|
- The opposition leaders were subjected to unfair trials in the spring.
- Muhalefet liderleri ilkbaharda adil olmayan yargılamalara tabi tutuldular.
- Imagine that a major disaster strikes in the spring, to which the Commission assigns EUR 700 million from this Fund.
- İlkbaharda büyük bir felaket yaşandığını ve Komisyon'un bu Fon'dan 700 milyon Avro tahsis ettiğini düşünün.
- In the spring outstanding commitments under the Structural Funds reached EUR 80 billion.
- İlkbaharda Yapısal Fonlar kapsamında ödenmemiş taahhütler 80 milyar avroya ulaşmıştır.
- In the spring, the Council took a clear stance in favour of the Stability and Growth Pact.
- İlkbaharda Konsey, İstikrar ve Büyüme Paktı lehinde net bir tutum sergilemiştir.
- That is why, in the spring, the European Union must submit a resolution to the Commission on Human Rights in Geneva.
- Bu nedenle Avrupa Birliği ilkbaharda Cenevre'deki İnsan Hakları Komisyonu'na bir karar sunmalıdır.
- The opposition leaders were subjected to unfair trials in the spring.
- Muhalefet liderleri ilkbaharda adil olmayan yargılamalara maruz kalmıştır.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyu derin uykuda kalıyorlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkıyorlar.
- They stay fast asleep during winter and appear again in the spring.
- Kış boyunca derin uykuda kalırlar ve ilkbaharda tekrar ortaya çıkarlar.
- The birds return in the Spring.
- İlkbaharda kuşlar döner.
- Abraham Lincoln was assassinated in the spring.
- Abraham Lincoln ilkbaharda bir suikasta kurban gitti.
- I'd like to visit Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- I'm going to Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'a gidiyorum.
- It rains a lot here in the spring.
- İlkbaharda burada çok yağmur yağar.
- Everywhere looks beautiful in the spring.
- İlkbaharda her yer çok güzel görünür.
- He plants sunflowers in the spring.
- O, ilkbaharda ayçiçeği eker.
- What kind of flowers do you plant in the spring?
- İlkbaharda ne tür çiçekler ekersin?
- A very large number of tourists visit Kyoto in the spring.
- İlkbaharda Kyoto'yu çok sayıda turist ziyaret eder.
- I'll go to Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'a gideceğim.
- The apple trees bloom in the spring.
- Elma ağaçları ilkbaharda çiçek açar.
- Many tourists visit Kyoto in the spring.
- Birçok turist İlkbaharda Kyoto'yu ziyaret eder.
- The countryside is beautiful in the spring.
- Kırlar ilkbaharda çok güzel olur.
- Our yard is full of lilies in the spring.
- Bizim bahçemiz ilkbaharda zambaklarla doludur.
- The Mormons left Illinois in the spring of 1846.
- Mormon'lar 1846'ın ilkbaharında Illinois'ten ayrıldı.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
- İlkbaharda günler uzayıp güneş ısındığında, ilk kızılgerdan kuşunun güneyden dönmesini bekledi.
- Some flowers bloom in the spring and other flowers bloom in the fall.
- Bazı çiçekler ilkbaharda, bazıları da sonbaharda açar.
- Many tourists visit Kyoto in the spring.
- İlkbaharda Kyoto'yu birçok turist ziyaret eder.
- I'd like to visit Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek isterim.
- I cleaned the windows in the spring but they're dirty again.
- İlkbaharda pencereleri temizledim ama onlar yine kirleniyorlar.
- Tom and Mary got married last year in the spring.
- Tom ve Mary geçen yıl ilkbaharda evlendiler.
- Everywhere looks beautiful in the spring.
- İlkbaharda her yer güzel görünüyor.
- Farmers sow seeds in the spring.
- Çiftçiler ilkbaharda tohum ekerler.
- These flowers bloom in the spring.
- Bu çiçekler ilkbaharda çiçek açar.
- I cleaned the windows in the spring but they're dirty again.
- İlkbaharda camları temizledim ama yine kirliler.
- He plants sunflowers in the spring.
- İlkbaharda ayçiçeği ekiyor.
- Many flowers bloom in the spring.
- İlkbaharda birçok çiçek açar.
- Tom and Mary got married this year in the spring.
- Tom ve Mary bu yıl ilkbaharda evlendiler.
- My husband and I will travel to Versailles in the spring to watch an opera.
- Kocam ve ben ilkbaharda Versailles'a opera izlemeye gideceğiz.
- These flowers bloom in the spring.
- Bu çiçekler ilkbaharda açar.
- School begins in the spring.
- Okul ilkbaharda başlıyor.
- Burr traveled west in the spring of 1805.
- Burr 1805'in ilkbaharında batıya gitti.
- New models of Japanese cars usually come out in the spring.
- Japon arabalarının yeni modelleri genellikle ilkbaharda çıkar.
- The countryside is beautiful in the spring.
- Kırsal İlkbaharda güzeldir.
- I'm going to Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'a gideceğim.
- Many plants bloom in the spring.
- Birçok bitki ilkbaharda çiçek açar.
- In the spring, the fields are covered with dandelions.
- İlkbaharda tarlalar karahindiba ile kaplıdır.
Show More (42)
|
