|
- You should be careful with knives.
- Bıçaklara dikkat etmelisin.
- Could you please sharpen these knives?
- Lütfen şu bıçakları keskinleştirir misin?
- There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
- Tom is an expert at throwing knives.
- Tom bıçak fırlatmada bir uzmandır.
- Please don't let the children play with knives.
- Lütfen çocukların bıçakla oynamasına izin vermeyin.
- This Japanese chef only uses traditional Japanese knives.
- Bu Japon şefi sadece geleneksel Japon bıçakları kullanır.
- We're sharpening the knives.
- Bıçakları keskinleştiriyoruz.
- We use chopsticks in place of knives and forks.
- Çatal ve bıçak yerine yemek çubukları kullanıyoruz.
- Can these knives be sharpened?
- Bu bıçaklar bilenebilir mi?
- Tom hasn't sharpened the knives yet.
- Tom bıçakları bileylemedi daha.
- There were no knives.
- Hiç bıçak yoktu.
- Tom knows how to sharpen knives.
- Tom bıçakları nasıl bileyeceğini biliyor.
- One of the knives is missing.
- Bıçaklardan biri kayıp.
- Mary sharpened the knives.
- Mary bıçakları biledi.
- Three men menaced him with knives.
- Üç adam onu bıçaklarla tehdit etti.
- Tom sharpened the knives for Mary.
- Tom bıçakları Mary için biledi.
- Tom hasn't sharpened the knives yet.
- Tom henüz bıçakları keskinleştirmedi.
- Could you please sharpen these knives?
- Lütfen bu bıçakları keskinleştirir misin?
- Have you already sharpened all the knives?
- Bütün bıçakları biledin mi?
- Forks go to the left side of the plate, and knives go to the right.
- Çatallar tabağın sol tarafına, bıçaklar sağ tarafına konur.
- Tom isn't very good at sharpening knives.
- Tom bıçakları bilemede pek iyi değil.
- This Japanese chef only uses traditional Japanese knives.
- Bu Japon şef sadece geleneksel Japon bıçakları kullanıyor.
- Tom has a huge collection of knives.
- Tom'un büyük bir bıçak kolleksiyonu var.
- Tom has a huge collection of knives.
- Tom'un büyük bir bıçak koleksiyonu var.
- They're armed with knives.
- Onlar bıçaklarla silahlanmıştı.
- He knows how to sharpen knives.
- Bıçakların nasıl keskinleştirileceğini bilir.
- Don't let the kid play with knives.
- Çocuğun bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Sharpen these knives.
- Bıçakları bileyin.
- Please don't let the children play with knives.
- Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Forks go to the left side of the plate, and knives go to the right.
- Çatallar tabağın sol tarafına gidecek ve bıçaklar sağa gidecek.
- Tom sharpened the knives.
- Tom bıçakları biledi.
- He sharpened the knives.
- O, bıçakları biledi.
- Tom and Mary armed themselves with knives.
- Tom ve Mary kendilerini bıçaklarla silahlandırdılar.
- We're sharpening the knives.
- Biz bıçakları keskinleştiriyoruz.
- He's an expert at throwing knives.
- Bıçak fırlatma konusunda uzmandır.
- Where are the knives?
- Bıçaklar nerede?
- Keep the children away from the knives.
- Çocukları bıçaklardan uzak tutun.
- How many knives do you need?
- Kaç tane bıçağa ihtiyacın var?
- One of the knives is missing.
- Bıçaklardan biri eksik.
- She has sharpened the knives.
- O, bıçakları keskinleştirdi.
- He sharpened the knives.
- Bıçakları biledi.
- We won't sharpen the knives.
- Bıçakları keskinleştirmeyeceğiz.
- Tom is pretty good at sharpening knives.
- Tom bıçak bilemede oldukça iyidir.
- Tom sharpened the knives for Mary.
- Tom Mary için bıçakları biledi.
- You've sharpened the knives, haven't you?
- Bıçakları biledin, değil mi?
- You've sharpened the knives, haven't you?
- Bıçakları keskinleştirdin, değil mi?
- I'm afraid of knives.
- Bıçaktan korkarım.
- There are no knives.
- Bıçak yok.
- There are no knives.
- Hiç bıçak yok.
- You shouldn't play with knives.
- Bıçaklarla oynamamalısın.
- Sharpen these knives.
- Bu bıçakları bile.
- Tom and Mary armed themselves with knives.
- Tom ve Mary bıçaklarını kuşandılar.
- Please don't allow the children to play with knives.
- Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Tom isn't very good at sharpening knives.
- Tom bıçak bileme konusunda pek iyi değil.
- You shouldn't play with knives.
- Bıçaklarla oynamamalısınız.
- They're armed with knives.
- Bıçakları var.
- Tom hasn't sharpened the knives yet.
- Tom bıçakları henüz bilemedi.
- He knows how to sharpen knives.
- Bıçakları nasıl bileyeceğini biliyor.
- We use chopsticks in place of knives and forks.
- Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.
- Give us two knives and four forks, please.
- Bize iki bıçak ve dört çatal verin lütfen.
- She has sharpened the knives.
- O, bıçakları biledi.
- Tom is an expert at throwing knives.
- Tom bıçak atma konusunda uzmandır.
- He's an expert at throwing knives.
- O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.
- She has sharpened the knives.
- Bıçakları biledi.
- Are there forks and knives on the table?
- Masada çatal bıçak var mı?
- Don't let the kid play with knives.
- Çocuğun bıçakla oynamasına izin verme.
- There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımıyla ilgili bir kural var.
- Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- We will sharpen the knives.
- Bıçakları bileyeceğiz.
Show More (66)
|