|
- There can be no tolerance of the intolerant.
- Hoşgörüsüzlere hoşgörü gösterilemez.
- One would have to be extremely intolerant and prejudiced not to accept the proposal of the Italian Presidency.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın önerisini kabul etmemek için son derece hoşgörüsüz ve önyargılı olmak gerekir.
- The report tips towards a similar kind of intolerant fundamentalism to that which it means to fight.
- Rapor, mücadele etmek istediği hoşgörüsüz köktendinciliğin bir benzerine işaret etmektedir.
- We must be careful to ensure that we do not create an intolerant Europe where only one faith is acceptable.
- Sadece tek bir inancın kabul gördüğü hoşgörüsüz bir Avrupa yaratmamak için dikkatli olmalıyız.
- We are intolerant to those who are intolerant.
- Tahammülsüz olanlara karşı hoşgörüsüzüz.
- They're very intolerant.
- Çok hoşgörüsüzler.
- Tom is very intolerant.
- Tom çok hoşgörüsüz.
- We have become an intolerant, inward-looking society.
- Hoşgörüsüz, içe dönük bir toplum haline geldik.
- She's very intolerant.
- O çok hoşgörüsüzdür.
- He's very intolerant.
- O çok hoşgörüsüz.
- Foreigners are very intolerant.
- Yabancılar çok hoşgörüsüz.
- She's very intolerant.
- Kadın çok hoşgörüsüz.
- We are intolerant to those who are intolerant.
- Hoşgörüsüz olanlara karşı biz hoşgörüsüzüz.
- Tom is intolerant.
- Tom hoşgörüsüz.
- I'm very intolerant.
- Ben çok hoşgörüsüzüm.
- Tom is intolerant.
- Tom hoşgörüsüzdür.
- They're very intolerant.
- Onlar çok hoşgörüsüz.
Show More (14)
|
