|
- Other countries too in old and new Europe are, however, guilty of plundering the natural resources of Africa.
- Ancak eski ve yeni Avrupa'daki diğer ülkeler de Afrika'nın doğal kaynaklarını yağmalamaktan suçludur.
- Under Islamic law, she is guilty of treason.
- İslam hukukuna göre vatana ihanetten suçludur.
- It is making itself guilty of the failure to assist those whom it has a duty to protect.
- Korumakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmediği için kendisini suçlu duruma düşürmektedir.
- The European Union is, however, still guilty of dumping in return for export subsidies.
- Ancak Avrupa Birliği, ihracat teşvikleri karşılığında damping yapmaktan hala suçludur.
- We need to make it much easier to prosecute officials who are guilty of fraud and corruption.
- Dolandırıcılık ve yolsuzluktan suçlu bulunan resmi görevlilerin kovuşturulmasını çok daha kolay hale getirmeliyiz.
- By allocating subsidies, the EU itself is guilty of distorting actions of which it is now accusing Korea.
- AB, sübvansiyonları tahsis etmesi nedeniyle şimdi Kore'yi itham ettiği çarpıtma eylemlerinden kendisi suçludur.
- The European Union is, however, still guilty of dumping in return for export subsidies.
- Ancak Avrupa Birliği, ihracat sübvansiyonları karşılığında damping yapmaktan hala suçludur.
- It is making itself guilty of the failure to assist those whom it has a duty to protect.
- Konsey, korumakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmemekle kendisini suçlu duruma düşürmektedir.
- Some groups have been guilty of gross over-simplification about the problems involved.
- Bazı gruplar söz konusu sorunları aşırı basitleştirmekten suçlu bulunmuştur.
- Some groups have been guilty of gross over-simplification about the problems involved.
- Bazı gruplar söz konusu sorunları aşırı basitleştirmekten suçludur.
- The States are guilty of such offences and should be held liable.
- Devletler bu tür suçlardan suçludur ve sorumlu tutulmalıdır.
- In taking a passive line, the Council of Ministers is guilty of aiding and abetting.
- Bakanlar Kurulu pasif bir tutum takınarak yardım ve yataklıktan suçludur.
- In the past, we were guilty of talking short-sea shipping down.
- Geçmişte kısa deniz taşımacılığını küçümsediğimiz için suçluyduk.
- Tom is guilty of fraud.
- Tom sahtekârlıktan suçlu.
- She is guilty of fraud.
- O dolandırıcılıktan suçludur.
- They're absolutely guilty of something.
- Bir konuda kesinlikle suçlular.
- The jury found the man guilty of murder.
- Jüri adamı cinayetten suçlu buldu.
- What are you guilty of?
- Sen neden suçlusun?
- Tom was guilty of spreading lies about Mary.
- Tom, Mary hakkında yalanlar yaydığı için suçluydu.
- She is guilty of theft.
- O hırsızlıktan suçlu.
- He is guilty of murder.
- O cinayetten suçludur.
- He was guilty of making a mistake.
- Hata yaptığı için suçluydu.
- He was guilty of murder.
- O cinayetten suçluydu.
- Tom was guilty of taking the money.
- Tom parayı almakla suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- She is guilty of stealing.
- Hırsızlıktan suçlu.
- He is guilty of theft.
- O, hırsızlıktan suçludur.
- The judge found Scopes guilty of breaking the law.
- Yargıç Scopes'u yasayı çiğnemekten suçlu buldu.
- Do you think the accused is really guilty of the crime?
- Sizce sanık bu suçtan gerçekten suçlu mu?
- He is guilty of murder.
- Cinayetten suçlu.
- What are you guilty of?
- Neyden suçlusun?
- She is guilty of stealing.
- O, çalmaktan suçludur.
- The court found him guilty of stealing money.
- Mahkeme onu para çalmaktan suçlu buldu.
- Tom is guilty of fraud.
- Tom dolandırıcılıktan suçlu.
- Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
- Aslında, yanlış yapmaktan suçlu muydu?
- She is guilty of theft.
- O hırsızlıktan suçludur.
- We, the jury, find the defendant guilty of murder.
- Biz jüri olarak sanığı cinayetten suçlu buluyoruz.
- He was guilty of murder.
- Cinayetten suçluydu.
- Both the old and young are guilty of sinning.
- Hem yaşlılar hem de gençler günah suçlusudur.
- Tom was guilty of taking the money.
- Tom parayı almakla suçludur.
- He is guilty of theft.
- Hırsızlıktan suçlu.
- Both the old and young are guilty of sinning.
- Hem yaşlılar hem de gençler günah işlemekten suçludur.
- Tom isn't guilty of murder.
- Tom cinayet suçlusu değildir.
- He is guilty of stealing.
- O çalmaktan suçludur.
- Tom isn't guilty of murder.
- Tom cinayetten suçlu değil.
- He is guilty of murder.
- O bir cinayet suçlusu.
- Tom was guilty of taking the money.
- Tom parayı aldığı için suçluydu.
- He is guilty of murder.
- O cinayetten suçlu.
- She is guilty of fraud.
- Dolandırıcılıktan suçlu.
- Tom is guilty of theft.
- Tom hırsızlıktan suçlu.
- Tom is guilty of stealing.
- Tom hırsızlıktan suçlu.
- They're absolutely guilty of something.
- Kesinlikle bir şeyden suçlular.
- He is guilty of stealing.
- Hırsızlıktan suçlu.
Show More (50)
|