1 |
interminable |
bitmek bilmez |
adj. |
|
- I know what it is to suffer airport chaos or interminable delays.
- Havaalanı kaosunun ya da bitmek bilmeyen gecikmelerin ne demek olduğunu bilirim.
- I know what it is to suffer airport chaos or interminable delays.
- Havaalanı kaosunun veya bitmek bilmeyen gecikmelerin ne demek olduğunu bilirim.
- What we cannot do is allow an interminable chain of personal statements.
- Yapamayacağımız şey, bitmek bilmeyen kişisel açıklamalar zincirine izin vermektir.
Show More (0)
|
2 |
interminable |
sonu gelmez |
adj. |
|
- Instead, we are bogged down in this interminable roundabout of discussion on procedure.
- Bunun yerine usule ilişkin bu sonu gelmez tartışma dolambacında boğuluyoruz.
- What we cannot do is allow an interminable chain of personal statements.
- Yapamayacağımız şey, sonu gelmez bir kişisel ifadeler zincirine izin vermektir.
- What we do not want is for the small amount of money to be spent on even more interminable research projects.
- İstemediğimiz şey, az miktardaki paranın daha da sonu gelmez araştırma projelerine harcanmasıdır.
Show More (0)
|
3 |
interminable |
bitmez tükenmez |
adj. |
|
- I was afraid that we would allow ourselves to get bogged down in interminable bureaucratic discussions.
- Bitmek tükenmek bilmeyen bürokratik tartışmaların içinde boğulup kalacağımızdan korkuyordum.
Show More (-2)
|