.
- Bu şarkı kızlar tarafından sevilmiyor.
- He's quick with girls.
- Kızlarla çabuk anlaşır.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların ince vücut arzusu güçlüdür.
- We teach boys and girls.
- Biz erkeklere de kızlara da eğitim veriyoruz.
- Boys think about girls a lot.
- Oğlanların aklı fikri kızlardadır.
- There were a lot of girls at the party.
- Partide bir sürü kız vardı.
- These toys are suitable for girls.
- Bu oyuncaklar kızlar için uygundur.
- I know which of these two girls you like.
- Bu iki kızdan hangisini sevdiğini biliyorum.
- One of the girls was left behind.
- Kızlardan biri geride kaldı.
- All girls love horses.
- Bütün kızlar atları seviyor.
- I don't get why girls aren't all lesbians.
- Bütün kızların neden lezbiyen olmadıklarını anlamıyorum.
- He's always chasing girls.
- O her zaman kızların peşinde.
- It's obvious that Tom is not interested in girls.
- Tom'un kızlara ilgili olmadığı çok açık.
- After eight months passed and his broken heart healed, George eventually started dating girls again.
- Sekiz ay geçtikten ve kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla çıkmaya başladı.
- I've heard they don't let girls in this club.
- Bu kulübe kızları almadıklarını duydum.
- Some of the girls like that sort of music, and some don't.
- Bazı kızlar bu tür müzikten hoşlanıyor, bazıları ise hoşlanmıyor.
- Pink is not just for girls.
- Pembe renk sadece kızlar için değildir.
- Why is it okay for boys, but not for girls?
- Neden erkekler için sorun olmuyor da kızlar için oluyor?
- Both boys and girls should take cooking class in school.
- Hem erkekler hem de kızlar okulda aşçılık dersi almalı.
- Tom doesn't like girls who wear a lot of makeup.
- Tom çok makyaj yapan kızları sevmiyor.
- There are no girls on the Internet.
- İnternette hiç kız yok.
- Rhythmic gymnastics is a beautiful sport for girls.
- Ritmik jimnastik kızlar için güzel bir spor.
- It is not rare for girls today to talk as if they were boys.
- Günümüzde kızların erkekmiş gibi konuşmaları nadir görülen bir durum değildir.
- He makes young girls' hearts flutter.
- Genç kızların kalbini çarptırıyor.
- Tom said he is not interested in 3D girls.
- Tom 3D kızlarla ilgilenmediğini söyledi.
- These boys are not good at speaking to girls.
- Bu çocuklar kızlarla konuşmada iyi değiller.
- He sat surrounded by young girls.
- Etrafında genç kızlar oturuyordu.
- Almost all girls are kind.
- Neredeyse tüm kızlar nazik.
- I saw two girls kissing.
- İki kızı öpüşürken gördüm.
- How many girls are there in this picture?
- Bu resimde kaç kız var?
- I like two girls.
- İki kızdan hoşlanıyorum.
- Why are girls so complicated?
- Kızlar neden bu kadar karmaşık?
- The twin girls are so much alike that I can't tell one from the other.
- İkiz kızlar birbirlerine o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.
- Boys are more often diagnosed with autism than girls.
- Erkeklere kızlardan daha sık otizm teşhisi konuyor.
- There's something about Tom that makes a lot of girls like him.
- Tom'da birçok kızın ondan hoşlanmasına neden olan bir şey var.
- Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair?
- Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı?
- The boys believed that girls liked guys who owned fast cars.
- Erkekler, kızların hızlı arabaları olan erkeklerden hoşlandığına inanırlardı.
- Do you know those girls?
- O kızları tanıyor musun?
- In the United States it is popular for girls to learn to skip rope.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde kızların ip atlamayı öğrenmesi popülerdir.
- He flirts with other girls on Facebook.
- O Facebook'ta başka kızlarla flört ediyor.
- I hate girls like that.
- Ben de böyle kızlardan nefret ederim.
- Sami dated black girls.
- Sami siyah kızlarla çıkıyordu.
- These boys are not good at speaking to girls.
- Bu çocuklar kızlarla konuşmakta iyi değiller.
- Don't you like girls?
- Kızlardan hoşlanmıyor musun?
- These rich girls are very superficial.
- Bu zengin kızlar çok yüzeysel.
- The two young girls smiled happily.
- İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.
- I wish there were some hot girls in my class.
- Keşke benim sınıfımda da seksi kızlar olsaydı.
- Tom never had any trouble meeting girls.
- Tom kızlarla tanışmakta hiç zorluk çekmedi.
- I wish girls found me as attractive as they find Tom.
- Keşke kızlar beni de Tom'u buldukları kadar çekici bulsalar.
- Young girls really want to be slender.
- Genç kızlar gerçekten ince olmak ister.
- After eight months passed and his broken heart healed, George eventually started dating girls again.
- Sekiz ay geçtikten ve onun kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla flört etmeye başladı.
- Great work, girls.
- Harika iş, kızlar.
- Most of Tom's friends are girls.
- Tom'un arkadaşlarının çoğu kız.
- I like girls.
- Kızları severim.
- I don't get why girls aren't all lesbians.
- Ben de neden bütün kızların lezbiyen olmadığını anlamıyorum.
- Sami hated girls with piercings.
- Sami piercingli kızlardan nefret ediyordu.
- The group was made up of six girls and four guys.
- Grup altı kız ve dört erkekten oluşuyordu.
- He is accustomed to calling up girls on the telephone.
- Kızlara telefon etmeye alışık.
- Rhythmic gymnastics is a beautiful sport for girls.
- Ritmik jimnastik kızlar için güzel bir spordur.
- In the United States it is popular for girls to learn to skip rope.
- Amerika Birleşik Devletlerinde kızların ip atlamayı öğrenmesi popülerdir.
- She doesn't like it when I talk to other girls.
- Başka kızlarla konuşmamdan hoşlanmıyor.
- One of the biggest problems guys have talking to girls is running out of things to say.
- Kızlarla konuşan erkeklerin en büyük sorunlardan biri, söylenecek şeylerin tükenmesidir.
- There are no girls among us.
- Aramızda hiç kız yok.
- I know some of these girls.
- Bu kızlardan birkaçını biliyorum.
- There are nine girls and three boys in the library.
- Kütüphanede dokuz kız ve üç oğlan var.
- We like girls.
- Biz kızları severiz.
- One magazine is for boys, and another for girls.
- Bir dergi erkekler için, diğeri de kızlar için.
- Both girls laughed.
- Kızların her ikisi de güldü.
- Sami phoned an escort service and asked for one of his regular girls.
- Sami bir eskort servisini aradı ve her zamanki kızlarından birini istedi.
- There are no girls in our class.
- Sınıfımızda hiç kız yok.
- These are boys and those are girls.
- Bunlar erkek, bunlar da kız.
- Excited girls look pretty sometimes.
- Heyecanlı kızlar bazen güzel görünürler.
- When I say that those girls are Chinese, they're Chinese.
- O kızların Çinli olduğunu söylediğimde, onlar Çinli.
- Those girls are beautiful.
- Şu kızlar güzel.
- Girls, open your eyes, marriage isn't buying a horse.
- Kızlar, gözlerinizi açın, evlilik at satın almak değildir.
- Most girls are kind.
- Çoğu kız kibar olur.
- Two girls and three boys live in the apartment, each one coming from a different country.
- Dairede iki kız ve üç erkek yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.
- The two girls wore the same dress to the dance.
- İki kız dansa giderken aynı elbiseyi giymişlerdi.
- Are you scared to talk to girls?
- Kızlarla konuşmaktan korkar mısın?
- Jeans are now in fashion among girls.
- Kızlar arasında kot pantolon moda oldu.
- Girls are crazy.
- Kızlar delidir.
- There were more than fifty girls at the party.
- Partide elliden fazla kız vardı.
- The twin girls are so much alike that I can't tell one from the other.
- İkiz kızlar o kadar çok benzerler ki birini diğerinden ayıramıyorum.
- He's attracted to Asian girls.
- Asyalı kızlara ilgi duyuyor.
- Kato's class consists of forty boys and girls.
- Kato'nun sınıfı kırk tane oğlan ve kızdan oluşuyor.
- There were a great many boys and girls in the park.
- Parkta çok sayıda kız ve erkek vardı.
- Sami didn't like those girls.
- Sami o kızları sevmiyordu.
- I'm not like the other girls.
- Ben diğer kızlara benzemiyorum.
- She gave birth to twin girls.
- İkiz kızlar doğurdu.
- You like girls.
- Kızlardan hoşlanıyorsun.
- Girls notice those types of things.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- None of the girls is a student.
- Kızların hiçbiri öğrenci değil.
- You're not like other girls I've dated.
- Çıktığım diğer kızlar gibi değilsin.
- Girls are often judged by how attractive they are.
- Kızlar genellikle ne kadar çekici olduklarıyla değerlendirilirler?
- I wish girls found me as attractive as they find Tom.
- Keşke kızlar beni Tom'u buldukları kadar çekici bulsalar.
- Girls are nothing but trouble.
- Kızlar sorundan başka bir şey değildir.
- Do you still remember the lovely girls who were dancing?
- Dans eden sevimli kızları hala hatırlıyor musun?
- There are other girls out there.
- Orada başka kızlar var.
- I get angry when my boyfriend talks to other girls.
- Erkek arkadaşım başka kızlarla konuştuğu zaman sinirleniyorum.
- Girls aren't welcome.
- Kızlar hoş karşılanmıyor.
- I love Japan, and Japanese girls of course.
- Ben Japonya'yı ve tabii ki Japon kızlarını severim.
- The job is not suitable for young girls.
- İş, genç kızlar için uygun değil.
- Sami was talking to multiple girls at once.
- Sami aynı anda birden fazla kızla konuşuyordu.
- I know those tall girls quite well.
- Şu uzun boylu kızları oldukça iyi tanırım.
- The boys and girls are playing in the garden.
- Kız ve erkek çocuklar bahçede oynuyorlar.
- One of the girls smiled at Tom.
- Kızlardan birisi Tom'a gülümsedi.
- Most girls are kind.
- Kızların çoğu naziktir.
- Most of his friends are girls.
- Arkadaşlarının çoğu kız.
- Where are those girls going?
- Bu kızlar nereye gidiyor?
- Two girls and three boys live in the apartment, each one coming from a different country.
- İki kız ve üç erkek bir apartman dairesinde yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.
- Tom said he is not interested in 3D girls.
- Tom üç boyutlu kızlarla ilgilenmediğini söyledi.
- This song is not loved by girls.
- Bu şarkı kızlar tarafından sevilmez.
- Ballet isn't just for girls but for boys too.
- Bale sadece kızlar için değil, oğlanlar içindir de.
- These girls are wearing skimpy clothes.
- Bu kızlar dar ve kısa elbiseler giyiyorlar.
- I hear a lot of girls wear bikinis at that beach.
- O sahilde çok sayıda kızın bikini giydiğini duyuyorum.
- I wish there were some hot girls in my class.
- Keşke sınıfımda bazı ateşli kızlar olsa.
- Few girls were late for school.
- Birkaç kız okula geç kaldı.
- All girls were crazy about Sami.
- Bütün kızlar Sami için çıldırırdı.
- Come on girls, we can do this!
- Haydi kızlar, bunu yapabiliriz!
- These are boys and those are girls.
- Bunlar oğlanlar, şunlar da kızlar.
- I can't keep up with the fashions of young girls these days.
- Bugünlerde genç kızların modasına ayak uyduramıyorum.
- Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.
- Tom, telefonda kızları aramaya alışkındır.
- The other girls were jealous.
- Dğer kızlar kıskançtı.
- There is a disproportionate number of girls in the class.
- Sınıfta orantısız sayıda kız var.
- Girls mature faster than boys.
- Kızlar erkeklerden daha hızlı olgunlaşır.
- Manny wants to be a unicorn so girls will ride him.
- Manny kızlar ona binecek diye tek boynuzlu bir at olmak istiyor.
- Boys trail girls in language skills.
- Erkekler dil becerilerinde kızların gerisinde kalıyor.
- I want to talk about girls.
- Kızlar hakkında konuşmak istiyorum.
- Generally speaking girls are better linguists than boys.
- Genel olarak konuşursak, kızlar erkeklerden daha iyi dilbilimcidir.
- We didn't see any girls in the group.
- Grupta hiç kız görmedik.
- After eight months, he eventually started dating girls again.
- Sekiz ay sonra sonunda tekrar kızlarla çıkmaya başladı.
- Boys are noisy and rude to girls.
- Erkekler kızlara karşı gürültücü ve kabadır.
- Tom doesn't like girls who wear high heels.
- Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.
- Both girls are wearing white suits.
- İki kız da beyaz takım elbise giyiyor.
- Where are the girls?
- Kızlar neredeler?
- Pink is not just for girls.
- Pembe sadece kızlar için değildir.
- Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik olarak erkeklerden daha hırslı.
- Tom is dating two girls at the same time.
- Tom aynı anda iki kızla çıkıyor.
- They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do.
- Kızların nasıl göründükleri konusunda erkeklerden daha fazla endişelendikleri söylenir.
- You like girls.
- Sen kızlardan hoşlanıyorsun.
- She is popular with other girls.
- Diğer kızlar arasında popülerdir.
- Boys don't like girls who talk too much.
- Oğlanlar çok fazla konuşan kızları sevmezler.
- It seems like girls are becoming more and more interested in science.
- Öyle görünüyor ki kızlar bilimle daha da ilgili hâle geliyorlar.
- Paris has a great charm for Japanese girls.
- Paris'in Japon kızları için büyük bir cazibesi var.
- I know those tall girls quite well.
- Şu uzun boylu kızları çok iyi tanıyorum.
- She likes girls.
- Kızlardan hoşlanıyor.
- Sami loved girls.
- Sami kızları sevdi.
- Where did the other girls go?
- Diğer kızlar nereye gitti?
- Lots of girls like Tom.
- Birçok kız Tom'u sever.
- Tom is only interested in good-looking girls.
- Tom yalnızca iyi görünümlü kızlarla ilgileniyor.
- All the characters of this comic are girls.
- Bu çizgi romanın tüm karakterleri kız.
- Each of the three girls got a prize.
- Üç kızın her biri bir ödül aldı.
- Tom doesn't like girls like Mary.
- Tom Mary gibi kızları sevmez.
- There are plenty of nice girls out there.
- Dışarıda bir sürü güzel kız var.
- Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızların gerisindedir.
- He is too shy to talk to girls.
- Kızlarla konuşmak için çok utangaç.
- I don't like girls who put on airs.
- Fiyaka yapan kızlardan hoşlanmam.
- Where are those girls going?
- O kızlar nereye gidiyor?
- Manny wants to be a unicorn so girls will ride him.
- Manny tek boynuzlu at olmak istiyor, böylece kızlar ona binecek.
- Boys use the Internet more than girls.
- Erkekler interneti kızlardan daha çok kullanıyor.
- Tom was always shy around girls.
- Tom kızların yanında hep utangaçtı.
- Guys are supposed to respect girls.
- Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekiyor.
- There are other girls out there.
- Dışarıda başka kızlar da var.
- Most of my friends are girls.
- Arkadaşlarımın çoğu kız.
- Some girls are naturally pretty.
- Bazı kızlar doğal olarak güzel.
- Both girls plan to go to college.
- İki kız da üniversiteye gitmeyi planlıyor.
- I know those girls.
- O kızları tanıyorum.
- Jeans are now in fashion among girls.
- Kot şimdi kızlar arasında moda.
- Boys are more interested in engineering and computing than girls.
- Erkekler mühendislik ve bilgisayarla kızlardan daha fazla ilgileniyor.
- One of the two girls smiled at Tom.
- İki kızdan biri Tom'a gülümsedi.
- Excited girls look pretty sometimes.
- Heyecanlı kızlar hoş görünebilir.
- Both girls coughed at the same time.
- Her iki kız da aynı anda öksürdü.
- Do you know either of the two girls?
- Bu iki kızdan birini tanıyor musun?
- Synchronised swimming is a beautiful sport for girls and women.
- Senkronize yüzme kızlar ve kadınlar için güzel bir spordur.
- She goes to a girls' high school.
- Kız lisesine gidiyor.
- All the characters of this comic are girls.
- Bu çizgi romandaki tüm karakterler kız.
- Some of the girls in our class don't have boyfriends.
- Sınıfımızdaki kızların bazılarının erkek arkadaşları yok.
- Do girls also masturbate?
- kızlar da mastürbasyon yapar mı?
- Some girls were chased like cattle.
- Bazı kızlar sığır gibi kovalandı.
- Football is no sport for girls!
- Futbol kızlara göre bir spor değil!
- Which of those girls do you like?
- O kızlardan hangisinden hoşlanıyorsun?
- Tom spent all his money on a car just to impress girls.
- Tom sırf kızları etkilemek için bütün parasını bir arabaya harcadı.
- Each of the three girls got a prize.
- Üç kızdan her biri bir ödül aldı.
- I don't know any of those girls.
- Bu kızlardan hiçbirini tanımıyorum.
- Boys are more aggressive than girls.
- Erkekler kızlardan daha agresiftir.
- She is one of the girls we invited to the party.
- O, partiye davet ettiğimiz kızlardan biridir.
- The three girls smiled at Tom as they walked by.
- Üç kız geçerken Tom'a gülümsedi.
- Some girls are naturally pretty.
- Bazı kızlar doğuştan güzeldir.
- Ukrainian girls are the most beautiful girls in the world.
- Ukraynalı kızlar dünyanın en güzel kızlarıdır.
- Men, women, boys, and girls, they're all people.
- Erkekler, kadınlar, oğlanlar ve kızlar, onların hepsi insandırlar.
- Tom, do you like long hair or short hair on girls?
- Tom, kızlarda uzun saçı mı yoksa kısa saçı mı seversin?
- Serious girls don't exist anymore.
- Ciddi kızlar artık yok.
- At school the other girls shunned Mary.
- Okulda diğer kızlar Mary'den uzak durdular.
- Are there any girls here that you haven't yet met?
- Burada henüz tanışmadığın kızlar var mı?
- He teaches in a girls' high school.
- Bir kız lisesinde öğretmenlik yapıyor.
- Hurry up, girls.
- Acele edin, kızlar.
- Many young girls like that singer.
- Birçok genç kız o şarkıcıyı sever.
- I can't keep up with the fashions of young girls these days.
- Bu günlerde genç kızların modasına ayak uyduramıyorum.
- There are more girls than boys in our school.
- Okulumuzda kızların sayısı erkeklerin sayısından daha fazla.
- Tom doesn't like girls who wear high heels.
- Tom yüksek topuklu giyen kızlardan hoşlanmaz.
- I don't know any of those girls.
- O kızların hiçbirini tanımıyorum.
- Tom doesn't like girls who wear a lot of makeup.
- Tom çok makyaj yapan kızlardan hoşlanmaz.
- Tom is always chasing girls.
- Tom her zaman kızların peşinden koşar.
- There are no girls in our class.
- Bizim sınıfımızda hiç kız yok.
- She is popular with other girls.
- Diğer kızlar arasında popüler.
- Tom never had any trouble meeting girls.
- Tom kızlarla tanışırken hiç sorun yaşamadı.
- Are there any girls here you haven't met yet?
- Burada henüz hiç tanışmadığın kızlar var mı?
- I'm not like the other girls.
- Ben diğer kızlar gibi değilim.
- Tom is a little shy with girls.
- Tom kızlara karşı biraz utangaçtır.
- Boys spend more time playing video games than girls.
- Erkekler video oyunları oynamaya kızlardan daha fazla zaman harcarlar.
- Girls walk sooner than boys.
- Kızlar erkeklerden daha erken yürür.
- I hear a lot of girls wear bikinis at that beach.
- O plajda bir sürü kızın bikini giydiğini duydum.
- Sami loved young girls.
- Sami genç kızları seviyordu.
- Synchronised swimming is a beautiful sport for girls and women.
- Senkronize yüzme, kızlar ve kadınlar için güzel bir spordur.
- Sami was surrounded by girls.
- Sami'nin etrafı kızlarla çevriliydi.
- One of the girls started cheering.
- Kızlardan biri tezahürat yapmaya başladı.
- Many boys and girls were present.
- Birçok kız ve erkek çocuk oradaydı.
- Both boys and girls should take cooking class in school.
- Hem oğlanlar hem de kızlar okulda yemek pişirme dersi almalıdır.
- Generally speaking, boys can run faster than girls.
- Genel olarak, erkek çocuklar kızlardan daha hızlı koşabilir.
- Are there any girls here you haven't yet met?
- Burada henüz tanışmadığın kızlar var mı?
- These toys are suitable for girls.
- Bu oyuncaklar kızlar için uygun.
- I heard a couple girls talking about Tom.
- Birkaç kızın Tom hakkında konuştuğunu duydum.
- In some Muslim-majority countries, girls are less likely than boys to get higher education.
- Çoğunluğu Müslüman olan bazı ülkelerde kızların yüksek öğrenim görme olasılığı erkeklere göre daha düşük.
- One of the magazines is for boys, the other is for girls.
- Dergilerden biri erkekler, diğeri kızlar için.
- They like girls.
- Onlar kızları sever.
- I know those girls over there quite well.
- Oradaki kızları çok iyi tanıyorum.
- Peter was fed up with childish girls.
- Peter çocuksu kızlardan bıkmıştı.
- Are there any girls in prison?
- Cezaevinde hiç kız var mı?
- Come on girls, we can do this!
- Hadi kızlar, bunu başarabiliriz!
- Some of the girls like that sort of music, and some don't.
- Bazı kızlar o tür müzikten hoşlanıyor, bazıları hoşlanmıyor.
- Both girls are wearing white suits.
- Her iki kız da beyaz renkli takım elbise giyiyorlar.
- Tom was looking at some girls in bikinis.
- Tom bikinili kızlara bakıyordu.
- He is accustomed to calling up girls on the telephone.
- Kızları telefonla aramaya alışkındır.
- All they show us is girls in bathing suits!
- Tüm bunlar bize mayolu kızlar olduğunu gösteriyor!
- Two girls threw up on the bus in two days.
- İki günde iki kız otobüste kustu.
- I get jealous when he talks to other girls.
- O diğer kızlarla konuşursa kıskanırım.
- Doesn't Tom like girls?
- Tom kızlardan hoşlanmıyor mu?
- Bob is very timid and blushes when chatting with girls.
- Bob çok çekingen ve kızlarla sohbet ederken yüzü kızarıyor.
- I'm always surprised at the way he talks to girls.
- Kızlarla konuşma şekline hep şaşırmışımdır.
- This class consists of 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.
- The boys believed that girls liked guys who owned fast cars.
- Erkekler, kızların hızlı arabalara sahip olan adamları sevdiğine inanırdı.
- I wonder which of the girls here are going to be my friends.
- Buradaki kızlardan hangisinin benim arkadaşlarım olacağını merak ediyorum.
- Girls don't like you.
- Kızlar senden hoşlanmıyor.
- What about girls?
- Peki ya kızlar?
- Almost no girls play video games.
- Neredeyse hiçbir kız video oyunu oynamaz.
- Some of the girls laughed.
- Kızlardan bazıları güldü.
- Jim seems to know the art of making friends with girls.
- Jim, kızlarla arkadaş olma sanatını biliyor gibi görünüyor.
- Girls are nothing but trouble.
- Kızlar beladan başka bir şey değildir.
- Girls don't like you.
- Kızlar seni sevmiyorlar.
- Yamada isn't popular with girls in his own grade, but he's popular with the younger girls at school.
- Yamada kendi sınıfındaki kızlar arasında popüler değil ama okuldaki genç kızlar arasında popüler.
- There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.
- Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok.
- Most girls think that they are pretty.
- Çoğu kız, güzel olduğunu düşünür.
- He makes young girls' hearts flutter.
- O, genç kızların kalplerini çarptırıyor.
- Few girls can even speak to him.
- Çok az kız onunla konuşabiliyor.
- She likes girls.
- Kızları sever.
- Boys think about girls a lot.
- Erkekler kızlar hakkında çok düşünür.
- None of the girls are students.
- Kızlardan hiçbiri öğrenci değil.
- He flirts with other girls on Facebook.
- Facebook'ta başka kızlarla flört ediyor.
- One of the magazines is for boys, the other is for girls.
- Dergilerden biri erkekler için, diğeri kızlar için.
- Hey girls, what's up?
- Hey kızlar, naber?
- Several girls are standing beside the gate.
- Birkaç kız kapının yanında duruyor.
- Boys are more interested in engineering and computing than girls.
- Mühendislik ve bilgisayar alanında erkekler kızlara göre daha ilgili.
- Girls, you're gorgeous!
- Kızlar, harikasınız!
- He's always chasing girls.
- Sürekli kızların peşinde.
- Those girls are prostitutes.
- O kızlar fahişe.
- They are sensible girls.
- Onlar duyarlı kızlar.
- That class has 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıfta 15 erkek ve 28 kız var.
- The young girls twined wreaths of flowers.
- Genç kızlar çiçek çelenkleri ördüler.
- What do you think, girls?
- Ne düşünüyorsunuz kızlar?
- Do those girls wear white skirts?
- Bu kızlar beyaz etek mi giyiyor?
- Some girls just never learn.
- Bazı kızlar asla öğrenemez.
- Some girls were chased like cattle.
- Bazı kızlar sığır gibi kovalanıyordu.
- Of the two girls, she is the younger.
- İki kızdan genç olan o.
- Do those girls wear white skirts?
- O kızlar beyaz etek mi giyiyor?
- She likes girls.
- Kızlardan hoşlanır.
- None of the girls is a student.
- Kızlardan hiçbiri öğrenci değil.
- Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
- There are only three girls in the class.
- Sınıfta sadece üç kız var.
- There are nine girls and three boys in the library.
- Kütüphanede dokuz kız ve üç erkek var.
- Women and girls shouldn't do that.
- Kadınlar ve kızlar bunu yapmamalı.
- She goes to a girls' high school.
- O, bir kız lisesine gidiyor.
- Girls, open your eyes, marriage isn't buying a horse.
- Kızlar, gözlerinizi açın, evlilik bir at satın almak değildir.
- Boys spend less time on homework than girls.
- Erkekler ev ödevlerine kızlardan daha az zaman harcarlar.
- Sami didn't like those girls.
- Sami o kızlardan hoşlanmadı.
- Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair?
- Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı kısa saçlı kızları mı?
- Those girls arrived.
- Kızlar geldi.
- Girls, I'm single.
- Kızlar, ben bekarım.
- See you around, girls.
- Görüşürüz, kızlar.
- Girls can be astronauts, too.
- Kızlar da astronot olabilir.
- What are you girls doing?
- Siz kızlar ne yapıyorsunuz?
- Those girls look like guys.
- Bu kızlar erkeğe benziyor.
- Boys spend more time than girls on the computer and the Internet.
- Erkekler bilgisayar ve internette kızlardan daha fazla zaman geçiriyor.
- Generally speaking, boys can run faster than girls.
- Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
- Jim seems to know the art of making friends with girls.
- Jim, kızlarla arkadaşlık yapma sanatını biliyor gibi görünüyor.
- Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
- The three girls smiled at Tom as they walked by.
- Üç kız yanlarından geçerken Tom'a gülümsediler.
- The three girls followed Tom.
- Üç kız Tom'u takip etti.
- Tom is a little shy with girls.
- Tom kızlar konusunda biraz çekingen.
- It's a good way to meet girls.
- Kızlarla tanışmak için iyi bir yol.
- Those girls are very busy.
- Bu kızlar çok meşgul.
- You like girls.
- Kızlardan hoşlanıyorsunuz.
- Do you not like girls?
- Kızlardan hoşlanmıyor musun?
- Girls notice things like that.
- Kızlar böyle şeyleri fark eder.
- Hurry up, girls, you're going to be late.
- Acele edin kızlar, geç kalacaksınız.
- It's a good way to meet girls.
- Bu kızlarla tanışmak için iyi bir yol.
- Be quiet, girls.
- Kızlar, sessiz olun.
- Sami remembers those two girls.
- Sami o iki kızı hatırlıyor.
- Mike has two friends who are girls.
- Mike'ın kız olan iki arkadaşı var.
- Girls say that all the time.
- Kızlar bunu hep söyler.
- There are no girls on the Internet.
- İnternette kızlar yoktur.
- Girls are wearing short skirts these days.
- Bugünlerde kızlar kısa etek giyiyor.
- Almost no girls play video games.
- Neredeyse hiçbir kız video oyunları oynamaz.
- There are more girls than boys in this school.
- Bu okulda erkekten daha çok kız var.
- Where are the other girls?
- Diğer kızlar nerede?
- I can't talk to girls.
- Kızlarla konuşamam.
- Are there any cute girls in your class?
- Sınıfınızda hiç güzel kız var mı?
- Lots of girls like him.
- Bir sürü kız ondan hoşlanıyor.
- There are plenty of nice girls out there.
- Orada bol miktarda güzel kız var.
- Two girls threw up on the bus in two days.
- İki gün içinde iki kız otobüste kustu.
- Éva is not like the other girls.
- Eva diğer kızlar gibi değil.
- How many girls have you kissed?
- Kaç kızı öptün?
- Why do girls I don't like like me?
- Neden hoşlanmadığım kızlar benden hoşlanıyor?
- Tom was always shy around girls.
- Tom her zaman kızların çevresinde utangaçtı.
- Almost all girls are kind.
- Neredeyse bütün kızlar naziktir.
- My boyfriend sometimes flirts with other girls.
- Erkek arkadaşım bazen başka kızlarla flört eder.
- Latvian girls are among the best girls in the world!
- Letonyalı kızlar dünyanın en iyi kızları arasındadır!
- Hurry up, girls.
- Acele edin kızlar.
- I like Japanese girls.
- Japon kızlarından hoşlanıyorum.
- At school the other girls shunned Mary.
- Okuldaki diğer kızlar Mary'den uzak durdular.
- The other girls were jealous.
- Diğer kızlar kıskandılar.
- The boys and girls are playing in the garden.
- Oğlanlar ve kızlar bahçede oynuyorlar.
- He teaches in a girls' high school.
- O bir kız lisesinde öğretmenlik yapıyor.
- Meeting girls is hard.
- Kızlarla tanışmak zordur.
- Boys, as a rule, are taller than girls.
- Erkekler, kural olarak, kızlardan daha uzundur.
- She taught rich Indian girls.
- Zengin Hintli kızlara öğretmenlik yapmış.
- Sami hated girls with piercings.
- Sami piercingli kızlardan nefret ederdi.
- How many girls are in this picture?
- Bu resimde kaç kız var?
- Both girls have blue eyes.
- İki kızın da gözleri mavi.
- He only likes Polish girls with blue-green eyes.
- Sadece mavi-yeşil gözlü Polonyalı kızlardan hoşlanıyor.
- I hate girls like that.
- Böyle kızlardan nefret ediyorum.
- What do you think, girls?
- Ne düşünüyorsunuz, kızlar?
- What are some cute hairstyles for girls?
- Kızlar için şirin saç modelleri nelerdir?
- Sami loved girls.
- Sami kızları seviyordu.
- Tom is attracted to girls.
- Tom kızlara ilgi duyuyor.
- I get jealous when he talks to other girls.
- Başka kızlarla konuştuğunda kıskanıyorum.
- I like the boys and girls.
- Kızları ve erkekleri severim.
- Girls love Tom.
- Kızlar Tom'a hasta.
- Tom can't even talk to girls.
- Tom kızlarla bile konuşamıyor.
- She gave birth to twin girls.
- O, ikiz kızlar doğurdu.
- Bob's father teaches at a girls' school.
- Bob'un babası, bir kız okulunda öğretmenlik yapıyor.
- Are there any girls in prison?
- Hapishanede hiç kız var mı?
- Not all girls are like that.
- Bütün kızlar öyle değildir.
- It seems like girls are becoming more and more interested in science.
- Görünüşe göre kızlar bilimle giderek daha fazla ilgileniyor.
- Why are these girls so cruel?
- Bu kızlar neden bu kadar acımasız?
- Sami was talking to multiple girls at once.
- Sami aynı anda birden çok kızla konuşuyordu.
- Serious girls don't exist anymore.
- Ciddi kızlar artık yoklar.
- One of those girls is my sister.
- O kızlardan biri benim kız kardeşim.
- I love Japan, and Japanese girls of course.
- Japonya'yı ve tabii ki Japon kızlarını seviyorum.
- Tom is only interested in good-looking girls.
- Tom sadece güzel kızlarla ilgilenir.
- I don't like girls who play hard to get.
- Zoru oynayan kızlardan hoşlanmam.
- Going out with girls is exhausting.
- Kızlarla dışarı çıkmak çok yorucu.
- Sami became stepfather to Layla's two girls.
- Sami, Layla'nın iki kızının üvey babası oldu.
- The two girls hugged each other.
- İki kız birbirlerine sarıldılar.
- Hello, girls.
- Selam kızlar.
- I know some of those girls.
- O kızlardan bazılarını tanıyorum.
- Russian girls love Icelanders.
- Rus kızları İzlandalıları sever.
- Tom is attracted to girls.
- Tom kızların çekimine kapılıyor.
- Boys and girls play in the garden.
- Oğlanlar ve kızlar bahçede oynuyorlar.
- All girls were crazy about Sami.
- Bütün kızlar Sami'ye deli oluyordu.
- Those girls are very busy.
- O kızlar çok meşgul.
- Generally speaking, girls are better at learning languages than boys.
- Genel olarak konuşursak, kızlar dil öğrenmede erkeklerden daha iyidir.
- I'm always surprised at the way he talks to girls.
- Ben her zaman onun kızlarla konuşma tarzına şaşırırım.
- He likes girls.
- O, kızlardan hoşlanır.
- Do you still remember the lovely girls who were dancing?
- Dans eden güzel kızları hala hatırlıyor musun?
- This is why girls love cucumbers.
- Kızların salatalık sevmesinin nedeni budur.
- None of the girls in my class are prettier than Linda.
- Sınıfımdaki kızlardan hiçbiri Linda'dan daha güzel değil.
- Men, women, boys, and girls, they're all people.
- Erkekler, kadınlar, oğlanlar ve kızlar, hepsi insan.
- I know those girls.
- Şu kızları tanıyorum.
- I heard a couple girls talking about Tom.
- Tom'dan bahseden birkaç kız duydum.
- Sami was dating a few girls, but nothing serious.
- Sami birkaç kızla çıkıyordu ama ciddi bir şey değildi.
- Girls were not allowed to go out with boys without a chaperone.
- Kızların refakatçi olmadan erkeklerle dışarı çıkmasına izin verilmezdi.
- I don't get why not all girls are lesbians.
- Neden bütün kızların lezbiyen olmadığını anlamıyorum.
- The young girls twined wreaths of flowers.
- Genç kızlar çiçeklerden taç yaptı.
- Tom is allergic to girls.
- Tom'un kızlara alerjisi var.
- The boys and girls paired off for the dance.
- Kızlar ve erkekler dans için eşleşti.
- I know both of the girls.
- Kızların her ikisini tanıyorum.
- Tom can't even talk to girls.
- Tom kızlarla bile konuşamaz.
- I don't get why not all girls are lesbians.
- Bütün kızların neden lezbiyen olmadığını anlamadım.
- Manon is not like the other girls.
- Manon diğer kızlar gibi değildir.
- Girls criticize each other.
- Kızlar birbirini eleştirir.
- Polish girls didn't want Justin Bieber to come to Poland.
- Polonyalı kızlar, Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.
- What about girls?
- Ya kızlar?
- Manon is not like the other girls.
- Manon diğer kızlar gibi değil.
- Ukrainian girls are the prettiest in the world.
- Ukraynalı kızlar dünyanın en güzelleridir.
- How many girls are there in this picture?
- Bu resimde kaç tane kız var?
- Girls are crazy.
- Kızlar çılgın.
- How many of your second cousins are girls?
- İkinci derece kuzenlerinizden kaçı kız?
- Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.
- Tom kızları telefonla aramaya alışkındır.
- This is why girls love cucumbers.
- İşte bu yüzden kızlar salatalığı sever.
- After eight months, he eventually started dating girls again.
- Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.
- Young girls really want to be slender.
- Genç kızlar gerçekten ince olmak istiyor.
- I saw two girls kissing.
- İki kızın öpüştüğünü gördüm.
- Those girls look like guys.
- Şu kızlar erkeklere benziyor.
- Sami admitted to killing six other girls.
- Sami altı kızı daha öldürdüğünü itiraf etti.
- All girls love horses.
- Bütün kızlar atları sever.
- Why do girls I don't like like me?
- Neden hoşlanmadığım kızlar beni seviyor?
- Girls are girls and boys are boys.
- Kızlar kızdır, erkekler de erkek.
- It's not the first time that Tom has dated two girls at the same time.
- Bu Tom'un aynı anda iki kızla çıktığı ilk sefer değil.
- The other girls are jealous of Lily because she is extremely pretty.
- Diğer kızlar Lily'yi kıskanıyor çünkü o çok güzel.
- I like Japanese girls.
- Japon kızlarını severim.
- The party was composed of six girls and four boys.
- Parti altı kız ve dört erkekten oluşuyordu.
- All girls were crazy about Sami.
- Bütün kızlar Sami için deli oluyordu.
- Boys are more likely than girls to drop out of school.
- Erkeklerin okuldan ayrılması kızlardan daha muhtemel.
Show More (572)
|