grit - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
grit dişlerini sıkmak v.
  • I gritted my teeth.
  • Dişlerimi sıktım.
  • Tom gritted his teeth.
  • Tom dişlerini sıktı.
  • Tom is gritting his teeth in obvious pain.
  • Tom bariz bir acıyla dişlerini sıkıyor.
Show More (0)
grit kum n.
  • The workers are spreading grit on the icy road.
  • İşçiler buzlu yola kum serpiyor.
  • Some might regard Britain as the grit in the oyster that has created the pearl.
  • Bazıları Britanya'yı inciyi yaratan istiridyenin içindeki kum olarak görebilir.
Show More (-1)
grit cesaret n.
  • He showed real grit in telling the truth.
  • Gerçeği söylerken gerçek bir cesaret gösterdi.
  • I admire your grit.
  • Cesaretine hayranım.
Show More (-1)
grit (kaygan yola) kum dökmek v.
  • Thank God, they gritted the street.
  • Tanrıya şükür, caddeye kum dökmüşler.
Show More (-2)
grit gıcırdamak v.
  • I gritted my teeth.
  • Dişlerimi gıcırdattım.
Show More (-2)