hard times - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
hard times zor zamanlar n.
  • And it is not true that the Stability and Growth Pact did not allow enough leeway for hard times.
  • Ve İstikrar ve Büyüme Paktı'nın zor zamanlar için yeterli hareket alanı bırakmadığı doğru değildir.
  • These are hard times and, like Belgium, we are a small country.
  • Zor zamanlar geçiriyoruz ve Belçika gibi biz de küçük bir ülkeyiz.
  • These are hard times and, like Belgium, we are a small country.
  • Bunlar zor zamanlar ve Belçika gibi biz de küçük bir ülkeyiz.
Show More (42)
hard times zor günler n.
  • And I know there will be hard times again.
  • Ve biliyorum ki yine zor günler yaşanacak.
  • It's hard times for small farmers like you and myself.
  • Senin ve benim gibi küçük ölçekli çiftçiler için zor günler.
  • The family had a hard time after the war.
  • Aile, savaştan sonra zor günler geçirdi.
Show More (3)
hard times kötü günler n.
  • So, I'm really sorry that you're having a hard time.
  • Bu yüzden, kötü günler geçirmene gerçekten üzüldüm.
Show More (-2)