1 |
masculine |
erkeksi |
adj. |
|
- Men like to look masculine.
- Erkekler erkeksi görünmek isterler.
- The radio announcer had a masculine voice.
- Radyo spikerinin erkeksi bir sesi vardı.
- Some women look more masculine than feminine.
- Bazı kadınlar kadınsı olmaktan çok erkeksi görünürler.
- Men like to look masculine.
- Erkekler erkeksi görünmeyi sever.
- The penis is one of the masculine sexual organs.
- Penis erkeksi cinsel organlardan biridir.
- Some women look more masculine than feminine.
- Bazı kadınlar kadınsıdan daha çok erkeksi görünüyor.
Show More (3)
|
2 |
masculine |
eril |
adj. |
|
- The historical division into masculine and feminine worlds persists, however, both in Eastern and in Western Europe.
- Ancak hem Doğu hem de Batı Avrupa'da eril ve dişil dünyalar arasındaki tarihsel bölünme devam etmektedir.
- Every noun in Portuguese is either masculine or feminine.
- Portekizce'de her isim ya eril ya da dişildir.
- The yin is feminine and the yang is masculine.
- Yin dişil, yang ise erildir.
- Every noun in Portuguese is either masculine or feminine.
- Portekizcede her isim ya eril ya da dişildir.
- Does it only apply to masculine nouns?
- Bu sadece eril isimler için mi geçerli?
Show More (2)
|
3 |
masculine |
erkek |
n. |
|
- The yin is feminine and the yang is masculine.
- Yin dişi ve yang erkektir.
- The penis is one of the masculine sexual organs.
- Penis, erkek cinsel organlarından biridir.
Show More (-1)
|
4 |
masculine |
erkek gibi |
adj. |
|
- The radio announcer had a masculine voice.
- Radyo spikerinin erkek gibi bir sesi vardı.
Show More (-2)
|