karma - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
karma karma n.
  • The second-hand sofa we bought has a bad karma.
  • Aldığımız ikinci el kanepenin kötü bir karması var.
  • The burden of karma must come down on humankind in the form of the cover of darkness.
  • Karmanın yükü insanlığın üzerine karanlık bir örtü şeklinde inmelidir.
  • Karma is a natural, impersonal law of moral cause and effect.
  • Karma doğal, kişisel olmayan bir ahlaki neden-sonuç yasasıdır.
Show More (5)
karma ettiğini bulma n.
  • Whenever I make big mistakes, it always causes me big problems in my life; that's my karma, I guess.
  • Ne zaman büyük hatalar yapsam, bu her zaman hayatımda büyük sorunlara neden oluyor; sanırım ettiğimi buluyorum.
Show More (-2)
Englisch Türkisch
karma karma n.
  • The second-hand sofa we bought has a bad karma.
  • Aldığımız ikinci el kanepenin kötü bir karması var.
  • Karma is a natural, impersonal law of moral cause and effect.
  • Karma doğal, kişisel olmayan bir ahlaki neden-sonuç yasasıdır.
  • The burden of karma must come down on humankind in the form of the cover of darkness.
  • Karmanın yükü insanlığın üzerine karanlık bir örtü şeklinde inmelidir.
Show More (5)
mixed karma adj.
  • The present crisis only underlines the fragility of that sea and the key stocks in its mixed fishery.
  • Mevcut kriz sadece bu denizin ve karma balıkçılığındaki kilit rezervlerin kırılganlığının altını çizmektedir.
  • When will monasteries and convents be forced to be mixed?
  • Manastırlar ve manastırlar ne zaman karma olmaya zorlanacak?
  • Hitherto impromptu experiments with mixed patrols have yielded excellent results.
  • Şimdiye kadar karma devriyelerle yapılan doğaçlama deneyler mükemmel sonuçlar vermiştir.
Show More (3)
combination karma n.
  • He registered for a new combination English course.
  • Yeni bir karma İngilizce kursuna kaydoldu.
Show More (-2)
mixture karma n.
  • The city is a mixture of eastern and western cultures.
  • Şehir doğu ve batı kültürlerinin bir karmasıdır.
Show More (-2)
hybrid karma adj.
  • I find the Commission's amendment proposing a hybrid method particularly commendable.
  • Komisyon'un karma bir yöntem öneren değişikliğini özellikle takdire şayan buluyorum.
Show More (-2)