The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	kernel	çekirdek	n.
	It took too long to separate kernels from nut shells. Fındık çekirdeklerini kabuklarından ayırmak çok uzun sürdü. It might have been a good idea to adopt Linux as the GNU kernel back in 1992. 1992'de Linux'u GNU çekirdeği olarak benimsemek iyi bir fikir olabilirdi. Kernel Adiutor takes care of many kernel parameters. Kernel Adiutor birçok çekirdek parametresiyle ilgilenir. Programmers generally know that Linux is a kernel. Programcılar genellikle Linux'un bir çekirdek olduğunu bilirler. The Android kernel is a bridge between your device’s hardware and software. Android çekirdeği, cihazınızın donanımı ve yazılımı arasında bir köprüdür. The kernel resides in a protected section of the system's memory to prevent it from being overwritten. Çekirdek, üzerine yazılmasını önlemek için sistem belleğinin korumalı bir bölümünde bulunur. The packaging of GNU tools, together with the Linux kernel and other programs, is usually called Linux distro. GNU araçlarının Linux çekirdeği ve diğer programlarla birlikte paketlenmesine genellikle Linux dağıtımı adı verilir. The Linux kernel is monolithic. Linux çekirdeği monolitiktir. Linux is not an operating system, but only a kernel. Linux bir işletim sistemi değil yalnızca bir çekirdektir. Linux is not an operating system, but only a kernel. Linux bir işletim sistemi değil, sadece bir çekirdek. Show More (7)
2	kernel	öz	n.
	He repeated the kernel of the plan several times. Planın özünü birkaç kez tekrarladı. Show More (-2)
3	kernel	tane	n.
	There wasn't one kernel of truth in his report. Raporunda bir tane bile doğru şey yoktu. Show More (-2)