1 |
in all |
toplam |
adv. |
|
- Of 62 projects in all, seven included applicant countries.
- Toplam 62 projeden yedisi başvuran ülkeleri içeriyordu.
- There are nine projects in all which have been damaged in one way or another.
- Şu ya da bu şekilde zarar gören toplam dokuz proje var.
- In all, there were thirty people there.
- Orada toplam otuz kişi vardı.
- There were 30 members in all.
- Toplam 30 üye vardı.
- Our school has twenty-four classes in all.
- Okulumuzda toplam yirmi dört sınıf var.
- Today, I bought ten books in all.
- Bugün toplam on kitap aldım.
- The group consists of 50 students in all.
- Grup toplam 50 öğrenciden oluşmaktadır.
- We are eleven in all.
- Toplam on bir kişiyiz.
- How many are there in all?
- Toplam kaç kişi var?
Show More (6)
|
2 |
in all |
toplamda |
adv. |
|
- In all, 1.7 billion people do not have access to drinking water.
- Toplamda 1,7 milyar insanın içme suyuna erişimi bulunmamaktadır.
- There were just 25 of us in all, and our chairman was the current French President, Jacques Chirac.
- Toplamda sadece 25 kişiydik ve başkanımız şu anki Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'tı.
- In all, more than 400 000 hectares were consumed by fire.
- Toplamda 400.000 hektardan fazla alan yangından zarar görmüştür.
- There were fifty persons in all.
- Toplamda elli kişi vardı.
- All in all, how many different schools have you attended?
- Toplamda kaç farklı okula gittiniz?
- How many different schools have you attended in all?
- Toplamda kaç farklı okula gittiniz?
- They are five in all.
- Toplamda beş kişiler.
- There are about a thousand students in all.
- Toplamda yaklaşık bin öğrenci var.
Show More (5)
|
3 |
in all |
toplam olarak |
adv., expr. |
|
- We are eleven in all.
- Toplam olarak on bir kişiyiz.
- There were 30 members in all.
- Toplam olarak otuz üye vardı.
- There are about a thousand students in all.
- Toplam olarak yaklaşık bin öğrenci var.
- How many are there in all?
- Toplam olarak kaç tane var?
- Today, I bought ten books in all.
- Bugün toplam olarak on kitap satın aldım.
- There are about a thousand students in all.
- Toplam olarak takribî bin talebe var.
- There were fifty persons in all.
- Toplam olarak elli kişi vardı.
Show More (4)
|
4 |
in all |
hepsi |
adv. |
|
- Whatever the Eurosceptics say, it is in all our interests to get cooperation in such matters.
- Avrupa şüphecileri ne derse desin, bu tür konularda işbirliği yapmak hepimizin çıkarınadır.
- It is in all our interests to make real and lasting progress.
- Gerçek ve kalıcı bir ilerleme kaydetmek hepimizin çıkarınadır.
- It is in all our interests that enlargement should proceed without delay.
- Genişlemenin gecikmeksizin devam etmesi hepimizin menfaatinedir.
- On the contrary, it is in all our interests to respond positively, with initiatives and solidarity.
- Aksine girişimler ve dayanışma ile olumlu yanıt vermek hepimizin yararınadır.
- On the contrary, it is in all our interests to respond positively, with initiatives and solidarity.
- Aksine, girişimler ve dayanışma ile olumlu yanıt vermek hepimizin yararınadır.
- It is in all our interests to make real and lasting progress.
- Gerçek ve kalıcı ilerleme kaydetmek hepimizin çıkarınadır.
Show More (3)
|
5 |
in all |
tamamı |
adv. |
|
- I should therefore like this to happen in all fifteen states in the European Union.
- Bu nedenle bunun Avrupa Birliği'ndeki on beş ülkenin tamamında gerçekleşmesini istiyorum.
- That is three times the number of people killed in all the wars fought in the entire 20th century.
- Bu sayı, 20. yüzyılın tamamında yapılan tüm savaşlarda ölen insan sayısının üç katıdır.
- Last year saw significant progress in all nine sectors encompassed by the Action Plan.
- Geçtiğimiz yıl Eylem Planı kapsamındaki dokuz sektörün tamamında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
- It is possible to obtain more than one kit in all of these countries.
- Bu ülkelerin tamamında birden fazla kit temin etmek mümkündür.
Show More (1)
|
6 |
in all |
hepsi içinde |
adv. |
|
- Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müziği ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
Show More (-2)
|