|
- Would you be so kind as to listen to me?
- Beni dinleme nezaketini gösterir misiniz?
- If you had listened to me, this matter would have been sorted out long ago.
- Eğer beni dinlemiş olsaydınız, bu mesele uzun zaman önce çözülmüş olurdu.
- If you had listened to me, this matter would have been sorted out long ago!
- Beni dinlemiş olsaydınız, bu mesele çoktan çözülmüş olurdu!
- I know you are patient and are going to listen to me.
- Sabırlı olduğunuzu ve beni dinleyeceğinizi biliyorum.
- No one ever listens to me.
- Kimse beni dinlemiyor.
- I knew you wouldn't listen to me.
- Beni dinlemeyeceğini biliyordum.
- Why won't you listen to me?
- Neden beni dinlemiyorsun?
- Do you have the time to listen to me?
- Beni dinleyecek vaktin var mı?
- Listen to me, I beg of you.
- Beni dinleyin, yalvarırım.
- My children won't listen to me.
- Çocuklarım beni dinlemeyecek.
- I tried to warn Tom about her, but he won't listen to me.
- Onu Tom hakkında uyarmaya çalıştım ama beni dinlemiyor.
- She listened to me.
- O beni dinledi.
- Listen to me, Tom.
- Beni dinle, Tom.
- He will not listen to me.
- Beni dinlemeyecek.
- Now you listen to me.
- Şimdi sen beni dinle.
- Just sit down and listen to me.
- Sadece otur ve beni dinle.
- Maybe the next time you'll listen to me when I tell you to be careful.
- Belki bir dahaki sefere dikkatli olmanı söylediğimde beni dinlersin.
- Put your phone away and listen to me.
- Telefonunu kaldır ve beni dinle.
- Will you put down that paper and listen to me?
- O gazeteyi bırakıp beni dinler misin?
- I thought you might be the only person who would listen to me.
- Beni dinleyecek tek kişinin sen olabileceğini düşünmüştüm.
- Why won't Tom listen to me?
- Tom neden beni dinlemiyor?
- Please listen to me when I'm speaking to you.
- Lütfen seninle konuşurken beni dinle.
- You should have listened to me.
- Beni dinlemeliydin.
- He won't listen to me.
- O beni dinlemeyecek.
- He doesn't listen to me.
- Beni dinlemiyor.
- Sitting on the chair, she listened to me.
- Sandalyede oturmuş beni dinliyordu.
- You've got to listen to me.
- Beni dinlemek zorundasınız.
- You should've listened to me.
- Beni dinlemeliydin.
- Now listen to me.
- Şimdi beni dinle.
- My children don't listen to me.
- Çocuklarım beni dinlemiyor.
- Tom, shut up and listen to me.
- Tom, sus ve beni dinle.
- He doesn't even listen to me.
- Beni dinlemiyor bile.
- Listen to me, all of you.
- Hepiniz beni dinleyin.
- They don't listen to me.
- Beni dinlemiyorlar.
- Now you listen to me!
- Şimdi beni dinle.
- Mom, please listen to me.
- Anne, lütfen beni dinle.
- No one will listen to me.
- Hiç kimse beni dinlemeyecek.
- My daughter won't listen to me.
- Kızım beni dinlemiyor.
- Please listen to me when I'm speaking to you.
- Seninle konuşuyorken lütfen beni dinle.
- Tom wouldn't listen to me.
- Tom beni dinlemedi.
- No one wanted to listen to me.
- Kimse beni dinlemek istemedi.
- I think I can get Tom to listen to me.
- Sanırım Tom'a beni dinletebilirim.
- Please listen to me.
- Beni dinle lütfen.
- Listen to me, OK?
- Beni dinle, tamam mı?
- Now you listen to me.
- Şimdi beni dinle.
- He doesn't really listen to me the way he listened to you.
- Seni dinlediği gibi beni dinlemiyor.
- Do you have the time to listen to me?
- Beni dinlemek için zamanın var mı?
- I don't have anybody who'll listen to me.
- Beni dinleyecek kimsem yok.
- I tried to warn her about Tom, but she won't listen to me.
- Onu Tom hakkında uyarmaya çalıştım ama beni dinlemiyor.
- She won't listen to me.
- O beni dinlemeyecek.
- Nobody would listen to me.
- Kimse beni dinlemezdi.
- I tried to warn her about him, but she won't listen to me.
- Adam hakkında onu uyarmaya çalıştım ama beni dinleyeceği yok.
- He doesn't listen to me.
- O beni dinlemiyor.
- I want you to listen to me.
- Beni dinlemeni istiyorum.
- When I am speaking, please keep quiet and listen to me.
- Ben konuşurken lütfen sessiz olun ve beni dinleyin.
- Be quiet and listen to me.
- Sessiz ol ve beni dinle.
- I often told you to do your duty, but you would not listen to me.
- Sana görevini yapmanı sıklıkla söyledim, ama sen beni dinlemedin.
- They never listen to me.
- Onlar asla beni dinlemez.
- Shut up and listen to me.
- Kapa çeneni ve beni dinle.
- My children won't listen to me.
- Çocuklarım beni dinlemiyor.
- I don't have anybody who'll listen to me.
- Beni dinleyecek hiç kimsem yok.
- Will you listen to me?
- Beni dinleyecek misin?
- Hey, listen to me.
- Hey, beni dinle.
- Please listen to me.
- Lütfen beni dinleyin.
- You'd better listen to me.
- Beni dinlesen iyi edersin.
- Tom doesn't listen to me.
- Tom beni dinlemez.
- Listen to me.
- Beni dinleyin.
- He will not listen to me.
- O, beni dinlemeyecektir.
- He refuses to listen to me.
- O, beni dinlemeyi reddediyor.
- Since no one was interested to listen to me, I just kept quiet.
- Kimse beni dinlemek istemediği için sessiz kaldım.
- You should listen to me.
- Beni dinlemelisin.
- Shut up and listen to me.
- Çeneni kapa ve beni dinle.
- Tom, listen to me!
- Tom, beni dinle!
- I think Tom will listen to me.
- Sanırım Tom beni dinleyecek.
- If you want to get out of here alive, listen to me.
- Buradan canlı çıkmak istiyorsan beni dinle.
- Stop talking and listen to me.
- Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.
- I did speak, but no one listened to me.
- Konuştum ama kimse beni dinlemedi.
- Listen to me with your textbooks closed.
- Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.
- No one will listen to me.
- Kimse beni dinlemeyecek.
- No one listens to me when I talk.
- Ben konuşurken kimse beni dinlemiyor.
- My son won't listen to me.
- Oğlum beni dinlemeyecek.
- Don't listen to me, I'm just kidding.
- Beni dinleme, sadece şaka yapıyorum.
- Sami should listen to me.
- Sami beni dinlemeli.
- I know you didn't come to listen to me.
- Beni dinlemeye gelmediğinizi biliyorum.
- No one listens to me.
- Kimse beni dinlemiyor.
- Tom, be quiet and listen to me.
- Tom, sessiz ol ve beni dinle.
- Maybe the next time you'll listen to me when I tell you to be careful.
- Belki bir dahaki sefere sana dikkatli ol dediğimde beni dinlersin.
- I know you didn't come to listen to me.
- Beni dinlemek için gelmediğinizi biliyorum.
- I advise you to listen to me.
- Beni dinlemeni tavsiye ediyorum.
- In spite of his anger, he listened to me patiently.
- Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.
- Nobody listened to me.
- Kimse beni dinlemedi.
- Tom should listen to me.
- Tom beni dinlemeli.
- Aren't you even going to listen to me?
- Beni dinlemeyecek misin?
- I need you to listen to me.
- Beni dinlemeni istiyorum.
- Why won't she listen to me?
- Neden beni dinlemiyor?
- Sami should listen to me.
- Sami'nin beni dinlemesi gerek.
- Tom should listen to me.
- Tom'un beni dinlemesi gerekir.
- Tom won't listen to me.
- Tom beni dinlemeyecek.
- I often told you to do your duty, but you would not listen to me.
- Ben sana sık sık görevini yapmanı söyledim, ama beni dinlemedin.
- If you had only listened to me, none of this would have happened.
- Eğer beni dinlemiş olsaydın, bunların hiçbiri olmazdı.
Show More (97)
|
