| 1 |
locate |
bulmak |
v. |
|
- This makes it easy for the public to access and locate information and is very welcome.
- Bu, halkın bilgiye erişimini ve bilgiyi bulmasını kolaylaştırır ve memnuniyetle karşılanır.
- This makes it easy for the public to access and locate information and is very welcome.
- Bu durum halkın bilgiye erişimini ve bilgiyi bulmasını kolaylaştırmaktadır ve memnuniyetle karşılanmaktadır.
- What practical method do we have for locating him or her?
- Onu bulmak için hangi pratik yönteme sahibiz?
- And he was always so fast locating the bodies.
- Ve cesetlerin yerini her zaman çabucak buluyordu.
- It took one week to locate their hiding place.
- Onların saklanma yerini bulmak bir hafta sürdü.
- It took one week to locate their hiding place.
- Saklandıkları yeri bulmak bir hafta sürdü.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
- Pasaportumu bulamayınca çok sinirlendim.
- We couldn't locate Tom.
- Tom'u bulamadık.
- I located the town on the map.
- Haritada kasabayı buldum.
- I can't locate the source of the problem.
- Sorunun kaynağını bulamıyorum.
- The police found no clues that would help them locate Fadil.
- Polis, Fadıl'ı bulmalarına yardımcı olacak hiçbir ipucu bulmadı.
- We're having difficulty locating Tom.
- Tom'u bulmakta zorlanıyoruz.
- We're trying to locate him.
- Onu bulmaya çalışıyoruz.
- Search dogs located the victim's body.
- Arama köpekleri kurbanın cesedini buldu.
- The police found no clues that would help them locate Fadil.
- Polis Fadıl'ı bulmalarına yardımcı olacak hiçbir ipucu bulamadı.
- X rays are used to locate breaks in bones.
- X ışınları kemiklerdeki kırıkları bulmak için kullanılır.
- It took us a week to locate their hideaway.
- Saklandıkları yeri bulmamız bir haftamızı aldı.
- We're trying to locate her.
- Onu bulmaya çalışıyoruz.
- We're trying to locate Tom.
- Biz Tom'u bulmaya çalışıyoruz.
- Can you locate this place on the map for me?
- Burayı benim için haritada bulabilir misin?
- I located one.
- Birini buldum.
- Please take a moment to locate the exit closest to you.
- Lütfen size en yakın çıkışı bulmak için bir dakikanızı ayırın.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
- Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
- I've located Tom.
- Tom'u buldum.
- I eventually located Tom's house.
- Sonunda Tom'un evini buldum.
Show More (22)
|
| 2 |
locate |
yerini tespit etmek |
v. |
|
- Should we not be making it easier for European police forces to locate European terrorists?
- Avrupalı polis güçlerinin Avrupalı teröristlerin yerini tespit etmesini kolaylaştırmamız gerekmez mi?
- We're trying to locate them.
- Onların yerini tespit etmeye çalışıyoruz.
- I've located him.
- Yerini tespit ettim.
- I've located Tom.
- Tom'un yerini tespit ettim.
- They've located her.
- Onun yerini tespit ettiler.
- The rescue team located the victims.
- Kurtarma ekibi kurbanların yerini tespit etti.
- I've located her.
- Yerini tespit ettim.
- Ken has located Tom.
- Ken, Tom'un yerini tespit etti.
- You have located Tom, haven't you?
- Tom'un yerini tespit ettin, değil mi?
- We couldn't locate Tom.
- Tom'un yerini tespit edemedik.
- A police helicopter located Dan's car.
- Bir polis helikopteri Dan'ı arabasının yerini tespit etti.
- We've located him.
- Onun yerini tespit ettik.
- We're trying to locate him.
- Onun yerini tespit etmeye çalışıyoruz.
- They've located him.
- Onun yerini tespit ettiler.
- They've located him.
- Yerini tespit ettiler.
- A police helicopter located Dan's car.
- Bir polis helikopteri Dan'in arabasının yerini tespit etti.
- We've located her.
- Onun yerini tespit ettik.
Show More (14)
|
| 3 |
locate |
yerini bulmak |
v. |
|
- They tried to locate him when he made the phone call.
- Telefon görüşmesi yaptığında yerini bulmaya çalıştılar.
- And he was always so fast locating the bodies.
- Cesetlerin yerini bulmakta hep çok hızlıydı.
- A flash drive with, among other things, tracking software that can locate the tag.
- Diğer şeylerin yanı sıra, etiketin yerini bulabilecek bir izleme yazılımı olan bir flash bellek.
- We're having difficulty locating Tom.
- Tom'un yerini bulmada güçlük çekiyoruz.
- Tom couldn't locate the Danube on the map.
- Tom haritada Tuna Nehri'nin yerini bulamadı.
- They have located Tom.
- Tom'un yerini buldular.
- Tom had difficulty locating Mary.
- Tom, Mary'nin yerini bulmakta zorlandı.
- We have located Tom.
- Biz Tom'un yerini bulduk.
- We're trying to locate Tom.
- Tom'un yerini bulmaya çalışıyoruz.
- She has located Tom.
- Tom'un yerini buldu.
- They've located Tom.
- Tom'un yerini buldular.
- He has located Tom.
- Tom'un yerini buldu.
- I located the town on the map.
- Haritada kasabanın yerini buldum.
- Locate Puerto Rico on a map.
- Bir haritada Porto Riko'nun yerini bulun.
- Mary has located Tom.
- Mary Tom'un yerini buldu.
Show More (12)
|
| 4 |
locate |
yerini belirlemek |
v. |
|
- I've located her.
- Onun yerini belirledim.
- I've located them.
- Onların yerini belirledim.
- We're trying to locate her.
- Onun yerini belirlemeye çalışıyoruz.
- We've located him.
- Onun yerini belirledik.
- I've located him.
- Onun yerini belirledim.
- Ken has located Tom.
- Ken Tom'un yerini belirledi.
- We've located them.
- Onların yerini belirledik.
Show More (4)
|
| 5 |
locate |
yerini saptamak |
v. |
|
- The rescue team located the victims.
- Kurtarma ekibi kurbanların yerini saptadı.
- It took us a week to locate their hideaway.
- Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.
- He has located Tom.
- O, Tom'un yerini saptadı.
- I eventually located Tom's house.
- Ben sonunda Tom'un evinin yerini saptadım.
- I located one.
- Ben birinin yerini saptadım.
Show More (2)
|
| 6 |
locate |
kurmak |
v. |
|
- My company is planning to locate a few stores in the city centre.
- Şirketim şehir merkezinde birkaç mağaza kurmayı planlıyor.
- You should locate your business in a larger city.
- İşinizi daha büyük bir şehirde kurmalısınız.
Show More (-1)
|
| 7 |
locate |
yerleşmek |
v. |
|
- Mr Léotard is initially locating himself in the Commission's delegation office in Skopje.
- Bay Léotard ilk etapta Komisyonun Üsküp'teki delegasyon ofisine yerleşiyor.
- Canada and Mexico are both located along the US borders.
- Hem Kanada hem de Meksika Amerika Birleşik Devletleri sınırları boyunca yerleşmiştir.
Show More (-1)
|
| 8 |
locate |
yerleştirmek |
v. |
|
- She has located Tom.
- O, Tom'u yerleştirdi.
Show More (-2)
|
| 9 |
locate |
tespit etmek |
v. |
|
- X rays are used to locate breaks in bones.
- X ışınları kemiklerdeki kırıkları tespit etmek için kullanılır.
Show More (-2)
|
