The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Englisch |
Türkisch |
|
| 1 |
high-tech |
yüksek teknoloji |
n. |
|
- Estonia's export structure shows that they are now successfully achieving this high-tech added value.
- Estonya'nın ihracat yapısı, bu yüksek teknoloji katma değerini artık başarıyla elde ettiklerini gösteriyor.
- Hsinchu is the high-tech center of Taiwan.
- Hsinchu, Tayvan'ın yüksek teknoloji merkezidir.
- The revenue-focused strategy may explain the success of U.S.-based high-tech firms.
- Gelir odaklı strateji, ABD merkezli yüksek teknoloji firmalarının başarısını açıklayabilir.
- Japan is the leader of the world's high-tech industry.
- Japonya dünyanın yüksek teknoloji endüstrisinin lideri.
- Japan is the leader of the world's high-tech industry.
- Japonya dünya yüksek teknoloji endüstrisinin lideri.
Show More (2)
|
| 2 |
high-tech |
çok modern tarzda (mobilya) |
adj. |
|
- The showroom featured minimalist high-tech furniture pieces.
- Sergi salonunda minimalist ve çok modern tarzda mobilyalar yer alıyordu.
Show More (-2)
|
| 3 |
high-tech |
yüksek teknoloji kullanan |
adj. |
|
- The company specializes in high-tech gadgets.
- Şirket yüksek teknoloji ürünler konusunda uzmanlaşmıştır.
Show More (-2)
|
| 4 |
high-tech |
ileri teknoloji |
adj. |
|
- Second-generation drowsy driver alert systems will be even more high-tech.
- İkinci nesil uykulu sürücü uyarı sistemleri daha da ileri teknolojiye sahip olacak.
Show More (-2)
|
